4.Bölüm

1.4K 91 12
                                    

Sevgili okurlarım yeni bölüm geldi umarım keyif alırsınız, sizlerden beğeni ve yorum bekliyorum.
İyi okumalar 😍

....

Elyanın uyanmasını bekledi ve odaya kahvaltı istedi konuşulması gereken konular vardı ve belki de bu onu son görüşüydü.

" Günaydın sevgilim." diye uyandığını belirtir gibi dışarıyı seyreden yakışıklı adama seslendi genç kadın.
"Günaydın Elya." soğuk bir sesle "Seni bekliyordum konuşmak istediğim konular var." diyerek Elya'ya doğru ilerledi Clayton.

Kaşlarını çatarak sevdiği adama baktı Elya.
" Tanrı aşkına neyin var Clayton dün geceden beri konuşmuyorsun benimle ve şimdide bu tavırlar söyle lütfen sorun nedir?" diyerek üzerini giyinmeye başladı.

" Elya seni sevmek için çok uğraştım fakat yapamamdım. Nişanlanmak zorundayım görüşmesek daha iyi olacak, seni tekrar görmek istemiyorum konu ne olursa olsun hiç bir şekilde bir daha karşıma çıkmayacaksın.
Elimden gelen yardımı yapacağım Londra'ya gideceksin Lord Bruvay ile evlenecek ve bir ömür rahat bi yaşam sürmen için yeterli para ve topraklara sahip olacaksınız." kadına hiç acımadan tek bir cevap, itiraz ya da soru cümlesi yöneltmesine izin vermeden cümlesini tamamlayarak arkasını dönüp evden çıkmak için koşar adımlarla merdivenlerden inmeye başladı Clayton.

Elya neye uğradığını şaşırdı kendini zor da olsa adamın arkasından koşarken buldu.
" Sen ne yaptığını sanıyorsun Clayton ne hakla bana bunu yapabiliyorsun kendinde bu hakkı nerden buluyorsun. 
Tanrı aşkına seni başka kadına bırakacağımı mı sanıyorsun Clayton beni başkasıyla evlendiremezsin bana bunu yapamazsın." diye karşılık verdi fakat Clayton'un kolunu sıkmasıyla kendine geldi Elya canını yakmıştı gerçekten sözleri kadar olmasada dünyasının başına yıkıldığını hissediyordu iliklerine kadar.

Tanrım ağlamamalıyım karşısında dik durmalıyım diye içinden geçirdi.

"Sana ne yapıp yapmayacağını kimse sormadı Elya eve git ve hazırlan yarın sabah yola çıkıcaksın dediklerimi yapmazsan senin için hiç iyi olmayacak." diyerek kadının sıkıca tuttuğu kolu sanki fırlatıyormuşcasına itti.

Elya sendeleyerek yere düştü ve Clayton dönüp bir kere bile olsun kadına bakmaya bile tenezzül etmedi.
Bunun acısını senden çok kötü alacağım yemin ederim yemin ederim seni bunu yaptığına pişman edeceğim Clayton ayaklarıma kapanacaksın seni affetmem için. 

Düştüğü yerden hizmetçi kaldırdı genç kadını pelerinini üzerine geçirmesine yardım ederek arabaya götürdü Elya'yı.
Çok sevmişti Clayton'u ve sevmenin bedeli bu olmamalıydı. 
Tamam beni sevmedi biliyorum ama bu kadarını hakedecek ne yaptım sevgiden sadakatten başka ona bi zararım olmadı diye geçirdi içinden ağladı yol boyunca güzel kadın...

....

Gürültüyle uyandı Anna ne olduğunu anlayamadan koşarak odadan çıktı yüreğine büyük bir korku saplanmıştı babasının odasının kapısını açınca gördükleri karşısında ne yapacağını bilemedi. Yardım istedi doktor çağırmasını istedi yardımcılarına babası kendini vurmuştu. Gözyaşları yüreğini delip geçiyordu.

Hayatta sadece babası kalmıştı annesini kaybettikten sonra hayata babası tutunmasını sağlamıştı. Masasının üzerinde Anna için not bırakıp gitmişti babası bir kağıt parçasını mı layık görmüştü kızına...

" Benim Güzel Leydim, Kızım;
Bana kızacağını biliyorum. Daha fazla bu utançla yaşayamacağım. Clayton ile evlenmeni istiyorum halanın yanına git ve beni affet. Bir kaç gün içinde seni almaya gelecekler."

Onu bıraktığı yetmezmiş gibi bir de sevmediği adamla evlenmesini istemişti.

....

Sevdiği adamın ihaneti babasının ölümü Anna'yı derinden sarsmıştı. Ne yapacağını bilmeden bahçede kara kara düşünüyordu. Evlerini bir kaç güne kalmadan alacaklarını babası sölemişti. Kime gidecekti nerde kalacaktı bir an önce karar vermeliydi.

Bir iş bulup çalışmalıyım kendi ayaklarım üzerinde durup hayatıma baştan başlayabilirim kimseye muhtaç olmadan e tabi ki sevmediğim birisi ile de evlenmek zorunda değilim. Diye düşünüyordu Anna bir yerden başlamalıydı hayatına mutsuz olmaktansa küçük bir hayatta yeni insanlarla mutlu olabilirdi.

....

Clayton Elya'yı öylece bırakıp eve gelmiş ve hızlı bir şekilde çalışma odasına çıkmıştı. Masasının üzerinde dayısından bir mektup olduğunu görünce sinirlenen Clayton'un gözlerinden ateşler çıkıyordu âdeta daha ne istiyor bu adam diye söylendi kendi kendine.

İstemesede açtı mektubu ne çıkacağını ne ile karşılaşacağını kestiremedi.

" Clayton bu mektup eline ulaştığında muhtemelen ben kendim için yapılması gereken en son şeyi yapmış olacağım. Daha fazla bu utançla yaşayamam kızımı gelip almalısın Clayton ve seninle kalmasını sağlamalısın.  Seni bu kadar zor bir durumun için soktuğum için beni affet. Jennifer ve senden başka kimsesi yok.  Beni affet oğlum, hoşçakal. "

Ah Tanrım ben nasıl bir çıkmazın içerisindeyim diyerek derin nefesler aldı Clayton. Bu adam nasıl böyle bir aptallık yapabilirdi.

Yardımcısına seslenerek "Derhal arabayı hazırlayın." diye emir verdi sert bir şekilde.
Fredy'nin kapıdan girmesiyle arkadaşına doğru yürüdü Clayton
"Neler oluyor dostum iyi misin rengin atmış." rengi atmıştı Clayton'un sinirden birilerini dövmek istiyordu sinirini birşeylerden çıkarmak istiyordu.
"Dayım son bir mektup yazıp kendi canına kıymış dostum bu nasıl bir bencilliktir Anna'yı bana mecbur kılması yetmezmiş gibi bir de kızı yalnız bırakmış."
"Dostum gidip onu buraya getirir misin kendimi oraya gidecek kadar iyi hissediyorum." diyerek sözlerine devam etti Clayton.

"İçin rahat olsun ben hallederim sen bence biraz uyumalısın iyi görünmüyorsun." diyerek Clayton'un omzunu sıkarak vedalaştı dostuyla Fredy. 
" Yarın akşam burada oluruz." dedi çıkarken.

Burada oluruz...  Hazır mıydı Clayton yeni bir hayata nasıl yapacak ne yapacaktı tabi ki Sidelya'sını unutup sevemeyecekti o kızı daha öncede sevememişti nasıl unutabilirdi ki bebeğinin annesini....

İlk işi biraz dinlenip daha sonra sevgili dayısının kaybettiği topraklarını ve evlerini geri almak olacaktı. 

.....

Karanlık bir gün olacak gibiydi gri bir sabah olmuş ve ancak varabilmişlerdi. Soğuk bir kış olacak gibi görünüyordu yağmur hiç durmadan yağmış ve yol boyunca atlara zorluk çıkarmıştı.

Fredy arabadan inerek Anna'nın yaşamakta olduğu evin kapısını çalmıştı. Anna'nın yanında beraber büyüdüğü tek bir yardımcısı kalmıştı. Mary kapıyı açmış ve " Buyurun bayım birine mi baktınız, nasıl yardımcı olabilirim." diyerek şaşkın bir ifadeyle yakışıklı adama baka kalmıştı.
Diyim tarzı soylu bir adam olduğunu gösteriyordu.
Fredy "Bu saatte rahatsız ediyorum ben Westmorland Dükü Clayton Claymore'nin arkadaşıyım. Leydi Anna'yı almaya geldim hazırlanması gerektiğini ve onu beklediğimi iletir misiniz lütfen." diyerek kadının şaşkınlığını giderdiğini düşündü genç adam.
"Buyurunuz Lordum içeride bekleyiniz." diyerek genç adamı büyük salona geçirdi ve sıcak bir şeyler ikram ederek genç kadının odasına çıkmak için ayrıldı salondan Mary.

Leydi Anna çoktan uyanmış kapıdaki arabayı inceliyordu yardımcısının odaya girmesiyle irkildi Anna.
" Leydim, bir bay geldi sizi almaya geldiğini ve sizi beklediğini söylememi istedi. " duraksadı Mary üzgün bir ifadeyle "Büyük salonda sizi bekliyor."  diyerek güzel Leydisine baktı.

Tanrım bir yol göster diye sızlandı genç kadın üzerine pelerinini alarak odadan çıktı....

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin