Zihnimdeki Katil B1

450 35 52
                                    

Merhaba Wattpad katillerimiz:)
Burada çoğumuzun zaman zaman hissettiği düşünceleri yazarak elimizden geldiğince derdinizi hafifletmeyi amaçladık ve böyle bir kitapta buluştuk👑

Tam karşımda duran derin bir sonsuzluk. Biran önce hatta tam bu gün beni kendi sonsuzluğu içinde boğmalı. Beynimin bir köşesinde olan ölmüş umutlarımın ve ruhumun yanına bedenimi de bir an önce gömmeliyim artık.
Oturduğum bankta dikleşip kafamın içindekileri toparlamaya çalıştım. Normal insanlar denize bakıp, güzel hayaller kurar değil mi? Oysa ben bu güzelliği ancak intihar planlarıma alet edebiliyorum. Hoş, ben artık güzel olan hiç bir şey yapamıyorum. İlk defa kendime verdiğim sözü tutuyorum galiba.
"Kendimi hak etmediğim güzelliklerden soyutlayacağım." Demiştim. Böyle de devam edeceğim. Başım ağrımaya başladığında kolumda ki saaate baktım. Yaklaşık iki saattir bu bankta oturup düşünmüştüm. Ayağa kalkıp eve doğru yürümeye başladım. Evet, o filmlerde görüp, kitaplarda okuduğunuz zengin züppelerden değilim. En azından her yere arabamla gitmiyorum. Aslında temiz havayı ve yürümeyi seviyorum. Ciğerlerime doldurduğum temiz hava zihnimdeki katilin azraili sanki. Evet zihnimde bir katil var. Umut ve düşlerimin katili. Git gide beni sömüren bir katile ev sahipliği yapıyorum.
"Bedenim toprağa karıştığı gün sen de yok olacaksın ZİHNİMDEKİ KATİL..."

Sonunda evimizin olduğu sokağa girmem ile bahçemizden gelen uğultuyu duymam bir oldu. Annem ile babam bir davet veriyor diye düşündüm. Oysa ki ben bir an önce odama çıkıp, bu dünyaya ve acılarıma kısa süreliğine bile olsa gözlerimi kapamayı deli gibi istiyordum. İçerdeki herkesin lüks elbiseler içinde boy gösterdiğini bile bile üzerimde ki siyah tişört, pantolon ve spor ayakkabılarıma aldırmadan bahçeye doğru yürüdüm ve;
"İYİ Kİ DOĞDUN!"
Yine unutmadılar değil mi? Doğum günümü kutlamayı bir türlü sevemesemde annem ile babam her yıl bu günü kutlamaktan bir kez olsun geri kalmamıştı. Zoraki de olsa gülümsedim ve aileme teşekkür ettim. Elindeki pasta ile bana doğru gelen garson çocuğa çevirdim başımı. Tam önümde durunca çevremdekilere baktım. Hepsi "dilek tut" gibi şeyler söylüyordu. Cidden bir anlık boşluğuma gelse göz devirebilirdim. Uzun zaman önce tuttuğum dileklerin bir türlü gerçekleşmediğini anlamıştım. Artık dilek tutmaya çekinir olmuştum resmen. Boşa umut etmekten de sıkılmıştım artık. Oluruna bırakmayı tercih etmiştim ben. Sadece ölmek için yaşıyorum zaten. Bu yüzden, umut ve dileklerimi kendime ağırlık yapmamak için yolun başında bırakmıştım. Ben bu yolda kendimleyim. Hislerim bile yoktu belki de.
İster istemez düşüncelerimi dağıtmak adına başımı hafifçe iki yana sallayıp mumlara doğru üfledim. Dudaklarımın arasından bıraktığım nefes ile sönen mumlara baktım. Bir nefes ile söndürdüğüm mumlarla bir yaşımı daha geride bırakmış sayılıyordum. Gülümseyerek başımı kaldırdım ve herkese teşekkür ettim.
Bir kaç arkadaşımın kolumdan tutup, bahçede ki koltuklara çekiştirmesine izin verdim. Bedenimi mindere bırakıp, bahçede ki insanların üzerinde gözlerimi gezdirmeye başladım. Yanımıza bir grup daha geldiğinde gözlerimi onlara çevirdim bu sefer. Tanıdığım bir kaç kişi ile daha selamlaştıktan sonra tekrar oturacaktım ki liseden arkadaşım olan İmge'nin bana seslendiğini duyunca dönüp O'na baktım. Yine tüm enerjisi ile gülümsüyordu. Yanıma kadar gelip elindeki hediye paketini bana uzattı ve,
"Doğum günün kutlu olsun Baran."
Bende samimi bir şekilde gülümseyip,
"Ne gerek vardı İmge? Teşekkür ederim."

"Olsun. İçimden geldi aldım işte. Bu arada ben yanımda bir arkadaşımı daha getirdim umarım senin için sıkıntı olmaz?"

"Saçmalama neden sıkıntı olsun ki?"

"Oh, sevindim. Şey ben eminim ki O seninle tanışmayı çok istiyordur."

ZİHNİMDEKİ KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin