The Vampire Diaries'a,
İzlemeye başladığım ilk dizi olarak seni bulduğum için şanslıyım. İlk dizim olduğun için, bana yeni arkadaşlar, yeni hedefler, yeni amaçlar kazandırdığın için, bana yeni uğraşlar oluşturduğun için, sevmeyi, arkadaşlığı, fedakarlıkları öğrettiğin için, benim ben olmamı sağlamamda büyük katkılar sağladığın için, bana kattığın tecrübeler için ve bir diziden daha fazlası olduğun için sonsuz teşekkürler, TVD ailesi.
caroline forbes ve nice karakterlerinle,
Bir diziden daha fazlasın, asla unutulmayacaksın.
#tvdforerever6. Bölüm
Gözlerimi istemeden de olsa işittiğim gürültülerle hızla kırpıştırdım. Evde kedi beslemediğimize göre bu gürültünün sahibi kesinlikle Hailey'ydi. Sese uyanmıştım ancak kalkmak istemiyordum. Yatağım bir demirdi, bense demire yakın tutulan mıknatıs. Ben kalkmak istedikçe uyuma isteğim daha ağır basıyor, kalkmama engel oluyordu.
"Ben bakarım."
Caroline ayaklanmıştı ki homurdanarak kalktım. "Ben de geliyorum." Hızlı adımlarla merdiveni indik ve mutfağa girdik. Hailey bizi görünce mahçup bir şekilde elleriyle saçını karıştırdı. "Sizi uyandırdım,değil mi?"
"Artık bir önemi yok."
Hailey, elindeki kahve kupasının kapağını taktıktan sonra yanına bir pipet aldı. Genelde erken saatlerde kahvaltı yapmadığından dolayı işe giderken yolda kupa kahve içerdi.
"Benim çıkmam lazım." diye homurdandı telaşla. "Benim iki saat önce kafeyi açmam gerekiyordu da... George beni kovmadan, tabanları yağlasam iyi olur."
Hailey beni öptükten sonra Caroline'ı da öptü. Bunu ayıp olmasın diye yaptığını tahmin edebiliyordum. "Görüşürüz kızlar!" Hailey koşuşturarak evden çıktıktan sonra Caroline bana baktı. "Hep böyle telaşlı mıdır?"
"Patronu olacak şerefsiz biraz zor bir adam da, Hailey de kovulmamak için her şeyi yapıyor."
"Bir an Klaus yerimi buldu sandım."
"Peki sen her zaman tetikte misindir?" diye sorduğumda dudakları arsız bir gülümsemeyle yukarı kıvrıldı. "153 yıldır bir Mikaelson'dan kaçmayı nasıl başardım sanıyorsun?"
"Kahvaltı için bir şeyler hazırlayalım. Sen de o sırada bana hikayenin geri kalanını anlat?"
Beni onayladıktan sonra kahve makinesindeki kalan kahveyi ikimize koydum. Pankek malzemelerini çıkarttığımda Caroline bana kaşlarını kaldırarak baktı. "Hey, öyle bakarsan yapamam." diye homurdandım. "Benim favorim orman meyvelerinin üzerine karamel sosu döküp yemek. Sana uyar mı?" Kafasını sallayınca önüme döndüm.
"Biraz o geceden bahsetsene. Klaus'un kardeşinin seni yakaladığı gece."
"Pekala."
"Dinliyorum seni." dedim ona arkamı dönmüş olmama rağmen.
"Beni bulduktan sonra bir at arabasına bindik. Yol boyunca ondan kaçmak için didindim durdum ama kaçamadım. Kaçmam mümkün değildi ki, onlar yüzyıllarca yıllık bir vampirdi, ben ise 17 yaşında genç bir kız."
Karışımın bir kısmını tavaya döktükten sonra belimi mutfak tezgahına yasladım ve ona bakmaya başladım. Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra hatırlamaktan pek de zevk duymayacağını tahmin ettiğim şeyleri anlatmaya devam etti. "Uzun süren bir yolculuktan sonra beni kaldıkları şato gibi görkemli bir eve getirdiler. Daha öncesinde ufak bir kasabada ve köyde büyümüş birisine göre fazla görkemliydi. Görüp görebileceğin her yerde 'M' sembolü vardı. Ufak bir sembol bile bu kadar görkemliyken Klaus beni korkutmaya başlamıştı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
help or die || klaroline
FanfictionCaroline Forbes tarihin en güçlü vampiri Klaus Mikaelson'dan kaçarken Selena Gomez ile tanışır. "Ya bana yardım edersin, ya da ölürsün." klaroline || ©lueksbarbie