32nd|finale

1.1K 85 23
                                        

Sonunda buluşacaktık!

Onu karşımda görecektim ve kalbim buna dayanamayabilirdi. Ayağımda bana aldığı sandaletler vardı. Beğeneceğini düşünerek oldukça çiçekli böcekli bir elbise giymiştim, kısaydı ama güzeldi.

Bana buluşacağımız yer olarak attığı konum Back Bay ile Shawmut arasında kalan Back Bay İstasyonuydu. İstasyon ne kadar Back Bay adını alsada bana göre Shawmut'a daha yakındı.

Her neyse.

West End'de yaşadığım için yaklaşık bir buçuk saatte Back Bay'e vardıktan sonra istasyona doğru yol aldım. Kalbimin hızlanma sesini kulağımda duyuyordum. Bu garipti ama engel olamıyordum. Havanın güzel oluşu bile şu anın güzelliğini arttırıyordu.

Onu yeni beklemeye başlamıştım fakat dayanamayıp mesaj attım.

Selena: Neredesin? Ben geldim.

Cara: Geliyorum.

İçimde rahatlama sonrası heyecanım tekrar kendini gösterdi. Gelmeyecek diye çok korkuyordum. Neyse ki geliyordu. Aniden telefonumun melodisiyle dikkatimi telefonuma verdim. Arıyordu.

Selena: Cara?

Cara: Gelene kadar konuşalım mı?

Selena: Olur. Şu an neredesin tam olarak?

Cara: Şoföre sormam gerekir, bir dakika.

Selena: Peki.

Cara: Beacon Hill'den çıkmak üzereyim.

Selena: Nasılsın?

Cara: Bilmiyorum, sen?

Selena: Heyecanlıyım.

Güldü.

Cara: Eğer şoförüm biraz daha hızlı giderse uçacağım.

Gülmeye devam ediyordu.

Selena: Kısa sürede gelebileceksen uçabilmende bir sakınca yok bence.

Cara: Yanına bir taraflarım kırık gelirsem beğenmemek yok ama?

Selena: Ne alaka?

Cara: Uçamayıp yere çakılırsam diye.

Selena: Ben seni her hâlinle severim.

Sustu. Ben de bir şey diyemedim zaten. Hem heyecandan hem de ne diyeceğimi bilememekten. Birkaç dakika arkadan gelen sesleri dinledim. Ara sıra nefes alış verişini duyar gibi oluyordum. Dayanamayıp konuştum.

Selena: Yakınlarda mısın?

Cara: Sabret.

Selena: Back Bay yakınlarında mısın?

Selena: Peki, etrafında ne var?

Cevap vermedi. İstasyon kalabalık değildi hatta benimle birlikte iki kişi daha vardı. Onlarda benden uzakta istasyonun doğu kısmındaydılar. Asansörün olduğu bölümdeydim. Sürekli soru soruyordum ama cevap vermemekte ısrarcıydı. Yaklaşık iki dakika sonra konuştu.

Cara: Arkanı dön, minik kuğu.

Ve hem telefonda hem de çok yakından duyduğum sesle olduğum yere adeta çivilendim. Titriyordum ve kalbim yüzünden nefesim sıkışıyordu. Yavaş adımlarla arkamı döndüm.

The Awaken-ing!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin