orabeoni

meeting.

Sıkıntıyla iç geçirdim.

Buraya gelirken ortamın bu denli gergin ve sessiz olacağını tahmin edememiştim.

İki grup da kendilerince deli dolu, matrak tiplerle doluydu.

Peki bu sessizliğin nedeni neydi?

Sanırım bu işe bir el atmam gerekiyordu.

"Orabeoni?"

Önündeki kahvesine dalgınca bakan biricik abimi daha fazla derinlere dalmadan kurtarmak istemiştim.

"Hm?"

"Hani yeni okulumun benim için ilk gününde beni okula grupça bırakmıştınız ya?"

Abimin hatırlaması için dua ederken Daesung oppanın sesi imdadıma yetişmişti.

"Ben hatırlıyorum. Hatta o gün karnaval mı festival mi ne vardı okulda."

"Evet evet. Ben de ondan bahsedecektim zaten. Arabadan indiğimizde bir grup sahne alıyordu hani? Siz de müziklerini beğenmiştiniz?"

"Güzel bir ritmi vardı. Ben de hatırladım."

Seunghyun oppanın konuya dahil olması önemliydi. Bunu başardıysam bu yoldan yürümeliydim.

"Heh, işte o grup bu grup. Yani bu arkadaşlar söylüyordu o gün."

Abimin ilgisini çekmiş olacak ki tek kaşını kaldırıp Bangtana döndü.

"Sözleri kendiniz mi yazıyorsunuz?"

"Evet birlikte yazıyoruz sunbae."

Namjoonun konuşmasından sonra Jungkook hemen atladı.

"Aslında çoğunu Namjoon hyung yazıyor, sunbae..."

Onlar müzik hakkında konuşmaya başlayınca keyifle arkama yaslandım.

Mission completed.

Onlar birbirleriyle konuşurken kendi telefon mesaj sesimi duymamla onlara bakmayı kestim.

Ah, harika. Sınıftaki pek muhabbetim olmayan bir kız ile yapmak zorunda olduğum ödevimi unutmuştum.

Ve kız ödevi yapmak için şu an bu kafeye geliyordu.

Bu da iki dakikalık keyfimin içine ediliyor manasına geliyordu.

Oflayarak ayağa kalktığımda bütün gözler bana dönmüştü.

"Sınıftan bir arkadaşımla grup ödevim vardı, unutmuşum. Gidip eşyalarımı almalıyım. Görüşürüz!"

Hızla eve gidip gereken eşyalarımı çantama doldurdum. Üzerime de rahat ama hoş gözüken kıyafetlerimi de giydiğim an, hazırdım.

Yarım saat içinde kafeye tekrar gelmiştim.

Bizimkilerin oturduğu tarafa bakmamaya çalışarak arkadaşımı aradım. Ama bu pek mümkün olmadı.