Light
Her zamanki bir gündü Light'a göre. Son ders. Dersini dinliyordu tabi ki. Başını pencereye çevirdi. Siyah bir defter o anda okulun bahçesine düştü. Bu da neydi? Biri mi düşürmüştü? Kim düşürecekti ki gökten? Saçma.
Ders bitmişti. Light bahçeye çıktı. Defterle kimse ilgilenmiyordu. Eline aldı. Death Note. Ölüm defteri. Komik yani. İsmi yazılan kişi ölür. Bu neydi ya? Ona yapılan bir şaka mı? Ölürmüş. Saçmalık. Fakat Light ne kadar böyle düşünse de defteri çantasına attı. Bir denemeliydi.Raven
"Selam Pon-pon!" diye beyaz pegasusa seslendi Tina. Evet, pegasusun adını Pon-pon koymuştu. Lütfen yargılamayın. Max ise güzel, mor bir pegasus çıkardı. Max kendi çapında pegasusla tanışırken Raven, kendi çok sevdiği pegasusu Moon'a koştu.
"Nasılsın kızım? Umarım iyisindir. Koca burnunu öptü. Moon kişnedi.
"Wohoooooo!!!!" Tina pegasuslara binmekten çok hoşlanıyordu sanırsa. Max ise, nasıl demeli, deniyordu işte. Dengesini kaybedince küçük bir büyü ile tekrar dengeyi sağlıyordu. Raven ise inanılmaz derecede özgür hissediyordu. Bu yüzden Moon'u seviyordu. Moon, kendisini özgür hissetmesini sağlıyordu.
Bazen Tina'ya çok imreniyordu. Onun annesi Afrodit, anlattığına göre Tina'yı geldiği günün ilk 3 dakikasında kutsamıştı. Ve Tina'ya değer veriyordu. Tina bir tanrıçanın büyük saygısını ve sevgisini kazanmıştı. Her anında annesi yanında oluyordu (beden olarak değil tabi ki.). Fakat Raven'ın babası Hades... Hades'in onu sahiplenmesi aylar almıştı. Babası asla kutsanmasıyla ilgili dualarına cevap vermemişti. Raven babasının saygısını kazanamamıştı. Babası ona değer vermiyordu. Mırıldandı: "Senin için değersiz, küçük bir insancık çocuğundan başka bir şey olamam değil mi, baba?"
Bulutların üstünden uçan Raven'ın gri saçları uçuşuyordu. Raven, hava tenini okşarken gözlerini kapattı. Fakat gözlerini kapatması o anki durum için bu pek de iyi bir fikir sayılmazdı. Sonu gözükmeyen karanlığa düştü.
•~•Bir taht odasında uyandı. Etrafı çok görkemliydi. Parıltılar, işlemeler ve insana ölüm havası veren o duvarlar. Ortada çok büyük bir taht vardı. Taht bir gölge oturuyordu. Raven sersemlemiş bir şekilde ayağa kalktı. Burası da neyin nesiydi böyle?
"Raven." Gölge konuştu. Ve gölge gölge olmaktan çıktı. İnsan boyutunda bir adama dönüştü. Kıvırcık saçlı, siyah deri ceketli, ölümü hatırlatan bakışlı.
"Hades."
"Doğru."
Raven'ın babasını böyle çatkapı görmesinden dolayı çok şaşırmıştı. Sonuçta hayatında babasını hiç görmemişti ve Hades'in de kendisine bunu sağlamak için pek uğraştığı söylenemezdi.
Anlamıştı. Burası Hades'in sarayıydı. Hades'in taht odasıydı. Hades'in tahtıydı.
"Sanırım benden memnun değilsin." dedi Hades. Hadi canım!
"..."
"Kızım, çağrına cevap verdim." Ve Raven patladı.
"Ya çok verdin! Sana dualar ettim baba! HER GECE! SEN NE YAPTIN? HİÇBİRŞEY!!!"
"Rav-"
"ÇAĞRIMA CEVAP VERMEKMİŞ! BEN SANA ÇAĞRI FALAN YAPMADIM! O İŞLERİ ÇOKTAN BIRAKTIM BEN!"
"Raven!"
"BEN VE ANNEM HİÇ UMRUNDA DEĞİLDİ DEĞİL Mİ?!" Hades'in suratı değişip öfkeli bir hal aldı. Biraz korkutucuydu ama Raven korkmadı. Yine de ürperdi. Raven geriye doğru uçup bir şeyin kucağına düştü. Kafasını kaldırdığında bu şeyin çok korkunç cin gibi bir şey olduğunu gördü. Çığlık atmadan mavi gözleriyle onu süzdü.
"Ve sen-?"
"Ben Ryuk. Shinigami. (Ölüm meleği)."
"Ryuk-" diye başladı Hades.
"Hayır lordum. Kız hiç de haksız sayılmaz. Kesinlikle öyle davrandınız."
"Bana akıl verme Ryuk." Ryuk kıkırdadı.
"Özür dilerim kızım. İşler...-yoğundu." Raven Hades'e gözlerini dikti.
"Söylediklerini duydum."
"Söylediklerimi?"
"Düşündüklerini."
"Evet?"
"Sana kendini kanıtlaman için bir fırsat veriyorum. Al bunu." Raven'a bir defter uzattı. Bu defter siyah kaplamalıydı. Ve üzerinde Death Note yazıyordu.
"Buna yazılan kişi ölür." Raven'ın buna inanmamak için bir nedeni yoktu. Sonuçta Hades'in taht odasındaydı.
"Bu Nu." Arkadan vücudunun her yerinde gözleri olan vıcık bir şey geldi. Gerçi Raven mı yargılıyordu?
"Selam Raven. Bundan sonra seni ben kollayacak gözetecek, kuralları anlatacağım. Ama bu defterle imtihanına karışamam tabi ki."
Raven da Nu'ya başıyla selam verdi. Konuşmaya Hades devam etti:
"Bu defteri kullanıp kullanmamak sana kalmış. Nu sana tüm kuralları anlatacak. Her şeyi anlayacaksın." Raven öylece kalıvermişti. Hades... Shinigami Kralı....
"Şimdilik hoşçakal Raven. Tekrar görüşeceğiz." Ve Raven başka bir yere düştü. Bu sefer etraf karanlıktı. Tüyler ürpertici bir şekilde soğuk... Shinigami Dünyası...
Ryuk arkası dönük bir şekilde tam önünde duruyordu. "Canım sıkılıyor."
Raven cevap vermedi. Sonra elindeki defteri ve önündeki portalı.
"Kendi başına iş açacaksın." dedi.
"Hayır, Rav-i sadece eğleneceğim."
"Bundan emin misin?" Ryuk ona baktı ve kıkırdadı. "Umarım tekrar görüşürüz Raven Black. Tekrar görüşeceğiz. Ve Ryuk defteri aşağı bıraktı.
•••••<>•••••
Raven nefes nefese gözlerini açtı. Bu rüyalar başına bela olmaya başlamıştı be! Düşüyordu. Daha doğrusu düşecekti. Moon'un sırtına güçlükle tutunuyordu. Bırakamazdı. Moon ona yardım etmeye çalışıyordu fakat elinden ne gerebilirdi? Eli bile yoktu ki?! Raven daha fazla tutamayacağını anladı. Eli kayarken güçlükle bağırdı:
"TİNAAAAAAAAAAAAAAA! MAAAAAAAX!" Ve tanımlayamadığı bir hızla aşağı düşmeye başladı. Şanslıydı ki Max yakındaydı. Raven'ın dehşet çığlıklarını duydu. Max yukarıdan gelip elini Raven'a uzattı. Raven güçlükle eli tuttu. Max hızlıca Raven'ı kendi pegasusuna çekti. Raven nefes nefeseydi. Max Tina'ya tüm gücüyle seslendi. Ve Raven'ı karaya indirdi. Tina da hızlıca gelip Raven'ın elini tuttu.
"Ne-neler oldu?!"
"Japonya'ya gidiyoruz. Hemen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Death Note || Hades'in Kızı #Wattsy2017
FantasíaEğer bir Hades Melezi Death Note'a sahip olursa ne olur? . . Raven bir Hades Melezi'dir. Etrafına karşı soğuktur. Gerçekten sıcak olduğu tek kişi en yakın arkadaşı, Afrodit melezi olan Valentina'dır. ⚫️ Raven'ın en büyük arzusu annesinin intikamın...