Cara: Seni özledim.
Tam iki hafta ne ben ona yazıyordum, ne de o bana yazma gereksiniminde bulunuyordu. Ta ki şu dakikaya kadar. Mesaj atmıştı. Hem de öyle klasik 'selam, merhaba, naber?' tarzı bir mesaj değildi. İlk başta telefonumun üst bildirim panelinde mesajı gördüğümde görüldü olmasın diye sadece okudum mesajını.
Öyle ki bu mesaj beni akşam yemeğinde ailemle oturduğum yemek masasında karşılamıştı. Telefonum sessizde değildi ve ben dahil annem ve babamda mesaj geldiğini anlamıştı.
Yemek masasında, özel konukların, misafirlerin veyahut akrabaların yanında telefonun sessize alınması ailemizdeki kuralların arasında on birinci sıradaydı. Diğer kuralları bilmekten ziyade bu kuralı ezberlemiştim çünkü bu kuralı her seferinde ihlâl ediyordum.
Ekrana baktığımda kızardığımı annem farkedip; "Kimmiş, tatlım?" sorusunu sorduğunda, "Arkadaşım komik bir caps atmış." diye bir yalan uydurdum. Annem de daha fazla üstelemedi. Tabağımdakileri hızla bitirip kalkmak için izin aldım ve odama ışık hızında çıktım.
Zaten bu telaşım annemi ve babamı hiç şüphelendirmezdi diye düşünüyordum.
Sadece düşünüyordum ama.
Dakikalarca ne yazacağımı düşündüm. Şu an ki hâllerim aşırı saçmaydı ama engel olamıyordum. Mesajını açıp görüldü olmasını sağladım. Çevrim içiydi. Yazıp sildim, yazıp sildim. Hâlâ cevap vermemiştim. Tam bir mesaj gönderecekken 'yazıyor...' yazısı gözüme çarptı.
Cara: Seni özledim, Selly.
Telefonumun ekranını kapatıp nefes egzersizleri yapmaya başladım. Al, ver, al, ver ve al, veremiyorum! Tanrım... Ekranı açıp hayatımda en son bile yazmayacağım şeyi yazıp titreyen elimin eseriyle yolladım.
Selena: Banane?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Awaken-ing!
Kurzgeschichten❝@caradelevingne seni takip etmeye başladı.❞ girlxgirl carlena lezC•bisexS