Bilincim yerine geldiğinde yanılmıyorsam kamp odamdaydım.Yanımdaki koltuğa yatmış bir Berk vardı. Onu uyandırmamak için sessizce yataktan kalkmaya çalıştım ancak kafam bedenimle savaşırcasına ağrıyordu. Bütün gücümü toplayıp yataktan kalkmayı üçüncü denememde başardım. Lavaboya parmak uçlarımda giderek kapıyı kapattım yüzümü bol suyla yıkayıp dişlerimi fırçaladım.
Odaya döndüğümde Berk uyanmaya çalışıyordu. "Şu tipe bak ya tam şebek."dedim.Tabi Berk altta kalır mı? Kalmaz o da bana" Sen de bi Adriana Lima değilsin. "diyerek aklı sıra laf sokmaya çalıştı." Güzelim ben bi kere" diyince güldü ve üzerime yastık attı, ben de atıyım derken yastık savaşı başladı. Bir kaç dakika sonra savaşı bıraktım ve yüzüme ciddi bir ifade takınarak Berke tarihi sordum. Berk'in cevabından sonra başımdan aşağıya kaynar sular döküldü hemen hazırlanmalıydım bugün kanser hastalığımın geçip geçmediğini öğrenecektim.
Dolaptan giyeceklerimi çıkarırken bir yandan da babamı arayıp haber vermiştim. Berk'e baktığımda benden daha heyecanlı gözüküyordu.Buz mavisi şortumu beyaz airmaxlerimi giyip üzerine v yaka çizgili bir bluz giydim.En sevdiğim vanilyalı parfümümü sıkıp peruğumu taktım.Sonra onay vermesini istermişçesine Berk'e döndüm. "Güzel ama bir şey eksik" dedi. Şaşırmıştım üzerime baktım her şeyim tamdı. Sonra boynumda soğuk bir metal hissettim aynaya baktığımda bu bir kolyeydi. Artık Berk'in yaptığı iyilikler karşılığında ona bir teşekkür etme zamanı gelmişti. "Teşekkür ederim." dedim.İlk önce afalladı fakat sonra "Bir koalayı tasmasız mı bıraksaydım" dedi. Onun görmediğinden emin olarak abartılı bir şekilde göz devirip odadan çıktım.
İlk önce Serenay hocanın yanına gidip izin aldım. Sonra da kapının demirin arkasından babamı beklemeye başladım.Bekleyeli 8 dakika olmuştu ki biri elimden beni çekip ağaçların içine çekti arkamı döndüğümde bu Ateş'ti ona dün Beyza'yla eş olduğu için kızgındım .Belime elini koymuştu ama hiç utanmamıştım. Niye utanayayım ki beni sınamaya çalışıyordu sanki anlamamıştım.Ama bir planım vardı ona ters tepki yaparak bu sefer onun beline elimi koydum bir yandan da elini tuttum ve dudağımı kulağına temas ettirdim,ve avucundaki elini göğsüne koydum kalbinin sık attığını ben bile hissediyordum. Göz göze geldiğimizde şaşkındı ve sinirli bir şekilde kaşlarını çattı. Böyle olmasını beklememiştim.
Bizim arabanın korna sesiyle irkildim ve ağaçların dışına çıktım babam güvenlik görevlisiyle konuşuyordu. Beni görünce kucağını açtı canım babam beni ne kadar da özlemiş. Babamla aramızda on adımlık mesafe varken Ateş babamın kucağına atladı babamla sıkı sıkı ve acayip sert bir şekilde sarıldılar.Ateş'in yaptıklarını babama anlatsam şuan kafası yerinde olmayabilirdi ama o kadar da vicdansız değildim. Onlar konuşurken arabadaki klimayı açtım ve müzik dinlemeye başladım.
Ortalama beş dakika sonra babam arabaya binmişti. "Heyecanlı mısın?" diyerek bana bir soru yöneltince başımı onaylarcasına salladım. Kendimi okuldakinden bin kat daha iyi hissediyordum ama şuan tek eksik olan şey Sude ve sabah kahvaltısıydı.
Oldukça açtım babama bunu belirttikten sonra bir köy kahvaltı mekanına oturduk. Annemin nerede olduğunu sordum, babam ise göz devirerek "İşte" diye cevapladı annem ceo hayatına başladığından beri bizi takmamaya başlamıştı kampa geldiğimde bile bana mesaj atmamıştı.
Sinirli bir ifade takınırken garsona kafamı kaldırarak istediklerimi söyledim. Babamın gözü kolyeme takılmıştı, garson gidince"Kolyeni beğendin mi? "diye sordu. Ne saçma soruydu bu anlayamadan" Evet, Berk verdi"dedim. Babam şaşırmış bir vaziyette"O kolyeyi ben almıştım,Berk'e sana ulaştırması için vermiştim. "dedi. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı şaşırışımı garson bozmuştu ortayı güzel güzel donatırken aklımda bir sürü soru vardı. Bilincim kaybolurken Berk Ateş'e ne söylemişti? Ateş bana neden kızmıştı? Berk neden kolyeyi babamın aldığını söylememişti? Tam bunları düşünürken bir bildirim sesi geldi.
KİMDEN :ATEŞ
AKLINIZDA BULUNSUN YUKARIDAKİ ELİS