MATEM 🍂 1

100 8 1
                                    

Bölüm şarkısı: Boy Epic - Wicked

1.Bölüm: "Umut kırıntıları"

*Milena: Zarif, sevgi, sevgili, sevilen kız.*

Mavinin en koyu tonuna sahip gökyüzü ayın ve yıldızların çıkmasıyla yerini siyaha bırakmıştı. Yıldızlar, öyle parlak, öyle muhteşem gözüküyordu ki tek tek sayılabilecek gibi birbirinden ayrıydı. Fakat; saymaya kalksak sürekli başa saracağımız kaçınılmazdı.

Yıldızların aydınlattığı karanlık gökyüzünden tek tük düşen su damlaları, biraz sonra yağmurun yağacağının habercisiydi. Tek tek düşen küçük su damlaları ıslattığı toprağı şimdiden kokutmaya başlamıştı. O muhteşem eşsiz toprak kokusunu duymak, sessizliğin yanında insana ayrı bir huzur veriyordu.

Karanlık ve ıssız sokağı, ilerideki güçsüz sokak lambasının dışında, yıldızlar ve ay aydınlatıyordu. Yıldızların sık ve parlak oluşu, bir gece lambasından farksız ışık saçıyordu. Tıpkı bir güneş gibi parlaktı. Güneşten tek farkı, uzun süre bakmak imkanlı ve güneşin aksine, gözleri yakmak yerine huzur veriyor olmasıydı. Sanırım gece çıkan yıldızların yerini hiçbir şey tutamazdı.

Huzurun bekçiliğini yapan tek tük yağmur sesinden ve hafif hafif esen rüzgarın sesinden başka bir ses duyulmuyordu. Sokağın bu tenhalığını gecenin geç saati olmasına bağlamamız oldukça mantıklıydı.

Çok geçmeden çiseleyen yağmurun altında kulakları dolduran ayak sesleri duyulmaya başladı. Ağır ağır yürüyen ayaklar birden bire durdu. Kafasını gökyüzüne kaldırıp gözlerini kapattı genç adam. Tıpkı bizim biraz önce yaptığımız gibi; sokağın tenhalığını dinliyor, yağmur kokusunu bir nefes gibi içine çekiyordu. Yağmur kokusu, sessizlik, yıldızlar... Her insana huzur verir miydi?

Gözleri hala kapalı kafasını gökyüzüne kaldırmış, anne kokusundan mahrum kalmış ve sonunda kavuşmuş gibi derin derin nefes alıyordu. Ciğerlerini toprak kokusuyla dolduruyordu. Yüzü gökyüzüne dönük olduğu için birkaç su damlası yüzüne düşmüştü. Bundan rahatsız olmamıştı genç adam. Gözünün tam altına düşen su damlası kayarak kulağına doğru ilerledi. Oradan da boynuna doğru uzun bir yol çizdi.

Genç adamın aldığı derin nefeslerini arasına öyle bir çaresiz, umutsuz ses girdi ki, genç adamın bütün vücudu kaskatı kesildi. Belki bu ses tonuyla hırslı, dalgalı denize doğru bağırsan dalgalar bile dalgalandığı yönünü değiştirirdi. Ya da hızlı, sert esen rüzgara doğru bağırsan estiği yönü değiştirirdi. O kadar mı çaresiz olurdu bir ses?

Duyduğu ses... Bütün umudunu kaybetmiş gibiydi. Belkide öyleydi. Yere dökülen umutlarını toplayıp kesik kesik kalan nefesinden oluşturmuştu bu " imdat" sesini. Umutsuz kalmak zordu. Belkide en iyi genç adam bilirdi umutsuz kalmayı. Genç adam duyduğu sesin biraz daha derinliklerine indi. Evet, yanlış değildi. Çaresizlik ve umutsuzluk vardı bu seste. Bir de... Korku. Bu ses tonunun aralarına korku serpiştirilmişti. Hayır. Serpiştirilmemişti. Bu sesi zaten korku oluşturmuştu. İnsan en çok çaresiz kaldığı zaman mı korkardı? Yoksa, korktuğu zaman mı çaresiz kalırdı?

Genç adam kafasını doğrulttu ve etrafına göz gezdirdi. Sokak boştu, sessizdi. Bir daha aynı sesi duymadı. Duymak istedi, bekledi. Ses gelmemişti. Belki de sadece yalnızlık ona böyle bir ses duyurmuştu. Genç adamın zihninin duvarlarında yankılanan ses, sadece bir oyundan mı ibaretti?

Bu çaresizliği en içinde hissetmişti genç adam. Gerçek olduğunu biliyordu. Ya da kendini bir şekilde gerçek olduğuna inandırmıştı. Yıllar önce kendi ağzından çıkan çaresiz, umutsuz, soluk, kimsesiz seslerine yardım eden bir el olmamıştı. Eğer şu anda duyduğu ses gerçek ise, o, çaresizliğe yeni bir umut olmaya çoktan hazırdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 27, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MATEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin