2▶ "i'm a vampire."

589 55 14
                                    

2. Bölüm


"Tanrı aşkına, daha fazla yürüyecek miyiz?"

"Ah, sabırsız bir insana benziyorsun." Topuklu olan botlarına rağmen ani bir dönüş yaparak gözlerini devirdi. Bu kadar hızlı hareketlere sahip oluşu beni tedirgin ediyordu.

"İyi bir çıkarım. Yedi aylık doğmuşum." dedim hafifçe gülümseyerek. Onu sinirlendirmemek istiyorsam birazcık gülümsemek iyi olabilirdi.

"Ve berbat bir mizah anlayışın var."

Yüzündeki her daim benden bir adım önde olacağı sırıtışı biraz daha genişlerken yüzüm asıldı. Onu sinirlendirmemek istiyorsam, espri yapmayıp kesinlikle susmam gerektiğini anlamış oldum.

"Buradan." dedikten sonra sola döndük ve bizi ufak bir kulübe karşıladı. Kaşlarımı hafifçe kaldırıp karşımda duran kahverengi ahşap kulübeye baktım. Daha öncesinde bu yoldan onlarca kez geçmiştim ancak bu kulübeyi daha öncesinde hiç görmemiştim.

"Aklımdaki soru işaretlerini gidermeme yardımcı ol."

Onu takip ettikten sonra ahşap kulübenin içine girdik. Ben içeriye girdikten sonra gri kapının kilidini çevirdi ve kenarda duran şişeyi açtı. Odanın içerisini duman kaplamaya başladığı an huzursuzca yerimde kıpırdandım.

"Bu kül bizi koruyacak." deyip bana baktı. "Şimdilik."

Üzerimdeki kot ceketin düğmelerini hızla çözmeye başladığım anda bende bir gariplik olduğunu fark etti. "Sanırım, yanılıyorum. Sana neler oluyor?" Endişe içinde yanıma geldi ve parmakları ile yüzüme dokundu.

"Kül... Toz... Alerjim var."

"Lanet olsun! Tabii ki karşıma hastalıkli birisinin çıkması gerekiyordu." Sesli bir şekilde küfürler savururken nefes almakta zorlandığımı derinden hissettim. "Yanında ilaç falan taşıyorsundur. Nerede?" Kenarda duran çantamı işaret ederken kendimi zorlayarak nefes almaya çalıştım. O ise çılgınlar gibi çantamı karıştıyordu.

"Bu mu?" Elinde tuttuğu beyaz kutuyu sallarken dudaklarımı araladım ama sesim çıkmadı. "Hey! Sana diyorum, bu mu?" Eliyle başına vurduktan sonra hızla yanıma geldi ve dudaklarımı araladı ve bilinçsizce ilacı fısfısladı. Dakikalar içinde nefes alış verişim düzene girerken rahatlamış bir inilti çıkardı.

"Beni kurtardın. Teşekkür ederim."

Dudaklarını düzleştirdikten sonra yarı samimi yarı samimi olmayan bir gülümsemeyle bana baktı. "İşte şimdi bana borçlandın, ben Caroline."

"Selena." Uzattığı eli sıktım. "Hikayeni anlat bana."

Burnunu kırıştırdı ve yüzünü buruşturdu. Dizlerinin üstüne çöktükten sonra "Anlatılmaya değecek bir hikayem var mı bilmiyorum." dedi. "Beni kovalayan biri var bende kovalayandan kaçıyorum."

"Hiç açıklayıcı olmuyorsun." dedim istediğini elde etmek adına çırpınan ama başarılı olamayan küçük çocuklar gibi. "Şu vampir konusu?"

"Ah, evet." dedi umursamaz bir edayla. "Ben bir vampirim."

"Detaylar lütfen."

"Sen ne kadar da çabuk kabullendin." Önüne düşen saçının parçasını kulağının arkasına tıkıştırdı. "Bunun bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum. Sanki doğduğundan beri böyle bir durumun başına gelmesini bekliyormuşsun gibi."

"Beni buna sen mecbur ettin. İnanmamak istesemde bu mümkün değil. Sivri dişler, kırmızıya dönen gözler, tek hatamla beni öldürebilecek olman...." deyip durakladım. "Sen beni gerçekten öldürür müsün?"

"Bu senin elinde küçük kız." deyip, tekrardan o ürkütücü haline büründü. "Ya bana yardım edersin-"

"Ya da ölürüm, değil mi?"

Hayatım boyunca anın tadını çıkaran ve üzülmemeye çalışan birisi olmuştum. Hayat dolu bir insan olduğum için ölüm fikri her zaman kaçındığım bir konu olmuştur, ölmekten korkuyordum. Geride bırakacaklarıma yaşatacağım korkunç hüzün ve yas beni korkutuyordu.

"Senin gibi güzel bir kızın kafasını boynundan ayırmak istemezdim." deyip işaret parmağını üzerime dikti. "Lütfen, beni buna mecbur bırakma."

Korkuyla yutkundum. "Sana yardım edebilmem için seni tanımam gerekiyor."

"Klaus, Klaus Mikaelson. Bin senelik bir vampir. Soyunu devam ettirebilmek için benimle evlenmek ve çocuk yapmak zorunda."

"Vampirler doğuramaz sanıyordum."

"Bu da beni özel kılıyor." dedikten sonra gülümsedi. "Ve şimdilik bu kadarını bilmen yeterli."

"Bu adil değil!" Oturduğum yerden kalktım ve bir anda gelen deli cesareti ile karşısına dikildim. "Bir vampire karşı gelecek kadar cesursun demek. Bunu sevdim. Testinin ilk adımını geçtin, küçük kız."

"Ne testi?" diye sordum. "Neyim ben, deneme tahtası falan mı?"

"Önüme çıkan her insana güvenseydim 153 yıl önce yakalanmış olurdum." Bir saatten beri yaşıyor olduğum şeyler aklımı kaçırmama sebep olabilirdi. Hayatım bile pamuk ipliğine bağlıyken sanırım onun dediklerini yapmaktan başka bir şey yapamazdım.

"Sana güvenebilmem için efendine sadık biri olduğunu kanıtlaman gerekir."

"Ya sana kölelik yapmak istemiyorsam?"

"Sana sunduğum şeyi çabuk unutuyorsun." Oturduğu yerden kalktı ve tıpkı benim yaptığım gibi karşıma dikildi. "Bana yardım etmezsen, seni öldürmem gerekir. Beni ve ne olduğumu biliyorsun. Hayatın ortasına bile gelememişken ölmek acı verici olurdu."

Bir anlığına aklıma Zayn geldi. Arkadaşlarım Hailey ve Justin geldi. Ailem tarafından ihanete uğradıktan sonra yanımda kalan bir avuç bile doldurmayan arkadaşlarım benim arkamdan hayata hemen tutunamazlardı. Onlara bunu yapmaya hakkım yoktu.

"Pekala, sen kazandın." dediğimde yüzü güldü. Güldüğünde gerçekten çok sevimli birine dönüyordu.

"Teklifini kabul ediyorum."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
help or die || klarolineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin