17-

433 19 11
                                    

"Bana yalan söyledin. Sen bana yalan söyledin."

Odaya girer girmez bana yalan söyledin demeye başlamıştı.

"Neyden bahsediyorsun Bora?" diyip ona yaklaştım.

"Yaklaşma bana yaklaşma!"

Gözlerinden ateş püskürüyordu adeta. Onu daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Ve üstüne üstlük ne yaptığımı bile bilmiyordum.

"Anlattığın şeyden daha fazlası var. Bir şeyler öğrenemez miyim sandın?" diyip üstüme doğru yürümeye başladı. Ondan hiç korkmadığım kadar korkuyordum şuan. O üstüme geldikçe ben kaçıyordum.

"Bora. Sana bir çırpıda her şeyi anlatamazdım. Yaşadığım şeyleri kolay mı sanıyorsun? Hayatımda yaşadığım en utanç verici şeydi. Hiç üşümediğim kadar üşümüştüm o bodrum katında. Hem korkumdan titriyordum hem de soğuktan. Yalnız olmanın verdiği acı da vardı yüreğimde. Ama en önemlisi ne biliyor musun? Ben ona güvenmiştim. Yüreğimi açmıştım ona. İnandırmıştı beni kendine. Daha sonra ne oldu biliyor musun? İnandığım her şeyin koca bir yalan olduğunu fark ettim. Her şeyden tiksindim biliyor musun? Aşkın masumluğuna inandım. Öpüşmek benim gözümde kutsaldı. İleride sevdiğim adamla sevişeceğimi düşündüm. İçinde hiçbir kötülük olmadığına inandım. Sonra saatlerce bana sahip olmaktan başka bir şey düşünmeyen birisinin bodrum katında kilitli kaldım. Bunları anlatmak kolay mı sanıyorsun aptal?"

Son cümlelere doğru baya sesimi yükseltmiştim. Bora şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Anlatman gerekiyordu seni aptal. Sen anlatıcaktın bende onun cezasını verecektim."

"Hala anlatman gerekiyordu diyorsun. Ya sen benimle dalga mı geçiyorsun ?! Neler yaşadığım hiç mi umrunda değil be? Hala cezasını vermekten bahsediyorsun. Ceza versen dövsen nolacak? Yaşadığım şey hiç yaşanmamış gibi mi olacak? Söylesene hadi söylesene lan!"

Uzun zamandan sonra ilk defa birisinden sinirimi çıkartıyordum.

"Bana sesini yükseltme!" diyip kolumu sıktı.

"Bırak beni. Bırak!"

Kapının açılmasıyla aniden irkildim. Baran kapıdaydı. Ah lanet olsun.

"Ne oluyor abi? Sesiniz taa içeriden duyuluyor?"

Şimdi ne diyeceksin Bora. Bana bağırdığını, kolumu tuttuğunu nasıl açıklayacaksın?

"Ufak bir tartışma kardeşim."

"Ufak olduğuna emin misin?"

İnandırıcı olması için lafa ben karıştım.

"Evet Barancığım. Ufak bir tartışma. Bir konu hakkında anlaşamamıştıkta."

"Pekala öyle olsun. Annemler bizi aşağıya bekliyor."

-

"Evet çocuklar. Artık düğün tarihini belirlemenin zamanı geldi."

Düğün tarihi mi? Vay canına.

"Haftaya olabilir. Değil mi Baran? Değil mi Alina?"

Ne yapmaya çalışıyordu Bora? Hiç anlam veremiyordum onun dengesiz hareketlerine.

"Tabiikide olabilir."

Tabiikide olamazdı. Ama inat değil miydim işte.

"Siz nasıl isterseniz öyle olsun çocuklar." dedi annem zoraki bir gülümsemeyle.

İncecik kaşlarını çatmıştı ama yinede rahat görünmeye çalışıyordu. Fakat onu çok iyi tanıdığımdan hiç rahat olmadığını biliyordum.

Beklenmedik AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin