NEFES

38 0 0
                                    

Birilerinin bana yaşadığımı bildirmesi gerekiyordu.

"Bayılma nedeni neymiş?"

"Doktoru çağırın."

"Ahmet bey alnına baskı uygulayın."

"Siz diğerleri dışarı..."

Kocaman bir ışık ve bu sersem doktorun alnıma uyguladığı baskı gerçekten tedirgin ediciydi.Evet Afra'yı hastaneye getirmiştim.Ve en son hatırladığım şey hastaneni koridorunda yaşlı bir adamın önünde iki milim yürüdükten sonra yığılıp kalmaktı.Bu 1 ay içindeki 2. bayılmamdı.

Mert'e artık tahammül edemiyordum.Boğuluyordum.Denize hasret olan bir insanın ayağına bir miktar su değdiğinde kaçması gibi hissediyordum.Çökmüş ruh halim onu tedirgin ettiği için mi yoksa gerçekten benden bir süre uzak kalmak istediği için mi bilinmez ara vermeyi istemişti."Ayrılık yok,ara vericez."

Tıpkı "Bu zehirli iğneyi sana saplamayacağım ama boynunu kırarak öldüreceğim."demek gibi birşey.Aslında ona en ihtiyaç duyduğum zamanda ara vermenin ikimiz içinde iyi geleceğini söylemesi çok ironikti.Madem kötüydüm.Neden iyileştirmiyordu?

Ara bayağı kısaydı.1 hafta.İkimizin özlemesi için gereken bir hafta.

Beyaz bir önlük tüm stres ve sinirimin üzerine kolumu çekiştiriyordu."Üzerine bir çarşaf getirin."

"Hey.Buraya bak."

Gözlerimi aralayamıyordum.Bir süre sonra kaşımın hemen hizasında ki basıncı tekrardan hissettim.Ölü bir adamın hayatsal reaksiyonlarını bile yerine getirebilirdi bu şey.İnanılmaz acı verici.Sanırım bilinç kontrolü yapıyordu.Bilincim açıktı.Sersem değildim.

"Kes şunu!"

diye bağırdım."Yapma!"

Ağlamak ve doktorun o koca kel kafasını kırmak arasında gidip gelsem de en mantıklı olan şeyin bir an önce uyumak olduğuna kanaat getirdim.Bir kaç hemşirenin beni sedyeyle taşıdığını anımsadım.Yatağa taşırken hepsi iyi bir iş yapmış gibi yavaşça çıkıyorlardı.

"Neden bayıldın?"

Ve günün en geri zekalı sorusu ; 5 yıl tıp okumuş,belki doktora yapmış,ömrünü insanlığın hayatını kurtarmak adına tercih ettiği mesleğe yatırmış bu şişman doktordan geliyordu.

Neden bayıldığımı bilsem ,ayakta şu beyaz önlüğü taşıyanın sen değil ben olması gerekirdi dememek için hafifçe başımı çevirdim.

"Gözlerim karardı."

Daha tam olarak kendime gelemediğim noktasında hem fikirdik.Zorluyordu."Bütün gün pek bir şey yememiştim,evde sürekli zırlayıp durdum ve içtim."

Aklıma sus emri vermekten yorulmuştum.Konuşmuyordum çünkü,ilk kez ağzımdan çıkıcak her şey aşırı mantıklı olacaktı."Sana serum takalım,hemşire hanım damar yolu açın."

Damar yolu.Sık duyduğum bir kelimeydi.Mert ile sağlık hakkında konuşmalarımız aklıma gelmişti.Şuan onu arasam koşardı biliyordum.Ama Afra son aramalardan bulduğu,benden hoşlanan bir vatandaşı hastaneye çağırmıştı.Mert'i çağırmazdı.Ondan bu kadar nefret etmesinin sebebi belkide şuan da beni bu yatağa düşürenin aslında Mert'ten başkası olmayışı olabilirdi.Doğru olan tek nokta ondan ayrı kaldığım her gün inanılmaz acı veriyordu.Şarışın bir hemşire kolumda damar yolu için damar ararken gözlerim kapalıydı.Şu lanet olası serumu yedikten sonra eve gidip bir süre ölüm uykusuna yatacaktım.Başımda kalpsel şeylerle ilgili olan bir takım aletleri gördükten sonra aslında ölüm denilen şeyin gerçekten sanıldığı kadar kolay olmadığını anlamıştım.Afra babamı aramıştı.Endişe yapmalarına gerek olmadığını söyleyip duruyordu.Ben ise yarın intihar etsem bu aptal hastaneye getirmemeleri için bir vasiyetname yazmayı düşünüyordum.

Serum takıldığı sırada içeri Alp girdi.Gözlerimi hafifçe araladım.Elimi tuttu hemen.Bir an gücüm olmadığını hissettim."İyi misin?"

"İyiyim."dedim nefes alarak.

"Çok endişelendim."

Gözleri büyümüştü.Neden bu kadar endişelenmişti?Buna bir sebeb yoktu.Şuan da Mert'in odaya ani bir şekilde girmesini isterdim.Genelde totemlerim tutardı.Bilincim yarı saydam olduğu için (=)) şuanlık tutmuyordu sanırım.

Yada bugün kader daha fazla aksiyon kaldıramayacağı için kendini idare ediyordu.

"Endişelenmene gerek yok."diyerek başımı çevirdim.Üstümdeki çarşafı yukarı doğru örttü.Kalkmak ve eve gitmek istiyordum.Afra kapıdan gelip Alp'in yanına durdu."Biraz daha iyi mi?"

Alp anlamsız gözlerle Afra'ya baktı."Bilmiyorum.Ama çok solgun gözüküyor."

"Hiçbir şey yemiyor." kollarını bağlayarak annem gibi beni yargılamaya başlamıştı biricik Afra'm.

"Gitmek istiyorum." diyerek birden hareketlendim.İkisi de ayağa kalktı.Yan perdedeki yaşlı nine ve oğlu da yanımıza geldi."Kızım solgunsun serum bitsin aradaşların götürürler." teyze bayağı candan bir şekilde beni yatırmaya çalışıyordu."İstemiyorum."dedim."Bari oturayım."

Yavaşça doğruldum.Alp tedirgin bir halde kafamda dikiliyordu.Gözlerimi devirdim.

"Sakın tek kelime etmeyin."

Afra Alp'i çekip özel hastane olduğu için masraf konusu hakkında konuşmak için çağırdı.

"Tamam sakin ol.Bak biz iki dakika dışarıda sigara içicez.Burada kal olur mu?"

Nefes aldım.Yada nefes diyerek adlandırdığım bir takım hava maddesi neyse.

"Buradayım...Gidin."

Yaşlı teyze ve oğlu yan perdede ki odaya geçerken bana gülümseyerek "Geçmiş olsun."dediler.

Geçmiş mi olsun sahiden?

Geçmesi için şu masada ki tentürdiyotu kafama dikmem lazım.

O bile az.


Senin Adın AcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin