...

24 4 0
                                    

...

Sanırım tekrara düşüyorum..
Yine uyandım. Neden böyle oluyor? Artık bu ormanda zehirlendiğimi düşünmeye başladım. Peki ben ne zamandan beri buradayım? Tanrım düşünerek kendimi daha çok zora sokuyorum. "Önüne bak adamım. Git ve biraz yemek bul."

Ateşim söndü. Işığı yakmak için telefonumu çıkardım. Saat 04:22, şarjım %40. Gördüklerime mi inanmalıyım yoksa yaşadıklarıma mı? Ben saatlerdir bu ormandayım. Telefonum bana sadece 2 dakika geçtiğini söylüyor. Galiba deliriyorum. Evet başka bir ihtimal yok. Yoluma bakmalıyım...

Işığımı yaktım ve hemen yanımdaki ıslak çamur üzerinde olan taze ayak izleri dikkatimi çekti. Buna sevinemedim çünkü benim burda olmamın nedeni eğer bir insansa, eminim ki hayvanlardan daha çok zarar verecektir. Ayak izlerini takip ettim. Epey bi mesafe gittim diye biliyorum. Yerdeki küçük parlak ışıklar dikkatimi çekti. Bunların suya yansıyan yıldızlar olduğunu fark ettiğimde kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım.

Ağaçlar patika üzerinde git gide seyrekleşiyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ağaçlar patika üzerinde git gide seyrekleşiyor. Gökyüzünü görebiliyorum ama çok ince bir hat üzerinde. Gökyüzünün sağladığı bu aydınlık patika yolun üzerine düşüyor. Buna sevinmemle birlikte, takip ettiğim ayak izlerinin patikadan çıkıp ormanın derinliklerine doğru devam ettiğini fark ettim. Ne yapmalıydım? Benden başka bir canlının izine düşüp olan biteni mi öğrenmeliyim, yoksa tüm bunlardan kurtulma yolu olduğunu düşündüğüm ışığı mı tercih etmeliyim? Bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum. Beni korkutan şey de zaten bu, hiçbir şey bilmiyorum.
..
Cebimden sigara paketimi alıp bir sigara daha yaktım. Merak ediyorum. Eğer benden başka birisi varsa burada ne yapıyor? Beni buraya getiren kişi o mu? Eğer oysa beni neden buraya getirdi? Bunların cevabını bulmak istediğimden dolayı şimdilik patikadan vazgeçtim. Ayak izlerini takip edeceğim. Sigaramı içe içe yürüdüm. Bittiğinde izmariti atıp atmamakta kararsızdım. Olası bir yangın sebebi olmak istemiyorum. Neyse ki bazı yerler ıslak. O ıslaklıklardan birine atıp üstüne bastım.
...
Bir adım daha ileri atmamla sert bir rüzgar esti. Hava sakinken birden suratıma çarpan bu rüzgar sanki bana dur diyen bir işaretti. Durmadım. Yavaş yavaş adımlarımı atarak ayak izlerini takip ediyorum. Az ilerde bir mağara kapısı gördüm. Oraya asla girmem. Işığı kaldırıp mağaraya tuttuğumda içini göremiyorum." Yok hayır, buraya girmem... " dememle birlikte geri dönüyorum ve önümde kocaman bir duvar var. Bu duvar nerden çıktı lan? Geri dönemiyorum, geri dönmek istiyorum. Neden bu mağaraya girmek zorundayım. Lanet olsun artık yeter ölmek istiyorum. İlerledikçe daha çok korkuyorum. Hayır girmeyeceğim, girmeyeceğim...
...
Duvara sırtımı yaslayıp oturdum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Geri dönme şansım yok ama bu mağaraya da girmek istemiyorum.

Toprak mı kaydı?
Bu titreşim ne?
Deprem mi oluyor?

Hayır bu deprem falan değil. Duvar üstüme doğru geliyor. Yüzüm duvara dönük şekilde yavaş yavaş geri adımlar atıyorum. Ben geri adım attıkça duvar bana doğru geliyor. Hiçbir şansım yok. Ya kayalıklar ve duvar arasında kalıp öleceğim ya oda mağaraya girip bu işkenceyi yaşamaya devam edeceğim. Henüz ölmek istrmiyorum. Geri adım atarak mağaranın girişine kadar geldim. Bir adım daha atsam mağaradayım. Duvarla aramda bir kaç adım mesafe var. Duvar bedenime temas edene kadar bekliyorum. Yavaş yavaş üstüme geliyor. Tam yüzüme çarpacağı an, istemeyerekte olsa bir adım daha geriye attım ve mağaranın içine girdim. Duvar, mağaranın girişini tamamen kapattı ve beni bu karanlık mağaraya hapsetti...

...

...

04:yirmiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin