"Ee ne konuştunuz" yatağımdan ona doğru doğrularak"Eylül,kalbini kırmak istemiyorum.Bu yüzden odamdan çıkarmısın.Yanlız kalmak istiyorum."
"Peki" dedi ve gitti.Şu 'peki 'lafına o kadar uyuz oluyordum ki,bunu bile bile bana söylemesi sinirlerimi daha da bozdu.Dışarıda yağmur yağıyordu.Gökyüzü bile bana ağlıyordu.
-3 ay önce-
Yağmurlu akşamlara bayılıyordum.Pencere kenarında ki koltuğuma geçip elime kitabımı aldım.Burda sıcak çikolatamı içmek beni mutlu ediyordu.
Kitap okurken arkamdan Mert'in sarılması daha da çok mutlu ediyordu."Hadi gel sana bir süprizim var"Süpriz mi....Mert'i takip ederek bahçeye çıktım.Kapıdan yağmurun yağışını izledik."Hadi gel benle"ona tip tip baktım."Ne yani pijamalarımla dışarı mı çıkayim.Islanırım hayatta olmaz"içeri girecektim ki kolumdan tutup beni kucağına aldı.Pis pis sırıttı"Amaçta bu ya"yağmurunun altında benle birlikte dönüyordu.İkimizde sırılsıklam olmuştuk.Yağmurun altında ıslanmayı sevmiyordum çünkü hemen hasta oluyordum."Biliyorsun ıslanınca hasta olduğumu"dönmeyi kesip yüzüme baktı."Ben sana bakarım.Ben sana hep bakarım.Böyle baktığım gibi,uzun uzun bakarım.Yeter ki hep yanımda ol sen"ellerim boynundaydı ve üşüdüğünü diken diken olan tüylerinden anladım.Ona sım sıkı sarıldım.Kafamı geri çekip yüzünde ki her detayı izlemek için odaklanmıştım ki beni öptü.O an sanki zaman ikimiz içinde durmuştu.
-Bugün-
Dışarı çıkmaya karar verdim.Üstümde ki pijamalarımla dışarı çıktım. Kimse çıktığımı fark bile etmediler.Evde ruh gibi geziyordum.Elimi yukarı doğru uzattım.Bardaktan boşalırcasına yağıyordu.Kendimi kapıdan dışarı atıp yürüdüm.Yürüye bileceğim kadar uzağa yürüdüm.Ayağımda ki tavşan terliklerden biri ayağımdan çıkana kadar,kendimi yere bırakıp yağmura eşlik ettim.Onla vedalaşamadım bile....kendimi yarım hissediyordum.Benim yüzümden ilişkimizin böyle kötüye gittiğini söylüyordu ve haklıydı da..
" Hepsi benim yüzümden"yere yattım.Yağmurun yüzüme tokat gibi çarpmasına izin verdim.Evet canımı yakıyordu ama kalp acısı gibi değil, o direkt bıçak saplıyorlarmışcasına acıtıyordu.
"Seren, burda ne yapıyorsun"
"Kağan,ben hiç iyi değilimm" hıçkırarak ağladım."Hepsi benim yüzümden.... Onu kaybettim."
"Kalk hadi,hasta olcaksın" beni ayağa kaldırmaya çalışıyordu.
"Ben burda onun hayaliyle ölmek istiyorum.Evdekileri sevdiğimi söylersin değil mi" gözlerimi kapatıp kafamı yana yatırdım.Kağan üstünde ki ceketi çıkartıp üstümü örtü, beni kucağına aldı.
"Sen delirdin mi" kafamı Kağan'ın omzundan kaldırıp ona baktım.
"Beni dövsene" suratıma sanki çok saçma bir şey söylemişim gibi baktı.Tamam belki biraz saçma olabilir ama şuan tek isteğim Mert'ti.
"Seren, ne dediğinin farkında değilsin sen"Mine ile Eylül'ün kapısını çaldı.
"Seren"arkasından Mine geldi.
"Bunu nasıl yapıyorsun,bana da öğretsene" Eylül koluyla Mine'ye vurdu."üff tamam ya"
"Bana bağırma" arkasına dönüp Mine'nin arkasından bağırdı.
"Böyle giderse siz şiddetli geçimsizlikten dolayı ayrılırsınız"
"Sen hiç konuşma.Kağan da olmasa biz ne yapıcaz.Geçin içeri direkt banyoya" Kağanla birbirimize baktık."Hadi"Kağanla birlikte banyoya girdik.İkimizde şaşkın şaşkın Eylül'e bakıyorduk.Kendimi üç yaşında, üstünü başını çamur etmiş çocuklar gibi hissediyordum.
Mine"Kıyafetlerini getiriyim mi annem"kıkırdıyarak Kağan'a söyledi.Elimle küvetin içini gösterdim."Beni şu kenara atabilirsin"yavaşça küvetin içine koydu.Suyu açıp altında ıslanmaya başladım.Kapıyı çekip çıktılar,bir şeyler konuşuyordular ama bu benim pekte umrumda değildi.
Yarım saat sonra banyonun içi hamam gibi olmuştu göz gözü görmüyor tarifi buna çok uyuyordu.Kapının arkasına asılmış havlumu alıp odama geçtim. Kıyafetlerimi giyip mutfağa gidip kendime bir süt aldım.Oturma odasında Mine,Eylül ve Kağan vardı.Eylül yanlarına çağırıp beni otutturdu.Yere minder koyup üstüne oturdum.
"Millet yarına bir proje sunmam gerekiyor,ben gidiyorum.Hadi size iyi akşamlar" Mine yukarı çıkıp gitti.Eylül'de saçlarımı tarıyordu.
-3 ay önce-
"Mert, bak bu kutsal görevi sana veriyorum" mutfaktan bana seslenerek baktı.
"Neymiş bakıyim bu kutsal görev" kıkırdayıp yanıma çağırdım.Elinde sıcak çikolata getirdi.Yere minder atıp elimede sıcak çikolatamı alıp tarak'ı ona uzattım. "Demek kutsal görev biricik aşkımın aşkla dolanmış saçını açmam öyle mi" çok ciddi bir görevmiş gibi kafamı salladım.Saçımı her düzelttiği yere bir öpücük konduruyordu.Ona doğru döndüm."Beni güzelliğimden çirkinleştiğim güne kadar sevicekmisin"kafasıyla onayladı."Peki,ben senin için ne anlama geliyorum"
"Sen benim yaşam ağacımsın,sen olmazsan ben nefes alamam" güzel cevaptı.
"Peki beni ne kadar seviyorsun" kollarını açıp sım sıkı sarıldı."Çok fazla,eğer bunu sana sarılarak göstericek olursam seni nefessiz bırakırım diye korkuyorum"
"Bende seni kaybetmekten korkuyorum.Biz asla ayrılmıyalım tamam mı,sen benim hep öküzüm ol" güldü ve ısırdı."Hayvan,şurda bir romantiklik yapıyorum.Hemen onun içine ediyorsun"Tek kaş kalktı kaç Seren kaç.."Şaka yapmıştım vallaha,şakaydı aşkım.."belimden tutup yakaladı beni.
"Sivri sinek oluyim.Saçlarında kayboluyim.Aşkında kaybolduğum gibi.." tek kaşımı kaldırıp ona baktım.Ciddi anlamda romantik olamıyordu.Sivrisinek nedir ya...Allah'ım..
-Bugün-
Eylül'ün telefonu çaldı."Kağan sen tararmısın"dedi ve gitti.Kağan saçımı tararken bende aynı zamanda sesizce ağlıyordum.Ortamda ki sesizliği Kağan bozdu.
"Çok mu seviyordun...onu" ona doğru döndüm.Gözlerim dolmuştu yüzü bulanık halde gözüküyordu.Birden kelimeler ağzımdan dökülü verdi.
"Çok ne kelime yıldızlar kadar,gökyüzü kadar.....kendimden bile çok seviyorum.....yani sen anlamazsın" saçımı taramayı kesti.Dönüp ona baktım.Yoksa o da birini kendinden daha çok mu sevmişti.
"Ben özür dilerim,kalbini kırmak istememiştim." gözlerinin dolduğunu gördüm ama sonra eski haline döndü.
Burnumu çekerek onun yanına oturdum.Bu hayatta tek derdi olan ben değildim.Ne yaşarsam yaşıyim kimseyi üzmeye hakkım yoktu.En çokta sevdiğim insanları..."Anlatmak istermisin"kafasını sağa ve sola salladı.Yarasına basmıştım,hemde büyük bir yarasına.....
Ona sım sıkı sarıldım.Benimde buna ihtiyacım vardı. "Seni kim üzdü bilmiyorum ama aynı acıları o da yaşasın" eliyle susturdu beni.
"Öyle söyleme.......ben onun acı çekmesini istemiyorum.Ben onun mutlu olmasını istiyorum." dedi ve elimi omuzlarından çekip ayağa kalktı.
"Kağan,nereye gidiyorsun.Daha erken değil mi" Kağan'ın önünde durup bize baktı.
"Sonra tekrar gelirim" dedi ve gitti.İçimde daha ağır bir ağlama duygusu geldi.İçime attım.
"Ne oldu şimdi buna,çocuğa ne dedin" Eylül'e sarıldım.
"Özür dilerim tamam mı,bencilce davrandım.Evet hâla canım yanıyor.O gidince sadece tek kendi gitmedi,benim kalbimide aldı.Hep kendi dertlerimle yanıp size tavır koydum,biliyorum. Bak şöyle yapalım,bu akşam sen bana dertlerini anlat yarında ben sana....ne dersin?" birazcık düşünüp onayladı."Hadi anlat bakalım"
"Seren, ben ne yapcam..........Kafam çok karışık.Bir yandan Ali bir yandan Kenan,Kenan beni arkadaş olarak gördüğünü açıkca belirtti ama ben onsuz olamıyorum.Onla konuşmak beni rahatlatıyor.Mesela geçen bana 'Sen benim için fenerbahçe kadar değerlisin'dedi ama beni arkadaş olarak görüyormuş.Ona ' Bende seni unuttum'dedim ama yalan söyledim.Onu hâla çok seviyorum.Bana'Seni kaybetmekten korkuyorum'diyor ama Aleyna ile çıkıyor. Delircem ya....Kızda güzel olsa neysee......"
"Tamam dur bir dakika,beşiktaş kadar değerlisin derken?" elinde ki bilekliği gösterdi."eee sen fenerbahçeli değilmisin?"kafasıyla onaylayıp anlatmaya devam etti.Maşallah taramalı tüfek gibi..
"Bu bilekliği bana o verdi.Manevi değeri var.Onda da bu bilekliğin aynısı var ve takıyor.Her akşam internette konuşuyoruz.Bana beni'arkadaş olarak sevdiğini'söyledi.Bazen öyle bir davranıyor ki beni seviyor diyorum bazende asla biz olamayız diyorum."
"Peki ya Ali o kim?"
"Kenanla ben tanışalı üç ay oldu ve biz yıllardır tanışıyor gibiyiz ama Ali'yle yedi ay var ve benden hoşlanıyor.Bir iki kere çıkma teklifi etti.Kabul etmedim.Geçen onun yanına gittim.İstemsizce ayaklarım beni ona götürdü.Yanına doğru giderken kolumu tutup beni birden kendine çekti ve sarıldı.Ne yapıcağımı bilemedim.Biliyormusun ikiside kıvırcık saçlı ve ikisi de beşiktaşlı.Sanki üstüme çekiyorum."
"Peki ne yapmayı düşünüyorsun" kafasını kaşıyıp duvara baktı bir süre...
"Ali'nin beni sevdiğini düşünmüyorum ben...."
"Ali'yle yaşadığın bir iki olayı anlatsana"daha da yakınlaştı,sanki bir sır vericek.
" Beni arıyor,'Niye aramıyorsun,özlettin kendini'diyor.Yanına gittiğimde sarılıyor.Napıyorsun dediğimde'Seni düşünüyorum 'diyor...kafam çok karışık,ben ne yapcam Seren ya"
"Bu çocuk senden bas baya hoşlanıyor kızım,körmüsün" aşk hikayeleri keşke hepsi mutlu bitse,madem benim ki bitmedi bari arkadaşımın ki mutlu bitsin.
"Kimin kör olduğu muamma ama neyse,eminmisin" kafamla onayladım."o zaman çıkma teklifini kabul ediyorum"tekrar onayladım."Arıyim mi şimdi"kafamı sallamaktan boynum ağrımıştı.Ali'yi arayıp konuştu.
"Sevindi mi yavrucak" güldü.
"Sevinmek ne kelime hatta bir ara senle tanışmak istedi." biraz olsun mutlu olmuştum.
"Hadi bakalım.Hayırlısı neyse o olsun." sevinçten yerinde duramıyordu.
"Hadi ben yatıyorum.Sabah işe gidicem." dedi ve gitti.Bir dakika'kimin kör olduğu muamma'derken o ne demek istemişti.Şimdi akşam akşam da bağıramazdım.Kağan'ın yanına mı gitsem acaba....ama konuşmak istemediğini açıkça belirtmişti.Of ya offf.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Gözü
General Fictionİnsan birine aşık olunca gözü hiç bir seyi görmezmiş.Ne hatalarını ne de yaptıklarını....Ben bunu geç fark ettim.Size kendi hikayemi anlatmak istiyorum.Çıldırmış bir kız....bu ben oluyorum.Sevdiği adamı bırakmayan,bırakamayan bir kadının hikayesi...