2.Bölüm

1.8K 91 3
                                    

Anna, odasının o muhteşem manzarasına bakarken Willson'u biricik aşkını özlediğini anımsadı. Evden çıkmanın bir yolunu bulmalıydı. Fakat babasının işleri yolunda gitmediği ve borçlarını ödeyemediği için alacaklıların Anna'ya zarar vereceğini düşünen Henry kızının günlerdir evden çıkmasına müsade etmiyordu.

Willson'a mektup yazacaktı Anna ve bütün olanları anlatacaktı çocukluk aşkına..

" Sevgili Willson;

Bir kaç haftadır seni görememek beni çok üzüyor sevgilim. Fakat yolunda gitmeyen ve seni görmemi engelleyen bazı olaylar oldu..
Bugün seni görmek istiyorum ve Salıncaklı Tepe'de seni bekleyeceğim..."

Koşarak bahçeye çıktı ve pek sevdiği komşusunun küçük oğulları olan Bash'a mektubu Willson'a iletmesi karşılığında onu ata bindireceğini söyledi ve Bash'ın koşarak gidişini gülümseyerek izledi.

Babası Lord Henry'nin uyumasını fırsat bilen Anna, kömürden kara kusursuz dalgadaki upuzun saçlarını incecik belinden salarak buğday tenine yakışan o eşsiz kokusunu süründü ve tek aşkı Willson ile buluşmaya yola çıktı.

Heyecandan ve özlemden bacaklarının titrediğini hissediyordu. Bekliyordu güzel leydi neredeyse iki saate yakın olmuştu. Heyecanının yerini korku ve hayal kırıklığı almıştı ve uzaktan birinin geldiğini gördü. " Tanrım!" diyebildi. Gelen Bash'tı.

Koşarak ona doğru ilerledi.  " Neler oluyor Bash, burada ne işin var kuzum Willson nerede? " diye sordu.

"Gelemeyeceğini ve size bunu iletmemi söyledi Leydim." dedi Bash her şeyden habersiz.

Anna, Bash'ın uzattığı mektubu aldı ve içene düşen korkuyla mektubu açtı.

" Leydim; Özür dilerim. Lord Henry'nin kumar borçlarından kurtulamadığı bütün Fransa'nın dilinde böyle bir durumda sizi oyalamak ve görüşmek istemiyorum.

Babanızın borçları çeyizinize ve topraklarınıza zarar vermiş durumda. Üzgünüm az bir zaman sonra nişanım var.
Her şey için teşekkürler.  Hoşçakalın."

Anna'nın eşsiz gözlerinden süzülen yaşlar sevdiği adamın para uğruna kendisinden vazgeçtiğini anlatan mektubunu ıslattı.

Yürüyemedi Anna kalakaldı aşkla sarıldıkları tepede, nasıl yapabilmişti bunu nasıl başkası ile nişanlanacağını söylemişti...

Günlerdir odasından çıkmıyordu Anna. Her sabah odasına kahvaltı getiren hizmetçisi, ağzına tek lokma sürmesini sağlayamamış kahrından ne yapacağını bilmiyor üzülüyordu içten içe leydisinin bu hallerine..
Günün yarısını ağlayarak diğer yarısını da uyuyarak geçiriyordu solmuş bir çiçek gibiydi...

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin