Kim Feel - Youth
''Siktir oradan şerefsiz.'' Dişlerimin arasından mırıldanırken gözlerim yok olana kadar yapmacık bir şekilde sırıttım ve ağzına kadar kalabalık salonda tanıdığım tanımadığım herkesi başımla selamlama işine kaldığım yerden devam ettim, kaba ve lanet ağzım için beni bağışla lütfen sevgilim. ''Ne demek söylemeyi unutmuşum, böyle büyük bir detay unutulur mu?''
''Ama minik kuşum.'' dedi Baekhyun da, benim gibi bir taraftan sırıtmaya devam ediyor ve fısıldıyordu. ''Sahiden unuttum diyorum neden inanmıyorsun, idare ediver.''
''Ulan adama Junmyeon ile nişanlı olduğumuzu söylemişsin.'' İnanamaz bir nefesle dişlerimi sıktım ve gözlerimi Junmyeon'a diktim, hiçbir şey olmamış gibi önümüzden yürüyor ve onun için çok önemli olduğunu söyleyip durduğu birkaç Prada takımlı adamla konuşmaya devam ediyordu, aman yarabbi odamıza dönüp onu her yerinden öpmek için nasıl da sabırsızlanıyordum. ''Ya pot kırsaydım?''
''Onun için sorumluluk sahibi ve düzenli bir hayat yaşayan biri imajı çizmemiz gerekiyordu.'' Derin bir nefes aldı ve yapmacık bir gülümseme sunarken ''Ne deseydim?'' diye patladı. ''Cipsten başka bir şeyle beslenmez birayı damardan alır boş vakitlerinde elalemin İngiliz Çayı'na tükürmekten ve bilgisayar becerilerini kullanarak onun bunun bilgisayarını hacklemekten hoşlanır mı?''
''İyi.'' dedim gözlerimi kapatıp açarak. ''Junmyeon'u olmadığı biri gibi göstererek müthiş iş başarmışsın, bravo.''
''Öyle birine iş vermezdim.'' dedi derin bir nefes alıp. ''Ben olsam.''
''Herkes senin gibi puşt mu?'' Sinirli gözlerimi üzerinde dolaştırarak duraksadım etrafa kısa bir bakış attım, ''Vazgeçtim.'' dedim hemen ardından. ''Bu herif puşt.''
''Zengin bir puşt.'' Baekhyun etrafa ve uçuşan içkilere benim gibi bir göz atarak onayladı ve sırıttı, zengin olan her şeyden hoşlanıyordu sevgili, paraya aşık bir başka tanrının belası da oydu işte.
Ağzımı açıp bir şeyler söyleyeceğim esnada, ne söyleyeceğimi hatırlamıyorum şimdi, herhalde önemsiz bir şeydi. Gözlerim Junmyeon'a takıldı, Yifan ile birlikte bir kalabalığın ortasında duruyorlar ve beni çağırıyorlardı. ''Baekhyun.'' dedim kolunu yakalayarak. ''Beni çağırıyorlar.''
Baekhyun da başını çevirip hızla kalabalığı taradı ve kolunu kaydırarak elimi tuttu. ''Tamam.'' dedi hızlı hızlı. ''Şimdi sakin ol ve sakın bir pot kırma, burada herkes Junmyeon'u tanıyor, dikkatli olmak zorundasın, duydun mu?''
Nefret dolu bir nefes aldım ve hemen ardından başımı sinirle salladım. ''Al şunu.'' dedim elimdeki şampanya bardağını sinirle kaldırarak, ama Baekhyun'un eli havada kaldı ve bardağım başka bir el tarafından havalandı. Başımı çevirdiğimde, kafedeki garip adam, elinde şampanya bardağımla ve olanca şıklığıyla, bir eli cebinde, yanımızda dikiliyordu. Gözlerimiz buluştuğunda, Baekhyun'la birlikte, aynı anda sıçradık. ''Yok artık.'' dedim şok içerisinde ve ellerimi kalbimin üzerinde birleştirdim. ''Burada ne işin var senin be?''
Adam benim üzerimde fazla oyalanmadan kısık bakışlarını Baekhyun'un üzerine dikti ve şampanya bardağını dudaklarına götürmeden evvel ''Bana bakmayın.'' dedi. ''Ben yalnızca içmeye geldim.''
***
''Otelde kalıp sızana kadar televizyon seyretmek ve cips falan yemek istiyordum.'' Ağzımın içerisinden homurdandığımda, ''Rolleri mi değiştik?'' dedi Junmyeon bana doğru başını eğerek. ''Eğer değiştiysek diye söylüyorum Jongdae olmak çok sıkıcıymış, nasıl yaşadın sen yedi yıl böyle?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
çirkin bir ananastı ama onu sevmiştim // suchen
Fanfic''Neden ağladığımı biliyor musun?'' der tatlı tatlı, o hep tatlı tatlı konuşur sevgilim. ''Çünkü ereksiyon olamıyorsun.''