{&} 3

33 10 10
                                    

Sabahın erken saatlerinde evdeki telaşlı seslerle gözümü açtım. Sabah sabah ne oluyor ya. Esneyerek yataktan kalkıp odadan çıktım. Önce tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra salona gittim. Annemle ablam birşeyleri koliliyor babam da kolileri bantlıyordu. Yanlarına gidip "neler oluyor ?" diye sordum. Ablam "taşınıyorsun ya sen uğraşma diye gerekli malzemeleri hazırlıyoruz" dedi.
"Bu saatte"

"Evet kızım erkenden halledelim dedik"

"Ya da erkenden gitmemi istediğiniz için olabilir mi anne ? "

"Ne alakası var kızım ? "
o sırada babam lafa girdi. "Bizi lafa tutma sende git giysilerini toparla" yüzüne anlamsızca bakıp salondan çıktım. Odama gitmek yerine mutfağa gittim. Masanın üstündeki artıklardan kahvaltılarını da yaptıklarını anladım. Ben de güzelece karnımı doyurup odama gittim. Elime bir valiz alıp kıyafetlerimi koymaya başladım. Ne kadar bu evden delicesine gitmek istesemde odamı seviyordum. Yatağımı,dolabımı , amaçsızca izlediğim tavanımı. Belki bu durum size garip gelebilir. Alt tarafı başka eve çıkıyorsun istediğin zaman geri gelebilirsin diyebilirsiniz. Ama bu evden çıktıktan sonra bir daha geri dönmeyeceğimi ve onların da beni çağırmayacaklarına eminim.  Eşyalarımı topladıktan sonra valizimi elime alıp annemgilin yanına gittim.
"Ben hazırım"
Ablam "hele şükür" , annem "biz de hazırız" ve babamın da "hadi çıkalım" demesiyle evden çıktık.
Kısa bir yolculuğun ardından eve gelmiştik. Ev eşyalıydı bu yüzden çok bir iş yoktu. Evi tuttuğum gün Ali amca (ev sahibi) evi de temizletmişti. Bu yüzden sadece eşyalarımı yerleştirecektim. Hep beraber yukarı çıkıp eşyaları yerleştirmeye başladık. Ben giysilerimi yerleştirirken annem ve ablam mutfak eşyalarını yerleştirmeye başladı. Babamda elektrik su işlerini halletti. Yaklaşık 3 saat sonra yorgunluktan bitmiş bir şekilde salonda oturuyorduk. Biraz dinlendikten sonra annemgil gittiler ve evde tek başıma kaldım. Yalnızlık güzeldi aslında kendinle başbaşa sessiz sakin ve en önemlisi huzurlu. Sessizliğin tadını çıkarırken zilin çalmasıyla irkildim. Kim gelmişti ki. Usulca kapıya gidip delikten dışarıya baktım. Arkası dönük bir adam vardı. Kapıyı açtım. Açmamla adam arkasını döndü. Elinde pizza paketleriyle karşımda Arda duruyordu.
" Gelebilir miyim ?"

"Gelmemen daha mantıklı "

Söylediklerimi bir gram bile umursamayarak

"Büyük ihtimalle yerleşme telaşından yemek yapmaya fırsatın olmamıştır bu yüzden komşuluk görevimi yapıcam"   Dedi.  Ve beni kapının kenarından hafifçe iterek içeri girdi. Gözlerimi devirip kapıyı kapattım. Salona geçip rastgele biryere oturdu. Bense ayakta dik dik ona bakmaya başladım.
"Gelsene" diyerek kanepelerden birini işaret etti.

"Niye geldin ?"

"Kapıda söyledim ya komşuluk görevi için"

"Seni tanımıyorum ve bu şekilde evimde olman beni rahatsız ediyor."

"Ee ne güzel işte hem yemek yer hem de tanışırız"

"Tanışmak istemiyorum" dememe rağmen takmadığını belli ederek pizza kutusunu sallamaya başladı. Sinirle pes edip kanepelerden birine oturdum. Pizza kutusunun birini önüme itip kendisininkini yemeye başladı. İlk başta yememeyi düşünsem de aç olduğum için bende yemeğe başladım.
Sessizce yememizin ardından konuşmaya başladı.

"Evet şimdi karnımız doyduğuna göre tanışma işini aradan çıkarabiliriz. Ben Arda Özçelik. Mimarlık okuyorum daha doğrusu okumaya başlayacağım. Karşı dairede oturuyorum. Hobilerim öncelikli olarak yemek yemek ve diğer her şey. Fobilerin ise yemek yiyememek. Şimdi sıra sende"

"Kendimi tanıtmak istemiyorum."

"Mızıkçılık yapma seni tanımıyorum diyen sendin."

"Tamam. Çisem Demir. Mimarlık okuyacağım. Bu kadar."

Nefret Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin