Ne kadar bir inat uğruna isteyerek onlarla gezsem de şimdiden pişman olmuştum. Saçma muhabbetler kurup durdular. Bir kızın saçından girip bir oğlanın çorap renginden çıktılar. İnsanları eleştirmekten nasıl zevk alıyorlar anlamıyorum.Arada Berk'in fikrimi sorup beni de muhabbete katma çabaları sorularını cevapsız bırakamamla sonuçsuz kaldı. Birsüre sonra beni tamamen bırakıp konuşmalarına devam ettiler. Beni yanlarında istemediklerini ve kibarlıktan dolayı ilgililerimiş gibi davrandıklarının farkındayım ancak dışlanmak önemsediğim bir şey değil. Buna alışığım ki zaten kendim istemiştim onlarla takılmayı fakat daha fazla muhabbetlerini dinleyemeyeceğimi fark edince yanlarından ayrıldım. Farketmemişlerdi bile ya da önemsememişler emin değilim. Kampüsün çıkışına doğru yürürken önüme bir köpek çıkmasıyla duraksadım. Köpeklerden nefret etmezdim hatta sevgi duygusunu bilsem severim bile diyebilirdim. Eğilip kafasını okşamaya başladım. Dilini dışarı çıkarıp kuyruğunu sallayarak bu hareketimin hoşuna gittiğini kendi çapında belirtmişti. Daha sonra koşarak yanıma biri geldi. Nefes nefese "Lego oğlum neden kaçıyorsun" diyerek elindeki tasmaya köpeğe takmaya başladı.
"Teşekkür ederim onu tuttuğun için , bu arada ben Arda" elini uzatan çocuğa tip tip bakmaya başladım. 1.85 boylarında kumral biriydi. Yüzünde büyük bir gülümsemeye elini sıkmam gerektiğini belirtircesine salladı. Mecuburiyetten elini sıkıp "Çisem" dedim.
"Memnun oldum sende mi kayıt yaptırmaya geldin? ""Evet"
"Hangi bölüm"
"Mimarlık"
"Bende o bölümdeyim"
Kafa sallamakla yetindim. "Gitmem gerek" diyerek hızlıca oradan uzaklaşmaya başladım. Arkamdan "görüşürüz" diye bağırmasını duymazlıktan geldim. Garibime gitmişti bu durum. Tanımadığım bir insanın bana sıcakkanlı davranması, gülümsemesi... Göz teması kurmamaya özen göstermiştim. Belki de bu yüzden böyle hissettim. Düşünmeyi keserek yürümeye devam ettim. Kampüsten çıkınca etraftaki evlerden kendime göre birini bulmak için gezmeye başladım. Bir türlü isteğime uygun bir ev bulamamıştım. Beğendiğim bazı evler olmuştu fakat öğrenciye ev verilmez mantığıyla geri çevrilmişti. Baktığım diğer evler ise ya çok büyük ya da çok pahalıydı. Tam pes ettiğim sırada birinin "bakar mısınız" sesiyle o tarafa döndüm. Seslenen adam yanıma gelerek "galiba ev bakıyorsunuz " dedi..
"Evet""Size yardımcı olabilirim"
"Sağolun ama gerek yok'
"Anladığım kadarıyla ev bakıyorsunuz ileride bir apartman var sadece öğrencilerin kaldığı biryer sahibi tanıdığım biri isterseniz iletişime geçebilirim."
"Aslında çok iyi olur" dememle telefonunu çıkarıp birini aramaya başladı. Kısa bir görüşmenin ardından "Birazdan gelecekmiş ben sizi eve doğru götürüyüm" dedi. Ve ilerlemeye başladı. Bende arkasından onu takip ettim. 10 katlı bir apartmanın önünde durup "benim biraz işim var gitmem lazım arkadaşım birazdan gelir 6. Kat 22 numaralı dairenin önünde bekleyebilirsiniz"
"teşekkür ederim"
Kafa sallayarak yanımdan uzaklaşmaya başladı. Apartmana girip asansörle 6. kata çıkıp 22 numaralı dairenin önünde beklemeye başladım. 3-4 dakika sonra 23-24 yaşlarında bir genç yanıma gelip "eve mi bakmıştınız" dedi. Göz ucuyla adamı inceleyip "Ali bey siz misiniz" diye sordum.
"Hayır ben oğluyum""Babanızın bir arkadaşı vasıtasıyla bu eve bakmaya gelmiştim babanızı aramıştı ama"
"Haberim yok ama o gelesiye kadr evi gezdirebilirim"
"Olur" dememle kapının önündeki paspasın altından anahtar çıkarıp kapıyı açtı. Paspasın altımı çok yaratıcı cidden. İçeriye girdiğimizde önden yürüyerek evi tanıtmaya başladı. Ev tam istediğim gibiydi. Eğer fıyatı da uygun olursa burayı tutmayı kafama not etmiştim.
"Adın ne sorusuyla" irkilerek adama döndüm.
"Çisem"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret
Teen FictionHiç herkesin sizden nefret ettiğini düşündüğünüz oldu mu? Ya da bu düşünceden dolayı siz de herkesten nefret ettiniz mi? Çisem bu sorulara evet cevabı veren biri. Peki evet demesinin sebebi ne? Birgün bu soruya hayır cevabını verebilecek mi? Ya da...