04:19:59

75 5 0
                                    

...

Eğer bayılmadıysam, uyandım...

Yavaş yavaş kendime geldim. Nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yok. Her taraf karanlık, her yerde ağaç var. Zaten bir ağacın altındayım, sırtımı yaslamışım ve anlamaya çalışıyorum.
Neredeyim? Buraya kiminle geldim? Neden buraya geldim..?

Halim yok, çok uykum var. Aklıma ceplerim geldi. Biraz çaba sarf ederek sol kolumu kaldırdım, elimi cebime soktum.Yanımda telefonum var. Kilidini açtım. Ekran ışığı çok parlak, istemsizce gözlerimi kısarak telefon ekranına baktım. Bugün 20 Nisan Perşembe, saat 04:20. Telefonumun şarjı %42. Hattım çekmiyor. Telefonu yere bıraktım.
Diğer ceplerimi karıştırdım. Neredeyse yarısı içilmiş bir paket sarma sigaram var. Çakmağım da var. 1 dal sigara yaktım. Kendimi zorladım ve ayağa kalktım. Pantolunumun ceplerini karıştırdım, cüzdanımı buldum. Bir miktar param var, kimliğim de yanımda...

 Bir miktar param var, kimliğim de yanımda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çok üşüyorum. Güvende değilim.
Ellerimi ovalayarak ısıtmaya çalışıyorum. Cebime sokmak istemiyorum. Çok karanlık. Buradan nasıl çıkacağım hakkında hiçbir fikrim yok. Yürümek istiyorum ama nereye doğru yürüyeceğime karar veremiyorum. Bunun için telefonumun ışığını yakmam gerek. Ekran parlaklığını kıstım ve led ışığı yaktım. Etrafa bakıyorum. Burada hiç yol yok,az ilerde toprak bir patika var. Oraya doğru yürüdüm. Bazı yerler ıslak ve çamurlu. Çamura saplanmamaya özen gösteriyorum. Çok soğuk, titriyorum. İlerde bir kayalık var. Şu an ki hedefim oraya gitmek. Dikkatli bir şekilde yürüyorum. Bir de ayakkabılarımın çamuruyla uğraşmak istemiyorum. Az kaldı. Bayılacak gibiyim. Adımlarımı zar zor atıyorum. Bir kaç adım mesafe kaldığında kendimi yere doğru bıraktım. Biraz yatıp nefes aldım. Telefonum bana lazım. Hemen cebime soktum. Sanırım bu son gücümdü. Ağzım çok kuru. Su istiyorum ama suyum olsa bile içecek durumda değilim. Gözlerimi yavaşça açıp kapatıyorum. Görüntü bulanık. Ölmek üzere olduğumu düşünmeye başladım. Ölümden korkum yok fakat ölüm sebebimi bilmemek çok kötü bir durum.

Neden bu haldeyim?
Neden kalkamıyorum?
Neden beynimi kontrol edemiyorum.. ?

Nefes alıp vermekte zorlanıyorum. Rüzgar esiyor ve birbirine çarpan yaprak sesleri tüylerimi diken diken ediyor. Çok soğuk, aşırı soğuk...
...
Sanırım neden bu halde olduğumu buldum,hipotermi.
Bu hipotermi olabilir. Çok üşüyorum, halsizim, yorgunum ve uykum var. Kendimi buna inandırdım. Eğer ölüyorsam, sebebi hipotermi. Öksürdüm. Ciğerlerimin çok acıdığını hissettim. Nefes alamıyorum, çok zorlanıyorum. Ölmeden önce son gördüğüm tek şey karanlık,duyduğum şey ise ağaç yapraklarının birbirine sürtünerek çıkardığı ses ve hırıltılı şekilde nefes alıp vermeye çalışmam.
Gözlerim tamamen kapandı. Sadece burnumun dibindeki toprak kokusunu ve sesleri algılıyorum. Sanırım son anlarım. İçimi tanımlayamadığım bir korku kapladı. Kendimi teslim ediyorum. Artık kabullendim. Ben ölüyorum. Kim tarafından, ne sebeple buraya geldim bilmiyorum ama ölüyorum. Yardım isteyecek ne gücüm var ne de çıkarabileceğim bir ses. Kayalığın dibinde yere uzanmış ölümü bekliyorum. Burada öleceğim. Bu karanlık ve soğuk ormanda öleceğim. Leşimi aç kalmış yabani hayvanlar yiyecek. Tek tesellim canlı canlı bir hayvan tarafından yenmiyor olmak. En azından bir de o acıyı çekmiyorum.

Parmaklarımı bile oynatamıyorum. Vücudum sanki kitlenmiş. Sadece nefes alıp veriyorum ve düşünüyorum. Kalkmak istiyorum, kalkamıyorum. İçimden "Kendine gel, hadi kendine gel bir şeyin yok... " diye söyleniyorum ama beynim kabullenmiyor. Belki de öldüm. Belki de ölüm denen şey bu. Nerden bilebilirim daha önce hiç ölmedim. Şu an cansız, hareketsiz yatan ama düşünebilen, kendi kendine içinden konuşabilen bir bedenim. Gerçekten ölüm buysa diye çok korkmaya başladım. Kim bilir kaç yıl bu şekilde yatacağım, birileri tarafından bulunup toprağın altına görüleceğim. Belki de yabani hayvanlar tüm bedenim yiyecekler. Ama ne olursa olsun eğer ölüm buysa, bu gerçekten çok kötü bir şey. Duyulan sesler, korkutan düşünceler ama hareket kontrolü olmayan bir beden. Tanrım bu gerçekten çok kötü.
...
Daha önce duymamak istememiştim, daha önce düşünmemek istememiştim.
Beynim bana oyunlar oynuyor. Görmüyorum. Göremediğim için korkuyorum. Sadece sesleri duyuyorum. Hiç olmadığım kadar savunmasızım. Belki de şu an bir kurt bedenime bakıyor. Belki de bir kaç kurt. Ama hiç ses duymadım. Kendimi bununla avutmaya çalışırken kurtların avlarına sessizce yaklaşabilecekleri bilgisini hatırlıyorum. Beynim, göremediğim için beni sürekli korkutuyor. Düşünmüyorum. Hayır hiçbir şey düşünmeyeceğim. Bu mümkün değil. Hiçbir şey düşünmeden durulmuyor bu imkansız. Anılarım. Evet evet anılarım. Birsürü güzel anılarım var bunları canlandırmak güzel bir fikir.
...
Herkes gibi ben de çocukken arkadaşlarımla güzel vakitler geçirmiştim. Beraber top oynardık, saklambaç oynardık, akşam ezanında evlerimize giderdik, balık tutardık...
Ne oluyor? Başardım mı? Duyduğum sesler azalıyor,algılarım kapanıyor, farkındayım evet bunlar oluyor. Kurgulayamıyorum, sanırım son anlarım. Buna bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi, mutlu gibiyim. Bu mutluluk yıllarca hareketsiz bedende sesleri duyup kendi kendime konuşacak olmamamın mutluluğu. İnsanın gerçekten nelere sevineceği belli olmuyor. Artık tam anlamıyla ölüyorum. Düşünemiyorum bile. Bu tam anlamıyla bir karanlık. Sadece göremediğin bir karanlık değil. Duyamadığın, düşünemediğin, kontrol edemediğin bir karanlık. Acaba öldüğümü bilecek miyim? Ölüyor olduğumun farkındayım ama tam olarak öldüğümde farkında olacak mıyım?
...
Gidiyorum, bana ayrılan süre bu kadarmış, benim ölümüm buymuş. Yaşayacağım hayat bu kadarıyla sınırlıymış,artık ben yokum...

...

...

...

...

...

...

04:yirmiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin