•4•

301 19 2
                                    

Raven hızla Afrodit klübesine gidiyordu.
"Ravi! Ravi!"
"Raven! Ne demek Japonya'ya gidiyoruz?!"
"Raven bekle!"
"Raven noldu!?"
"RAVEN KONUŞ BİZİMLE!"
"RAVEN!"
Raven hiçbirine cevap verecek durumda değildi. Kulübeye gidip düşünmesi gerekiyordu. Tam bu sırada Tina önüne geçti ve duvar yaptı.
"Anlatmadan geçemezsin!"
"Tina çekil!"
"Rav-"
"Başım ağrıyor! Zamana ihtiyacım var!" Arkadaşının suratına bağırdıktan sonra koşarak hamakların olduğu tarafa gitti. Arkadaşlarının onu takip etmediğini fark edince memnun oldu.
Hamağa uzanınca daha da fark etti. Başı deli gibi zonkluyordu. Biraz kestirmeye karar verdi.
Kalktığında hava neredeyse kararmaya başlamıştı. Aekadaşlarını yemek yerken gördü. Sonunda hamağından kalktı. Arkadaşlarına çaktırmadan yemek yerinden bir jambonlu sandviç alıp uzaklaştı. Bir yürüyüşe çıkıp düşünecekti.
Önce her şeyi sindirip idrak etti. Japonya'ya gidiyoruz demişti fakat bu laf o an aklına gelen bir şeydi. Japonya'da ne yapacaklardı ki? Death Note ile ne yapacaktı ki? Aslında biliyordu ne yapacağını. Baştan beri içinden bu geçmişti. Annesinin intikamını alacaktı. Evet, amacı bu olacaktı. Annesini öldüren adamı bulacaktı. Önce onun kendisine yaptığı gibi ailesini dağıtacaktı, daha sonra da yeterince acı çektirdikten sonra kendisini. Artık gece daha rahat uyuyabilecekti. Çünkü o adamın rahat uyumadığını bilecekti. Yerli yersiz gülümsedi. Fakat sempatik bir gülümseyiş değildi bu. Yakından uzaktan alakası yoktu bunun. Şeytani bir gülümseyişti. Affetme yok.
Gece saat 9 gibi Afrodit kulübesine geldi. Tina oradaydı. Yatağında kitap okuyordu. Raven'ı görünce yerinden fırladı.
"Raven!-"
"Tina."
"Raven ben–"
"Özür dilerim."
"Özür–, bir dakika, ne?"
"Özür dilerim."
"Neden ki?"
"Sana bağırdığım için."
Tina gülümsedi.
"Ya sen kafaya taktın mı onu? Ciddi olmadığını biliyorum canım! Takma kafaya."
Raven Tina'yı kucakladı. Tina da onu biraz kucakladıktan sonra kendisini geriye çekti.
"Yeter bu kadar sevgi gösterisi! Anlat bakalım."
"Max de gelsin. 2 defa nefesimi harcamak istemiyorum."
"Bencil." Tina gülümseyip ayağa kalktı. "Çağırmaya gidiyorum."
Raven alaycı bir şekilde gülümsedi:
"Hazır gitmişken onlarda kalsana."
"Bu da ne demek?"
"Hadi ama çok belli ediyorsunuz!"
"Belki." Tina odadan çıkıp Raven'ı kendisiyle baş başa bıraktı. O anda Raven'ın alaycı ve şakacı tavrı silinip yerine durgunluğu geri geldi.
Bir süre sonra Tina geri geldiğinde yanında Max de vardı.
"Dökül bakalım şimdi." dedi Tina.
   Raven onlara her şeyi anlattı.
"Ne yani Hades'e bağırdın mı?!" dedi Max.
   Bitirdiğinde ikisi de yavaş yavaş kafalarını sallıyorlardı.
"Denemeliyiz." dedi Max.
"Ne?!" Tina hızla Max'e döndü. "Şaka yapıyorsun değil mi?"
"Hayır. Gerçek olup olmadığını öğrenmeliyiz!"
"Hades vermiş işte!"
"Yine de teyit gerekmez mi...?"
"Ne yani birini mi öldüreceğiz?!"
Raven'ın gözleri o ikisini izlerken bir o tarafa bir bu tarafa kayıyordu.
"Hey."
Kimse ona bakmadı.
"Hey!"
Atışmaya devam ediyorlardı.
"HEY!"
İkisi de ona bakıp sustular.
"Ne yapacağımıza karar vermeden önce kuralları okumalıyız..." dedi.
"Tamam." dedi Max.
"Mantıklı." dedi Tina.
Raven okumaya başladı:

Death Note || Hades'in Kızı #Wattsy2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin