BÖLÜM 20 - MRTRAN (SEZON FİNALİ)

21 0 0
                                    

Su yeryüzünden ayrılırken artık değişmişti. Rüzgarın arasına karışmış buluta dönüşür, aşağıya yukarıdan bakardı. Bi' sergileniş, ne süzülme! Aşağıda kalanların hepsine göz dağı veriyordu. Kirpikleri varmış gibi tüllü entarileri türlü türlü kasnağa... Ne güzeldi. Su, bulut oluyordu.

Call uzun geçen yolcuğunun ardından ilk kez yatakhaneye gelmişti. Ama oda Call'un aksine eski misyonunu kaybetmemişti. Hala dopdoluydu. Kapıdan girdiği anda koridor gibi upuzun uzanan boşluk ve karşılıklıklı kenarlardaki ranzalar göründü. Dan, Robin, Ali ve Mark gibi isimlerin vurmalı kaçmalı oyunlar oynaması dikkat çekiyordu. Ama diğer köşede Nake ve onun gibi kumar düşkünü gemi topluluğunun iskambil kağıtlarıyla erzağına pokeri daha belirgindi. Her şey olduğu gibiydi. En arkada birkaç inek topluluğu ve zamanın veletlerinin 14 yaşına basmalarının kendilerine sunduğu bilmişlik ve takındıkları kasıntılık mevcuttu. Eşcinseller etrafa dağılmıştı; hiçbiri yerinde değildi. Çünkü orman onların daha romantik takılabileceği, daha gizli mekanlardandı.

Call etrafa bakınıyor ve bir taraftan da yatağına ilerliyordu. Yeri belliydi. Oraya gitti lakin yukarı çıkmak yerine Billy'nin yatağına uzandı. Yorulmuştu, yukarı tırmanacak hâli yoktu. Yorganına kaldırmadı. Yastık zaten yorganın üstündeydi ve Call kafasını yastığa koyup ellerini bağdaş yaparak dümdüz uzandı. Tavanı süzdü. Düşündü: Söz konusu Melissa olunca Jackson olanları ondan da saklar mıydı? Ya gün gelir de Melissa ona bunca zaman nerede olduğunu anlatırsa? Ne günü! Vaktiyle Jackson nerede olduğunu sorardı, o da söylerdi. Sonra Jackson'dan öğrenir ve bütün bunları yaşatanlara neye güvendiğini düşünürdü Melissa. Belki düşünmüştü ve Call'dan nefret ediyordu.

Her şeye hitaben Call'un aklı dinlek değildi. Call düşünmeden edemiyordu. Aklında iki büyük kargaşa vardı; Billy ne yapıyordu ve Jackson Melissa'ya anlatmış mıydı? Yerinde kıpırdadı. Hâla birileri kendine tuhafsar şekilde bakıyordu, aldırış etmedi. Aklını kurcalayan şeyler ne kadar dakikalarca aklını iğnelemeye devam etse de, Call gözlerini daha fazla açık tutamadı. Bilmeyerek uykuya daldı. Başı sağa devrildi.

***

Bir tutam ses döküldü aşağı. "Bayım! Bayım! Hey!"

Call, yarı mahmur gözlerle üzerindekinin kim olduğuna baktı. Billy olduğunu düşündü. Geçmişi anımsar şekilde, "Billy?" dedi.

"Billy değil be, Rodric Rodric!"

Etraf karanlıktı. Call camın ardındaki yıldız yansıması gözüne ilişiyor olmasaydı, gözlerindeki açıklığı veya kapalığı anlayamazdı. Eski zamanlarda içeriye dışarıdan ışık girerdi ve görmek kolay olurdu. Fakat yıldızlar geldiğinden beri yetkililer enerjiyi harcamak yerine biriktiriyorlardı. Haliyle ışıklar kapalıydı. Call ne pastan birbirine yapışmış dayanıklı eski yatakları, ne de gücünü birbirine kırdırmış yatakların kokan çarşaflarını görebiliyordu. En önemlisi de karşısındaki kimseyi tanımaya gözü yoktu.

Yabancıya tepkiyle yatağından büyük bir hışımla ayaklandı Call. Belini yatağın tepesine kaydırdı ve karşısındakine baktı. Karşısında, saçlarındaki kızıllık şakalarındaki seyrek tüylerde biten genç bir oğlan vardı. Renkleri ayırt edebildiğinden değil, Rodric'i daha önceden de görmüştü. Yaşı 15 civarında genç bir oğlandı. Daha önce bu oğlanla hiç konuşmamışlardı. Call ürkerek sordu. "Kimsin sen? Seni tanıyor muyum?"

"Yoo yoo, ilk kez konuşuyoruz." dedi oğlan. Güldü. İki elini birbirine mesafeli bir yukarı bir aşağı sallarken Call'a sakinleşmesi için bir takım mimikler gösterdi. "Bak, biliyorum merak ediyorsun ama lütfen sorma!"

"Ne-Neyi?"

"Önemi yok. Beni takip et yeter."

Call yatağın kenarına kaydı ve ayaklarını yere bastı. Fakat inatla "Nereye?" diye sorup duruyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 27, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UZAYLI #Perspektif2016kazananı (TADİLATTA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin