6

24 2 6
                                    

  

Telefon melodisiyle birlikte "Hey sen ne arıyorsun orada!" diye kızgın bir şekilde bağıran kişi yüzünden sendeleyerek geriye doğru gitmeye başladım. Dengemi korumak için harcadığım çaba boşunaydı çünkü bu çürümüş ahşap sandalyenin üzerinde hiç şansım yoktu. Sert fayansları öpmeyi beklerken üzerine düştüğüm kişiyi korkudan sıkıca kapattığım gözlerimi açarken gördüm. Uzun kirpiklerin arasından sert bakan koyu kahve gözlerin üzerinde çatılmış siyah kaşları korkmama sebep oldu. Kahverengi içinde hafif sarımsı tutamları olan dağınık saçlar ve normalde yakışmaması gereken ama bu genç adama fazlasıyla yakışan buz dağı misali soğuğu yüzüme vurabilecek kadar beyaz ten.

Ben olayın şokunu atlatamamışken "Ne bakıyorsun kızım kalksana üzerimden!" ve hala üzerinde bulunduğumu farkına varmamı sağlayan kırmızı dudaklardan çıkan bu kızgın sesle kendime geldim. Ah Mavi! Elimle göğsünden destek aldım ardından kalkmaya yeltenirken sırtıma atlayan şişman kedi yüzünden tekrar üzerine düştüm ve sırtıma batan tırnakları yüzünden çığlık attım.
"Hey hey hey nereye gidiyorsun sen bakalım." Merdivenlerden gelen kadının sesine kafamı kaldırdım kediye elini uzatarak onu kollarının arasına aldı ve kafasını okşayarak bize doğru geldi. "Sanırım bugün buradasın ha?" Az önceki kızgın ses biraz daha yumuşamış gibi çıkarken hala üzerinde olduğumu fark ettiğim kişiye gözlerimi irileştirerek baktım "Ne? Ah çok çok üzgünüm ben unuttum bir an.." iyice saçmalamadan kalksam daha iyi olacak diye düşünerek sustum ve tekrar kalkmaya çalıştım. Bize gülümseyerek bakan kadın sıcak bir ses tonuyla "İyi misiniz? Ne oldu burada?" diye sordu. Oldukça bakımlı ve narin görünüyordu. Bana tanıdık bir yeşili andıran tonda gözlere sahipti ve açık renk bir teni vardı. Açık kahverengi uzun saçları omuzlarına değiyordu. Üzerinde bulunan siyah kısa elbisenin üzerine giydiği beyaz önlük buranın sahibi olduğunu açıkça belli ediyordu. Kadını incelemekten vazgeçerek üzerine düştüğüm kişiye döndüm. Ağır ağır ayağa kalkarak "Bilmiyorum anne kız sandalyeye çıkmıştı kafesten kediyi alacakken dengesini kaybederek düştü işte üzerime," ardından bana bakarak tek kaşını kaldırdı ve "Bu arada kaç kilosun sen? Az önce neredeyse ölüyordum." dedi. Ağzım şaşkınlıkla aralanırken kadın araya girdi "Eren," imali gelen sese yönelen çocuk ne var der gibi gülümseyerek dudaklarını oynattı kadına doğru. Bakışlar tekrar beni bulurken artık konuşsam iyi olacak diye düşünerek "Şey aslında ben kediler için girmiştim dükkana daha sonra içeride kimseyi bulamayınca sadece kedilere bakmak istedim yani birileri gelene kadar," ardından mahcup bir şekilde "Çok özür dilerim." dedim. "Kedi hırsızı gibi bir tipin yok aslında. Peki ne yapacaktın kediye?" dedi ve ardından bakışları beni süzmeye başladı. Kaşlarımı şok etkisi yaratan cümleyle kaldırarak hayretle çocuğa baktım. "Saçmalama Eren hadi sen bize birer çay al da küçük hanımla sohbet edelim biraz." 

"Canım bu arada ben Şule. Burada veterinerim." Masaya geçerken "Bende Mavi." gülümseyerek "Peki Mavi daha önce kedi bakıyor muydun? Yoksa ilk kez mi sahipleniyorsun?" diye sordu. Bu arada isminin Eren olduğunu öğrendiğim çocukta bize çay getirmişti ve ardından karşıma geçip koltuğa yayılarak oturmuştu. Bakışlarından her ne kadar rahatsızlık duyuyor olsam da umursamamaya çalıştım. "Aslında daha çok sokak kedileriyle ilgilenirdim. Annem evde bakmama izin vermezdi tabi şimdi işler değişti annem eskisi kadar sorun yaratmıyor kediler konusunda." dedim.
"Anladım canım hayvanları sevmen çok güzel ama bu sorumluluk gerektiren bir şey," düşünceli bir şekilde gözlerime baktıktan sonra cümlesini "Ben senin gözlerinde o isteği görüyorum ve bu sorumluluğu alabileceğine inanıyorum." diyerek tamamladı. "Emin olabilirsiniz kontrole getireceğim zaten sürekli yanınıza." Bir sorun çıkmaması için tatmin edici konuşmaya çaba gösteriyordum. Daha sonra biz kedilere bakmak için ayaklanırken Eren'in dükkandan çıktığını gördüm.
   En başta gördüğüm mavi gözlü turuncu kediyi zaten istiyordum ve beraberinde birde çok küçük yavru gri kediyi büyütmek için sahiplendim. Aslı'ya telefon ederek nerede olduğumu söyledim zaten çok fazla gecikmeden gelmişti. Kafeslerden birini ona vererek boşta kalan elime kediler için aldığım birkaç kabı koyduğum poşeti elime aldım. Beraber yemek yerken yardımcı olması için Hasan abiyi aradım ve dışarı çıktığımızda kapıda bizi beklediğini gördüm. Önce Aslı'yı eve bıraktıktan sonra bizde sonunda eve gelmiştik ve kediler ile annemi hevesle tanıştırmıştım. Tepki göstermemesinden yüz bularak kedileri odama götürmüştüm. Odamın köşesinde bulunan yeşil puf yastığın üzerine onları bırakarak "Şimdilik sizi burada misafir edeceğim güzeller." dedim kendi kendime. Tuvalet eğitimi aldıklarını bildiğim için odama getirmeyi sorun etmemiştim. Kediler için bir kap mama ve su koydum her ihtimale karşı evdeki çalışanları bu konuda bilgilendirmem gerekiyordu sonuçta ben yokken aç kalmamalı bu minik kediler. Kum doldurduğum kedi tuvaletini pencerenin altına koyduktan sonra artık banyoya atabilmiştim kendimi.

BENİMLE MİSİN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin