Kader çizgisinden uzaklaştığımız anlar olur ve o çizgi bir anda yok olur. korkunç karanlık, sessizlik, endişe , öfke ve hatırlayamama kaygısı gelir insana. Kendi kader çizgimin bir dönemecini es geçtiğimi ve yaşamam gerekenlerinin çoğunu yaşamak yerine, başkasının hayatını yaşadığımı düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. izlediğim filmlerin bir parçası olmak, karanlık duygulara teslim ama her şeye rağmen gülebilen, öf ile oh , pöf ile peh arasında, iki ucu zorlamak olsa gerek benim yaşamım. fakat hayat inadına güzel yaşamak için. hiç bir zaman ne kendimden ne de hayatımdan vazgeçtim. çoğu zaman dünyanın 7. harikasıyım dedim. ama fark ettim ki içim beni hiç sevmiyor. bir psikolog zamanında "kızgınlığını, öfkeni, şiddetini vb. duygularını ; olaylarda sessiz kaldığın için, tepki olarak bedenin sana bunları yaşatıyor"demişti. içim öfkeleniyor.içim titriyor. içim ben değil sanki. içim beni sevmiyor hissediyorum. çoğu zaman ben gibi davranmıyor da.
istanbul da tüm bu şikayetlerim zirve yaptığı bir anda içimin bana nanik yaptığını hissettim sanki. ikili çatışma gibiydi. bir kaç doktor gezdim ve sonunda iç huzuruma tam olarak kavuşmuş olmasam da, ama bana ne olduğunu anlamış bulunmaktayım. çok çabaladım aslında. bu belirtiler üniversite zamanımda başladı. şimdi bakıyorumda 2009 da ilk şikayetlerim arttı doktor maceralarım başladı. yıl 2017 ve bitişten yeni başlangıç yapmak için geç kalmamış olma ümidiyle inadına seviyorum kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Ben
Krótkie Opowiadaniaİç çatışmalar, hayaller ve pişmalıklar... Hayatta gri de lazımdır. Ama ya siyahım ya beyaz. Bir gün gri lazım oldu, kaybettiklerimi gökkuşağında aradım ama grim yoktu..