7

26 2 0
                                    

- Şakamısın? Bak benimle dalga geçme. Ben ne sayıklamış olabilirim ki? Hem sayıklasam bile her şeyi bire bir doğru tahmin etmen çok düşük bir ihtimal
- E-evet ama o düşük ihtimal gerçekleşmiş demek ki.
- Mert! Beni salak mı...
- Tamam yeter! Şu acil konuyu çözsek iyi olacak.
Uzun bir sessizlikten sonra bu konuyu daha sonra halletmenin daha iyi olacağını düşündüm.
- Peki. Ne diyoruz o zaman. Konuyu kestirip atan sensin. Bunu da sen bul. Sakın bu konunun kapandığını da sanma Mert.
- Tamam. Tamam. Bekle bir dakika.
Tam bir dakika bekletti. Gerçekten bir insan bukadarmı sinir bozucu olur? İnanın nasıl hala arkadaş olduğumuzu bilmiyorum.
- Sanırım buldum.
-Evet?
- Zaten daha öncede söylüyordum. Ama sözümü kesmiştin.
- Farkındayım ama eğer mantıklı olsaydı tekrar söylemeni isterdim. Değil mi?
- Aynen. Bende yeni birşey buldu...
Mert sözünü bitirmeden annem bağırdı. Konuşmamız çok uzamıştı. Kısa kesip atmam gerekiyordu.
- Hadi annem çağırıyor.
- Tamam. Bak diyorumki, ikimiz kavga etmiş olalım. Sonra sen biraz sakinleşmek için arka bahçeye gitmiş ol.
Mertin diyeceklrinin devamını getirerek;
- Arka bahçede garip bir ses duyayım ve ona bakmak için bahçenin dışına çıkayım. Sonra beni arkamdan birisi gelip bayıltsın. Sende beni aramak için çıktığında baygın bul. Tamam. Diyerek telefonu yüzüne kapattım.
Belki biraz kaba oldu ama annem eğer birkez daha seslenecek olursa sonum pek iyi olmayabilirdi. Birşeylerden kıllanabilirdi ve bu şuanda isteyeceğim en son şeydi.
Odadan yavaşça çıktım. Telefonumu ayakkabılığın üstüne bıraktım. Sonra da sanki hiç birşey olmamış gibi annemin yanına gittim.
- Anne, dedim şirin bir sesle.
Annemde hemen bana dönerek ;
- Sonunda gelebildin, dedi. Bir sandalye çekerek oturdu ve banada oturmamı işaret etti. Bende sandanlye çektim ve oturdum. Annemin sorularına hazırlanmaya çalışıyordum.
Ve sonunda annem sorulara başladı.
- Söyle bakalım dün akşam n'oldu.
Anneme az önce Mert'le planladığımız olayı anlattım. Ama son anda, beni kimin bayılttığını araştıracağı aklıma geldi ve son olayı değiştirdim.
- ...yolda yürürken birden bilincim kapandı. Sonrası karanlık, diyerek bitirdim. Annemin inanması için içimden dua ediyordum.
Hayatımda ilk defa anneme yalan söylemiştim. Eğer yalan söylediğimi öğrenirse ya da anlarsa bana olan güveni eminimki sarsılacaktı
Sıra ikinci soruya gelmişti.
- Hımmm. Demek öyle? Ama doktor öyle söylemiyor.
Annemin dedikleriyle şoka uğradım. Tabi doktoru hesapetmemiştik. Sonunda yalanı devam ettirmekten vazgeçtim ve gerçeği anlattım. Tabi ki bütün gerçekleri değil.
- Tamam tamam. Ama söyleyeceklerimi sakın abartma tamam mı? dedim. Önce annemden "Tamam" kelimesini duymalıydım.
- Tamam. Ve sonunda istediğim kelimeyide duymuştum. Artık anlata bilirdim.
- Aslında yolda yürürken durduk yere bayılmadım. Birisi beni bayılttı, dedikten sonra hemen annemin olayı kurcalamaması için ekledim. Ama bu okadar önemli değil. Yani boşver. Sen kurcalama, dedim.
Annemde bunun karşılığında bana;
- Hayatımda birkez bir parçamı kaybettim Eylül. Bir daha kaybedemem ,dedi ve kalkıp gitti.
Neydi şimdi bu? Acaba anneannemdenmi bahsediyordu? Ama anneannem öleli çok uzun zaman olmuştu. Hatta onu unuttuğundan, onun boşluğuna alıştığından o kadar emindim ki bu olasılığı imkansız görüyordum.
Uzunca bir süre yerimde düşündüm. Acaba kim olabilirdi? Benden başka kim annemin bir parçası olabirdi? Bir kardeşim de yoktu. Anneannem de onun bir parçası olabirdi tabii, ama o yıllar önce ölmüştü ve onu unutalı uzun zaman olmuştu. Acaba unutmamışmıydı?
  Düşünce denizinden çıkarak mutfaktan ayrıldım. Telefonumu aldım ve merdivenlerden çıkmaya başladım.
  Odamdan güzel bir koku geliyordu. Erkek parfümü gibi kokuyordu. Tek fark benim parfümümle karışınca kokunun birazdaha değişmesiydi. Odamın kapısını açınca koku dahada belirgin bir hal almıştı. Gerçekten çok güzel kokuyordu. Benim parfümüm hafif bir kokuya sahip olduğu için, başka bir parfümle karışınca kolaylıkla uyum sağlamıştı. İyide bu parfüm kokusunun burada ne işi vardı?
  Odamda kimse yoktu. Evde benden başka parfüm kullanan biride yoktu.
Odamı iyice inceledim. Terasa baktım. Ama hiçbir ipucu yoktu. Aslında tam olarak ne aradığımı da bilmiyordum. Sadece bu müthiş kokunun kaynağını merakediyordum.
  En sonunda vazgeçtim ve yatağıma uzandım. Nekadar vazgeçsemde merak ediyordum. Acaba o koku neden vardı? Ve nasıl?
  Odamı havalandırmak için teras kapısını açtım. İçeriye dolan ılık hava insana huzur veriyordu. Bu havada evde duramazdım. Dışarıya çıkmak için üzerimi değiştirdim. Aşşağıya indim ve ayakkabılıktan telefonumla çantamı aldım. Tam evden çıkıyordumki annem arkamdan ;
- Nereye! diye bir soru yöneltti. Şaşırarak anneme döndüm. Gayet sakin bir şekilde;
- Dışarı, dedim "ı"yı uzatarak.
Annem buna baya kızmış olacak ki;
- Bu halinlemi! Daha yeni uyandığının farkındasındır umarım, dedi.
Bunu tamamen unutmuştum. Annemin bu kadar kolay dışarı göndermeyeceğini bilmeliydim. Hiç ısraretmeden çantamı askıya geri astım. Annemden özür dileyerek odama çıktım.
Biraz dinlensem iyi olacaktı. Yatağıma uzandım. Elimi her zaman yaptığım gibi yastığın altına koydum. Yatağımda rahat bir pozisyon almaya çalışırken elime birşey battı. Refleks olarak elimi geri çektim. Yatkata doğruldum ve yastığı yerinden kaldırdım.
Yastığın altından siyah bir tişört çıktı. Üstündede bir not vardı. Not tişörte iğneyle tutturulmuştu. Bu tişörtü, parfüm kokusunun sahibi koymuş olmalıydı. Kimdi o? İyice meraklanmıştım.
Tişörtü aldım ve üstündeki notu okudum.

Altına bu tişörte uyumlu bir etek ve üstüne tişörtü giy. Saat 22.00'de gizli girişe gel. Saçlarını topla. Spor ayakkabı giysen iyi olur, biraz koşabiliriz.

Buda neydi? Kim koymuştu bunu buraya? Çıldıracaktım. Gizli giriş dediğide neresiydi. Nereye gidicektim? Ve nasıl gidicektim. Hemen elime telefonumu aldım. Derya'yı aramak geçmişti aklımdan. Ama kağıtta yazanlardan sonra vazgeçtim.
Tişörtü dolabıma koydum. Nasıl birşey olduğuna bakmamıştım bile. Notuda günlüğümün arasına sıkıştırdıktan sonra yatağa tekrar yattım. Biraz bu konu hakkında düşünüp uyumak istiyordum. Hatta düşünmek biraz kötü bir fikirdi. Kesinlikle sadece uyumak istiyordum.

Uyanalı uzun zaman oluyordu. Ama gözlerimi açmak istemiyordum. Saatlerdir yatakta kıvranıyordum. Sonunda annemin yemeğe çağırmasıyla kalkmak zorunda kaldım.
Yemek masasına oturduğumda önümde sadece 1 tabak vardı ve ortada annem gözükmüyordu. Yemek yemeyecekti sanırım. Bana kızgın olmalı diye düşündüm.
  Yemeğimi yedikten sonra çalışma odama indim. Kütüphaneden bir kitap aldım ve okumaya başladım. Kitap okurken kendimi kaybederdim. O dünyadan ayrılmak en son isteyeceğim şeyler arasındaydı. Ama bu sefer o dünyaya dalamamıştım bile. Çünkü artık benim hayatım kitap olmaya başlamıştı.
  Kendimi kitaba veremiyordum. Aklıma sürekli tişörtte bulduğum not geliyordu. Artık kapım açık yatamazdım. Odama her kim girdiyse balkon kapımdan girmiş olmalıydı.
Kitabımı kapattım ve yerine koydum. Sanırım artık bu konuyu iyice düşünme vakti gelmişti.
   Terasa çıktım. Deniz manzarasına karşı düşünmeye başladım. Gitmelimiydim, gitmemelimiydim? Gitsem bile "gizli giriş " neresi onu bile bilmiyordum. Hem neden küçük bir kağıt parçasında kimin yazdığı belirsiz bir yazıyı dinleyecrktim ki?
Gizli giriş dediği yer acaba dün akşam birden kendimi " hoşgeldiniz" yazısının karşısında bulduğum yermiydi? Eğer orasıysa oraya bir daha gitmek isteyeceğimi sanmıyordum.
Sonunda akşam olmuştu. Neredeyse tüm günümü terasta geçirmiştim. Notu düşünüp durdum. Ve gitmemeye karar verdim. Bana kötü birşey yapmayacağı ne mâlumdu?

Bu bölüm bukadar oldu. Aslında daha uzundu ama yayımlamada bi sıkıntı yaşadım. Umarım beğenirsiniz. Hepinizin Ramazanı Şerifi mübarek olsun. Tutulan oruçlar, edilen dualar ve içten geçirilen iyi niyetler kabul olsun. AMİN :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 14, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gizemli ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin