“Yapamazsın” diye fısıldamıştı yüzüme doğru.
Aniden geri çekilip arkama yaslandığımda gözlerindeki o pırıltıyı görmek korkutmuştu beni. Şuan beni tanrım, ne yapmaya çalışıyordu? Yixing dudaklarını yalayıp önündeki içeceğine uzandı. Bir eliyle bardağı tutarken diğer eliyle pipeti tutup içmeye başladı. Tanrım. Burası fazla mı sıcak oldu? Saçmalama Baekhyun. Kış olmuş sen sıcaklıyorsun. Yok yok iyi değilim ben.
Aniden ayağa kalkmamla bana baktı. “S-Sıkıldım ben. Eve dönelim mi?” Dudaklarını yalayıp alt dudağını ısırdıktan sonra pastasına baktı. Ardından sandalyesinden kalkıp montunu giydi. “Onlar şuan işlerinin en zevkli aşamasındalar. Bana gidelim film izleriz belki.” Kafamı evet anlamında sallayıp hesabı ödedim. O çoktan toparlanmış kapıya yaslanmış bir vaziyette beni bekliyordu.
“Gidelim mi Baekkie?”
Az önce bana Baekkie mi demişti? Şaşkınlıktan gözlerim açılırken o beni kolumdan tutup dışarı çıkarmıştı bile. Soğuk havanın yüzüme çarpmasıyla titredim. Bir anda boynuma dolanan kaşkolla biraz daha ısınmıştım. Yixing’e baktığımda bana bakıp gülümsüyordu. Kendimi onun küçük kardeşi gibi hissediyordum şuan ya da sevgilisi. Tercihen sevgili olsun lütfen.
Yan yana doğru yürürken ellerimiz çarpıp duruyordu. Bir anda durmasıyla bende duraksadım “Ellerimiz çarpıp duruyor bu çok can sıkıcı” Elimi cebime soktuğumda kıkırdadı. Ardından elimi cebimden çıkarıp ellerimizi birbirine kenetledi. Şuan elimi tutuyordu.
“Hem üşümemiş hem de yürüyüşümüz kolay olur diye düşündüm”
Hiçbir şey diyememiştim. Donup kalmıştım resmen. Tanrım şuan resmen midemde gergedanlar zıplıyordu. Sahi benim bu gün gergedanlarla derdim neydi ki? Ah aptal hyung ve onun aptal çizimleri. Yixing hala bana bakıyordu. Kafamı sallayıp yürümeye başladığımda o da çabucak bana yetişmişti şuan yan yana yürüyorduk.
<<<<<
-Lay-
Eve geldiğimizde Baekhyun’un elini bırakıp anahtarı aramaya başladım. Ve işte ordaydı cebimden çıkarıp kapıyı açtığımda evimin beni sakinleştiren kokusu yüzüme çarpmıştı. “İçeri gel Baekhyun.” Ayakkabılarımı ve montumu çıkarıp kendimi mutfağa attım. Arkamdan Baekhyun’da gelmişti.
“Sen sandalyelerden birine otur bende yemek yapayım.”
Kafasını sallayıp sandalyelerden birine oturdu. Onu daha fazla bekletmeden yemek yapmaya başladım.
- - - -
Yemeklerimiz bittikten sonra salona geçmiştik. Tanrım midem çatlayacak gibiydi. Kendimi üçlü koltuğa atıp biraz yayıldım. Baekhyun’da benimle aynı koltuğa oturmuştu. Onunla aynı evde olmak, aynı koltukta oturmak artık garip gelmiyordu. Tamam, bunları düşlemiştim. Daha fazlasını da. Onun pembemsi dudaklarını.. En iyisi film izlemek, en azından aklımı dağıtır.
Yerimden kalkıp herhangi bir filmi yerleştirdim. Ardından mısırları ve içecekleri hazırladığımda Baekhyun bana gülümseyerek bakıyordu. Hayır, yapma bunu. Elimdekileri sehpaya bırakıp yanına oturdum hala bana bakmaya devam ediyordu.
“Ne oldu?”
“Hiçbir şey” gülümseyip kolasından bir yudum aldı.
Ona baktığımda dudaklarını yalayıp arkasına yaslanmıştı. Ah bu hamleyi biliyordum. Aynısını bugün ben ona yapmıştım ve şuan aklı sıra benden intikam alıyordu. Üzgünüm Baekkie. Ben o kadar çabuk yılmam. Ona bakıp gülümsedim ardından filmi başlattım.
Arkama yaslanıp filme dikkatini veren Baekhyun’a bakmaya başladım. Özür dilerim Baekhyun ama bu gece seni fazla zorlayacağım. Sanki bir yerim tutulmuş gibi inlediğimde Baekhyun yutkunmuştu. Birinci adım tamam. “Baekkie omzum ağrıyor.”
Omuzlarımı ovmaya başladığında başımı yana eğip boynumu açıkta bırakmıştım. Baekhyun bir an duraksadı ama çok geçmeden işine devam etmişti. Tamam, bu plan geri tepmişti. Ama sonuçta bedava masaj alıyordum.
---
- Baekhyun
Tanrım şuan resmen beni çıldırtmanın yollarını arıyordu. Hayır Baekhyun. Onun dudaklarına bakma. Hayır, çabuk yenilmek yok. Ona baktığımda gözleri kapanmak üzereydi. Uykusu gelmişti. Onun bu haline gülümseyip televizyonu kapattım. Yağmur yağmaya başlamıştı. Gök gürültüsüyle yerinden fırlayıp boynuma atlamıştı.
Onu kucağıma alıp yatağına bıraktığımda korkudan titriyordu. “Ba-Baekhyun” Saçlarını alnından attırıp yanına oturdum. Kafasını dizime yerleştirip saçlarını okşamaya başladım “Buradayım.” Elimi sıkıca tuttu. Neden bu kadar korktuğunu bilmiyordum. Bir anda kendimi onun altında buldum.
“L-Lay ne yapıyorsun?”
Sırıtmaya başlamıştı. Yağmur damlaları cama çarpıyordu. Bu ses huzur vericiydi ama Yixing bana o kadar korkutucu bakıyordu ki. “Hiçbir şey sadece..” dudaklarını yalayıp bana doğru yaklaştı. Tanrım. Öpecekti! Beni öpecekti. Gözlerimi kapatıp öpücüğü beklemeye başladım.
Ve o öpücük gerçekleşmedi. Gözlerimi açtığımda Yixing üstüme oturmuş bana bakıyordu. “Seni öpeceğimi mi sandın?” Kafamı evet anlamında salladığımda gülüşü yüzüne tekrar yayıldı. Bu sefer gamzesi iyice ortaya çıkmıştı kalkmaya çalıştığımda kollarıyla beni tekrar yatağa sabitledi.
“Lay, ne yapmaya çalışıyorsun?”
Tekrar yüzüme yaklaştığında nefesimi tuttum. “Byun Baekhyun.” Diye yüzüme fısıldadığında iyice gerilmiştim tanrım resmen kış ayında yazı yaşıyordum. “B-Benden hoşlanıyor musun?” Gülümsemesi iyice yüzüne yayılırken benim içimdeki huzursuzluk büyüyordu. Ona baktığımda aramızdaki boşluk onun yumuşacık dudaklarını dudaklarımda hissetmemle son bulmuştu.