8▶ "he saw me."

380 36 23
                                    

"Selena?"

Caroline ile öğle programı şarkılarını düzenlemeye o kadar çok fazla dalmıştık ki yanımıza kadar gelmiş olan Tony'yi fark edemedik. Sol eli biraz kanlanmıştı ve bana yüzünü buruşturmuş bir şekilde bakıyordu.

"Eline ne oldu?"

"Mutfakta kestim. Sakarlık başa bela." diye homurdandıktan sonra ekledi. "Sende yara bandı var mı?"

"Ne olursa olsun asla ve asla kımıldama." 

Neler olduğunu anlamak için başımı Caroline'a çevirdim. O ise, Tony'nin görüş hizasına biraz daha yaklaşmıştı. Caroline'ın söylediklerinden sonra Tony'de gözle görülebilecek derecede değişimleri fark ettim. Kahverengi irislerinin büyüdüğünü gördüm. Tek bir noktaya odaklanmış gibi Caroline ile bakışıyordu.

"Neler oluyor?" diye fısıldadım.

Caroline'ın mavi gözleri kırmızılaştı, yüzündeki damarlar belirginleşti ve o korkunç derecede olan sivri dişlerini gösterdi. "Hayır, Caroline! Sakın bunu yapma, dur!" diye fısıltı ile karışık bir şekilde cırladım ancak o transa geçmiş gibiydi, beni asla duymuyordu.

Azı dişlerini Tony'nin boynuna batırdığı anda, korku ile karışık bir şekilde etrafı kolluyordum. Yakalansak,sonum olabilirdi. Caroline dakikalarca iş arkadaşımın boynunu vakumladı. En sonunda bileğinden tuttum. "Hey! Öldüreceksin, bırak!" diye bağırınca bana doğru tısladı. Korku içinde birkaç adım geriledim. O da, saniyeler içerisinde normal, sevimli yüz ifadesini takındı.

"Tony, iyi misin?" diye sordum ona dokunarak. Ama olduğu yerde donmuştu sanki. Sarsıklamalarıma rağmen, benim hareket ettirmelerim dışında asla kımıldamıyordu. Sinirle Caroline'a döndüm. "Caroline, ne yaptın ona?"

Bakımlı tırnaklarına tiki kızların yaptığı bakışlardan attıktan sonra dudağının kenarından akan kan sızısını yaladı. Asla istifini bozmuyordu. "Az önce yaşanılanları unut ve o ince boynuna bir fular bağla."

Tony, hiçbir şey olmamış gibi yanımızdan kaybolunca Caroline'ın yüzüne baktım. "Bunun tehlikeli olduğunu söylemiştim. Yakalanırsak kovulurum." Derin bir nefes aldım. "Sevdiklerime zarar vermen de cabası. Bunu yapmasan iyi olur."

"Bu benim doğamda var. Sen de bunu kabullensen iyi olur." diye hırladı beni taklit edercesine. "Ayrıca patronlarını da etki altına almam on saniyemi bile almaz." Onun için bu kadar kolaydı. Birinin boynuna dişini geçir, sonra unuttur! Ona dik dik bakmayı sürdürdüğüm için kendini savunma çabasına girdi. "Ne? Ne bakıyorsun bana öyle? Elini kanlanmış bir şekilde görünce dayanamadım."

"Sen onlarca senelik bir vampirsin. Ufacık bir kanla tahrik oluyorsan bu kadar sene ne yaptın?" Bu bencillikti. Caroline ile haftalardır kalıyor olmama rağmen buna ve onun kanlı 'doğasına' alışamamıştım. Alışmayacaktım.

"Son zamanlarda tavşan dişlemekten bıktım. Sen üzüldüğün için insanlardan beslenmiyorum ve bundan dolayı güçsüz düşüyorum. O zaman ne seni koruyabilirim ne de kendimi. Anlıyor musun?" diye bağırdı, onu suçlamamı istemezcesine. "Gerçi sen ne anlarsın."

Bana küçümser bir şekilde bakmaya başladığında dudaklarımı dişledim. "Bana baksana! Doğru. Ben bir insanım, anlamam ama senin gibi de bir canavar olmak istemem. Merak etme." Gerildiğim için biraz hava almaya ihtiyacım olduğunu fark ettim ve kendimi odanın dışına attım.

Her seferinde Caroline'ın aslında kötü birisi olmadığını kendime hatırlatıyordum ve buna gerçekten, tüm kalbimle inanmak istiyordum ama o her seferinde bunun tam tersini kanıtlamayı başarıyordu.

help or die || klarolineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin