7-

538 21 0
                                    

Titriyordu, sanırım küçük bir sinir krizi geçiriyordu. Hemen onu dışarıdaki banklardan birine oturttum. Sakinleştirmeye çalıştım ama çok hızlı nefes alıp verıyordu. Veriyordu ama bu hız nedeniyle rahat nefes alamıyordu. Bunu engellemem gerekiyordu."Beni sakinleştir." diye yalvarıyordu. Bora Öztürkoğlu bana yalvarıyordu. Onu sakinleştirmek için aniden dudağına yapıştım. Böyle bir krizi nefesi tutarak engelleyebileceğimi okumuştum bir yerde ve onu aniden öptüm. Tanrım onu cidden öpmüştüm.

Yemek boyunca Bora benimle hiç konuşmadı. Yapmacık bir şekilde gülümseyip yapmacık bir şekilde adımı söylüyordu. Onu öptükten sonra yüzüme bile bakmıyordu. En sonunda Arınç Beyleri yolcu edip arabaya doğru ilerliyorduk. Hala yüzüme bakmıyordu. İnsan bir şey söyler değil mi? Nefretini bir kusar, bir rahatlar. Ama bu fırtına öncesi sessizlik beni korkutuyordu. 

Arabayı gene hızlı bir şekilde sürüyordu. Cebinden bir sigara çıkardı ve ağzına götürdü. Çakmağın etrafını kalkan yapmadan tek hamle de yakmıştı. Bu işte oldukça iyiydi. Bir ara bende sigara içiyordum. Bana o günlerimi hatırlattı. Ama şimdi aileme söz vermiştim. Ağzıma bile sürmeyecektim. Bora benim yanımda ilk defa sigara içiyordu. Anlaşılan oldukça gergindi. Onu öptüğüm için bana kızgındı. Ama az da olsa karşılık vermişti. Ve boynuma kolye takmıştı. O sırada dudaklarıma bakmıştı. Nefesimi burnunda hissetmişti. Beni öpmek için bir adım daha yaklaşmıştı. Şimdi neden böyle davranıyor ki? Ah tanrım, ne diyorum ben? Aptal bir aşık gibi konuşmaya başladım. Sıradan bir öpüştü işte. Öpüşme de değildi. Öpüştü. Nokta.

Arabada oldukça gergin bir hava vardı. Ve sigara kokusu.. Bu kokuya alışık olduğumdan dolayı beni rahatsız etmiyordu. Ama canımda çekmiyordu. Nihayet eve gelebilmiştik. Dayanamayıp "Hiç konuşmayı düşündün mü Bora?" dedim sinirli bir şekilde."Ne konuşacakmışım ben?" dedi. Bildiğimiz salağa yatıyordu."Biliyorsun işte. Seni öptüm ve sonra böyle olduk." Gene uzun bir sessizlik başladı. Nefret ediyorum bu sessizlikten. Tek bir şey söylese ya.

"Öpmek mi ? Biz mi? Sen ve ben hiçbir zaman biz olamayız Alina. Alt tarafı aptal bir öpücüktü. Barda ki kızlar bana bunun bin katını veriyor. Sen az önce yaptığın şeye öpmek mi diyorsun? Bi bara gitte öpmek neymiş öğren. Şimdi o aptal öpücüğü kafama takamam daha iyileri varken. Sen de takmasan iyi olur. Şimdi in arabadan." dedi. Hiçbir tepki vermeden arabadan indim. Yüzüne bile bakmadım. Gözlerim dolmuştu, dokunsalar ağlayabilirdim. Anahtarla kapıyı açtım. Herkes uyuyordu. Çok ses yapmadan odama çıktım. Kapıyı kilitledim. Ve kendimi yatağa attım. Deli gibi ağlıyordum. Tamam bence de o öpücük çok sıradandı. Ama neden bu kadar kaba olmuştu ki? Bu kadar kaba olmamalıydı. Tanrım ben bunu hak edecek ne yaptım? Tamam herkes gibi ufak tefek hatalar yaptım. Ama sonradan toparladım. Hala mı beni cezalandırıyorsun? Lütfen yalvarırım dur artık. Gücüm kalmadı. 

Yazarın Anlatımından-

O gece makyajını bile silmeden uyuyakalmıştı. Eğer Bir kadın makyajını silmeden uyumuşsa,ya unutacak kadar mutludur. Ya da umursamayacak kadar mutsuz..

BORA ÖZTÜRKOĞLU - 

Ah Aptal kız beni neden öpüyordu ki? Hemen bir yerlere gidip sakinleşmem lazımdı. Barlar sokağının yolunu tuttum. Sokağın başına gelir gelmez büyük bir kalabalık gördüm. Kesin gene saçma bir kavga vardı. Millet de ayıracağına zevkle bunu izliyordu. Kalabalığın içinden geçerek kimlerin kavga ettiğine baktım. 5 kişi bir adamı dövüyordu. "Herkes çenesini kapatsın." diye bağırdım. Sonra adamı döven 5 kişiye bakıp "Neden dövüyorsunuz bunu?" dedim. Eğer haksızsa ne hali varsa görsün diyecektim. Ama eğer 5 kişi durduk yere bu adamı dövüyorsa işte kavga daha başlamadan bitecekti. Ah kavga mı dedim. Eğer karşılık bir şey varsa bunun adı kavgadır. Dövüş başlamadan bitecekti. "Bu adam bizim kızlardan birine asılmış. Bora abi bırakta işini halledelim." "Ne haliniz varsa görün. 5 kişi bir adama dalmanızı ne kadar istemesem de halledin. Ama buraları temizlemeyi unutmayın. Bende sizi unuturum." diyip kalabalığın arasından uzaklaştım.

Bordo Bar'ın içine girdim. Oldukça kalabalıktı. Kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. "Bana uygun birisini yollayın. Arkadaki masada olacağım." dedim ve arkaya doğru ilerledim. O anı unutmam lazımdı. İsmini bile koyamadığım o anı. Sarışın bir kız gelip kucağıma oturdu. Tam benlik olmasa da idare edecektim. Daha fazla bekleyipte aklımı kaçıramazdım. Kızığın dudağını sertçe öpmeye başladım. Kız kucağıma iyice oturduktan sonra iyice kıvama gelmeye başlamıştım. Kucağıma alıp odalardan birisine götürdüm. Burada bazı özel müşterilere oda veriyorlardı. Bende bunlardan bir tanesiydim. Kızı becerdikten sonra yüzüne bile bakmadan çıktım gittim.

Bu kızı becermek bile rahatlatmamıştı beni. Onun o narin dudakları. Hayır Bora hayır onu düşünmeyeceksin. Başkasının olanı düşünemezsin. Aptallık etme Bora!

ALİNA ERGELEN-

Tam 1 haftadır Boradan bir haber almıyordum. Açıkcası böyle olması benim işime geliyordu. Çünkü yaptığım ve onun dediği şeylerden dolayı bakacak bir yüzüm kalmamıştı. Bana çok sert çıkışmıştı. 1 hafta içinde bu olayı hazmedebilmiştim. Lara'ya olanları anlattıktan sonra onun hala bana ilgisi olduğunu düşünüyordu. O çıkışmadan sonra bu aptal kız nasıl böyle bir şeyi düşünebiliyordu. 1 hafta boyunca okuldan eve, evden okula çok monoton bir şey yaşamıştım. 

Yine kulaklıklarımı alıp yürümeye başladım. Soğuk hava suratıma çarptıkça yanıyordum adeta. Üşümem gerekmiyor muydu? Üşüyemiyordum. Sol yanım çok yanıyordu. Bora'nın dediklerini hazmetmek mi ? Kimi kandırıyorum ben, kendimi mi ? İnsan kendini kandıramaz ki. Ben kendimi geçtim, Lara'yı bile kandıramaz olmuştum. O ses tonumdan, mimiklerimden aslında benim ne hissettiğimi çok iyi anlayabiliyordu. En iyi arkadaş dediğin böyle olmalı. Ama her fırsatta "Yalan söyleme, onu kafana takıyorsun." diyipte bazı gerçekleri yüzüme vurmuyordu. Çünkü benim üzüleceğimi biliyordu.

Okulun önünde bir ambulans vardı. Koşarak kalabalığın yanına gittim. Kimin bayıldığını veya kime ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordum. Ama kimse bir şey söylemiyordu. Ambulansın hemen yanında Elfin ve Ecrini ağlarken gördüm. Yanlarında Lara yoktu. Yoksa? 

Hemen kızların yanına gittim. Kızlar bana bir şey diyemeden ambulansın içini gösterdiler. Olamaz o Laraydı. En yakın arkadaşım Laraydı. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Duyduğum kadarıyla başı dönmüş ve kafasını şuradaki demirlere çarpmıştı. Ambulansa bir tane öğretmen bindiğinden dolayı bizi almamışlardı. Hemen taksiye binip hastaneye gittik.

Koridorda Laradan bir haber bekliyorduk. Ama bir haber yoktu. Ağlamaktan başka bir şey yapamıyorduk. Ama şimdi Lara burada olsa içimizden beri onun yerinde olsa bize nasihatler verir. O güçlü bir kız iyi olacak derdi. Lara da güçlü bir kız. O iyi olacak. Biraz sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Elimi yüzümü yıkamalıydım. Ayağa kalktım. Gözlerim kararmaya başladı ve sonrası oldukça karanlık..

Beklenmedik AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin