Sıla yağan yağmura rağmen eve gelmeyi başarmıştı. Eve kendini atar atmaz, İnci'ye bağıran büyükannesini gördü, çıldırır gibi bağırıp duruyordu İnci'ye. Ne yapmış olabilirdi ki bu tepkiyi hak edicek kadar, derken büyükanne İnci'nin masum yüzüne bir tokat geçirdi. İnci engel olamadığı gözyaşlarını sessizce akıtırken küçük elleriyle yanağını tutuyordu.
Yasemin koşarak geldi ve İnci'ye sarılarak büyükanneye "Niye vurdun ona ? o henüz küçücük bir çocuk" dedi.
Büyükanne gözlerinden çıkan öfkeyle baktı Yasemin'in suratına ve " O bizim evimize uğursuzluk getiriyor, sen de onu koruyorsun, bizim kanımızdan olmayan birini bu evde barındırdığın için bunca şey geldi başımıza, ne zaman fark ediceksin o çocuk kılığına girmiş bir şeytan!" diye bağırmaya başladı.
Yasemin yaşaran gözleriyle büyükanneye " Başımıza gelen olayları küçük bir çocuktan bilmek, daha kolay senin için değil mi? Keşke ben de senin gibi kalbimdeki acıyı hafifletecek bir şey bulabilsem" dedi gözlerini büyükannenin gözlerinden bir saniye dahi ayırmadan.
Büyükanne " Bu acımı hafifletmeye çalıştığım bir şey değil. Bu gerçek, ve gerçeklerden kaçamazsın!" dedi onu sözleriyle altta bırakmaya çalışarak.
Yasemin İnci'yi alıp yukarı çıkacağı sırada durup " Gerçekleri hiç kimse bilmiyor" dedi yüzüne bakma gereği duymadan"Sen bile".
Sıla akan gözyaşlarını durdurmaya çalışmayarak odasına geçti, daha ne kadar devam edecekti böyle? Ne kadar daha aynı evde ayrı cehennemlerde yanıp tutuşan insanlar olarak yaşayacaklardı. Sıla gözyaşlarını sildi, annesiyle İnci'nin yanına gitmeliydi destek olmak için, onlardan güç almalıydı belkide, çünkü her geçen gün yarası daha da kanıyordu, nasıl durduracağını bilmediği o yara, Sıla'yı her geçen gün hayattan soyutluyordu biraz daha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşanmamış Bir Mevsim Şimdi Aşk
RomanceEğer aşık olsaydınız, birini deli gibi sevseydiniz, onun için en fazla ne yapabilirdiniz? Kaybetmenin zehirli buğusuna kapılır mıydı ruhunuz? Ya da yalnız gözyaşlarınızı saklayabilir miydiniz yaşanamamış bir aşktan... Önünüzdeki diz boyu karanlıkla...