BÖLÜM - 1

98 20 14
                                    

Hayallerdir insanı ayakta tutan, çalışma azmi veren. İnsan, hayallerine ulaşmak için çalışıp çabalar. Zorlu, engebeli bir yoldur hayallere giden yol. Kimisi bu yolda ayağına batan dikenlere, yorucu yokuşlara katlanamaz ve çabuk pes eder. Kimisi ise hiç bir şeye aldırış etmeden azmiyle hayallerine ulaşır ve hayattan istediğini koparır.

Hayal ve Rüya, azimleriyle hayattan istediklerini koparma yolunda ilerleyen güçlü kişiler olmayı seçtiler. Peki ya siz hangisisiniz? Azmiyle engellerle savaşan güçlü insanlardan mı, yoksa zorluklarla baş edemeyen zayıf insanlardan mı?

Hayal daldığı derin uykudan güneş ışınlarıyla uyandığında gözlerini ovuşturdu. Birisinin omzunda yatıyordu ve o kişinin başı da Hayal'in başına yaslıydı. Hayır bu arkadaşı değildi. Burnuna ilişen sert erkek parfümüyle hızla başını koyduğu omuzdan kaldırdı. Başı boşluğa düşen genç gözlerini açıp Hayal' e baktı. Hayal utangaç bir şekilde özür diledikten sonra arkadaşına döndü. Arkadaşıda aynı şekilde sol tarafında oturan gencin omzunda, hatta adamın koluna koala gibi yapışmış ve uyuyakalmıştı. Hayal, arkadaşının hemen uyanmayacağını bildiği için omzundan sertçe dürterek onu uyandırmaya çalıştı. Rüya, eski sevgilisini gördüğü romantik rüyadan uyanmamak için onu dürten kolu savuşturup homurdandı. Hayal sinirle arkadaşının ayağına tekme geçirdiğinde, Rüya acıyla tatlı uykusundan uyandı. Ne olduğunu anlamaz gözlerle etrafına bakındığında yanındaki gencin koluna yapışmış olduğunu fark edip hemen kendini topladı. Hareketlenmelerle uyanan genç gözlerini ovuşturup mahçup gözlerle ona bakan kızla buluşturdu sızlayan gözlerini.

Rüya hemen gözlerini kaçırıp önüne döndü. Hayal ve Rüya utançtan konuşamazken pilot anonsa başladı.

"Dear our passengers, we will land at New Delhi Airport after in 25 minutes. The air is damp and 32 degrees. OH MY GOODDD."
(Sayın yolcularımız, 25 dakika sonra Yeni Delhi Havaalanına iniş yağacağız. Hava nemli ve 32 derece. AMAN TANRIMMM.)

Ve anons kesilir. Yolcular yarı şaşkınlık ve yarı endişeyle birbirlerine bakıp konuşmaya başladılar. Hayal ve Rüya' da anlamsızca birbirlerine bakarken bir kaç dakika sonra pilot tekrar anons yapmaya başlar.

"Dear our passengers, im sorry that I scared you but the hostess spilled a cup of coffe on me. It hurt so bad. You got to see the front of my trousers."
(Sayın yolcularımız, özür dilerim sizleri korkuttum ama hostes üzerime bir fincan kahve döktü. Canım çok yandı. Önümü bir görseniz!)

Kızlar birbirlerine bakıp gülüşürken diper yolcularda gülüşmeye başladılar. Arkadan bir Hint vatandaşı, "That's not a big deal, you should see our trousers backs!" der.
(O da bir şey mi, sen bir de bizim arkamızı gör!)

Gülüşmeler artarken Rüya, Hayal' e "Bu ne arkadaş ya!" diyip kahkaha atmaya başladı.

Yaklaşık yirmi dakika sonra uçağın inişe hazırlandığına dair bir anons daha yapıldı. Genç kızlar derin bir nefes alıp el ele tutuştular. Uçak iniş yaptığında yolcularda yavaş yavaş inmeye başladılar. Hayal ve Rüya uçağın kapısından çıkınca gözlerini etrafta dolaştırıp kalabalık insanlara baktılar. İstedikleri ülkedeydiler. Artık hayallerine ulaşmışlardı. Geriye sadece tadını çıkarmak kalıyordu.

Rüya, Hayal' in koluna girdiğinde merdivenleri inmeye başladılar. Kızlar bavullarını alırken Rüya, "Hayal, yanımızda oturan oğlanlar taş gibiydi kızım. O ne yakışıklılıkdır yaar*, vahh." diyerek sağ elini savuşturdu.

(Yaar: Hintçede dost demek.)

Hayal arkadaşına gülerken arkalarından gelen kıkırdama sesiyle arkalarına döndüler. Uçaktaki gençler, birisinin eli ensesinde diğerinin eli cebinde muzipçe kızlara bakıp sırıtıyorlardı.

Hintli DamatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin