#2.Bölüm

274 48 42
                                    

Kyungsoo'yu kurtarmaya giderken nerde olduklarını düşünmeye başladım.
Çünkü kendisi nerde olduklarını bile söylemeden telefonu yüzüme kapattı.
Ama belki herzaman gittiğimiz kafede olabilirler. Nerde olduğunu söylemeye gerek duymadığına göre oraya gitmişlerdir diye düşündüm ve yoldan bir taksi çevirip bindim.
Taksiciye adresi söyledikten sonra başımı cama yasladım.
Havanın daha da soğuması ve bulutların kararması yağmurun habercisiydi ve ben aceleden yanıma şemsiye bile almamıştım.

Taksicinin sesiyle irkildim.

"Söylediğiniz adrese geldik efendim"

"Ah üzgünüm"

Öyle dalmıştım ki taksinin durduğunu ve bana seslendiğini bile duymamıştım.Son kez kuvvetlice seslendiğinde geldiğimi anlamıştım.
Taksiciye parasını ödeyip indim.
Kafeden girmeden oturdukları masayı görmüştüm.
Kapıyı açtım ve içeri girdim.
Dışarının aksine burası sıcacıktı.
Hemen kyungsoonun olduğu masaya doğru yöneldim.

"Kyungsoo acilen benimle gelmen lazım"

"Niye Luhan ne oldu bir sorun yok değil mi"

Gerçekten oyunculukla iyiydi sanki hiç telefonda konuşmamışız ve hiçbiri planlı değilmiş gibi davranıyordu.

"Ya kalk hadi yolda anlatırım hiç vaktim yok.Üzgünüm Kai ama sevgilin bana lazım"

Ne olduğunu anlamayan gözlerle bana bakan Kai'yi aldırmadan Kyungsoo yu götürmeye çalışıyordum.

"A-ama Luhan biz Kyung-"

"Sonra görüşürüz~"

Kyungsoo nun kolundan çekiştirerek kapıdan çıktım.
Şansımıza bak ki yağmur başlamıştı.

"Tamam Luhan kolumu bırakabilirsin artık"

Elimdeki kolunu çekiştirerek söylemişti.
Tam ıslanacağız derken Kyungsoo da şemsiye olduğunu farkettim ve açıp üzerimize doğru tuttum. Çünkü kendisinin şemsiyeyi açmaya niyeti yok gibiydi.

"Eveet seni kai den kurtardığıma göre artık yemek yemeye gidebiliriz değil mi"

Mutluluktan parladığına emin olduğum gözlerle Kyungsoo ya bakmıştım.

"Aa şansa bak ki yanıma hiç para almamışım"

Az öncekinin aksine sinirden neredeyse dolan gözlerimle başımı çevirdim.

"Kyungsoo gerçekten çok oyunbozansın ya ben uykudan uyanıp aç aç seni kurtarmaya geleyim senin yaptığına bak"

Ah cidden bu çocuk beni sinirlendiriyordu.
Elimdeki şemsiyeyle onu beklemeden yürümeye başladım.Arkamdan gelen bir adet Kyungsoo yu gerçekten umursamıyordum.

"Ama hemen de bozuluyorsun.Sadece seni kızdırmayı seviyorum lulucuk
Söyle bakalım ne yemeye gidiyoruz"

Duyduklarımla gözlerim bi anda açıldı.Ne yani bana şaka mı yapmıştı.

"Rameenn evet evet ramen yemeye gidelimm"

Mutlulukla söylemiştim

" Peki tamam seni ramen yemeye götüreceğim"

"Nereye gideceğiz"

"Kararımdan vazgeçmemi istemiyorsan daha fazla soru sorma Luhan çünkü sonuçta seni yemek yemeye götürüyorum nereye gittiğimizin bi önemi yok öyle değil mi ?"

Haklıydı. Gerçektende nereye gittiğimizin bi önemi yok.
Nereye gittiğimizi bilmeden Kyungsoo yu takip etmeye başladım.

Çok geçmeden küçük ama çokta şirin bir ramenciye gelmiştik.
İçeride çok insan yoktu.
Masalardan birini gözüme kestirdim.
Şemsiyeyi kapatmakla uğraşan Kyungsoo ya gülüp masaya oturdum.

Garson gelip şiparişlerimizi aldı.
Havanın kararmasına az kalmıştı ve
gittikçe serinleşen hava içimi titretiyordu.

İçeride çok insanin olmaması siparişlerimizin de çabuk gelmesini sağladı.
Ben önümde duran muazzam güzellikteki tabağa resmen dalmıştım.
Öyle çok acıkmışım ki biraz daha yemek yemesen açlıktan ölebilirdim.
Yani tamam biraz abartmış olabilirim ama açıktım işte.
Benim aksime normal bir insan gibi yiyen Kyungsoo biraz yavaş ol boğulacaksın dercesine bana bakıyordu.
Bu halime gülmemek için kendini zor tuttuğundan emindim.
Tabakta kalan son parçayı da yiyip peçeteyle ağzımı sildim.
Karnım gerçektende patlamak üzereydi.
Ne çok şikayet ediyorum ben ya. Aç olsam açım diye tok olsam şimdi patlayacağım diye.
Kendimi küçük bir çocuk gibi hissetmiştim.

Kyungsoo da yemeğini bitirince hesabı ödeyip kafeden çıktık. Yağmur dinmişti.Dar sokakların aralarından geçip anayola çıktık.

"Soo bize gidiyoruz değil mi ?"

Kabul etmesi için en tatlı bakışlarımdan birini yollamıştım.

"Bugün olmaz lulu yorgunum"

"Peki sen bilirsin Kyungie"

Gerçekten doğru söylediğini bildiğim için ısrar etmemiştim.
Yoldan gelen taksiyi durdurduk ve bindik.Kyungsoo taksiciye kendi evinin adresini vermişti.
Evlerimizin arasında sadece iki sokak olduğu için Kyungsoo yu bırakıp kendi evime yürüyerek gitmeye karar vermiştim.

Taksiciye verdiğimiz adrese yani Kyungsoo nun evine geldiğimizde ikimizde indik.
Kyungsoo evine girerken bende ona el sallayıp evime doğru yürümeye başladım.Ceketimin kapşonunu düzeltip kafama geçirdim ve bir psikopat edasıyla yoluma devam ettim.Eve gidince ilk işim eminim ki uyumak olacaktı.
Eve gelince anahtarı bulmak adına cebimi yokladım fakat aceleden yanıma anahtarı bile almamıştım.Şuanda yanıma telefonu aldığıma sevinmeliyim diye düşünüp zile bastım.
Kapıyı babamın açtığına göre işten geldiğini düşündüm.

"Bu saate kadar neredesin Luhan"

"Kyungsoo yu kurtarmaya gittim baba sonrada yemek yiyip geldik.
Sorgun bittiyse odama gidebilir miyim artık"

Gözlerimi devirip babamın yanından geçip odama çıktım.
Evet biraz abartmış olabilirim ve bu yüzden biraz pişman olmuş da olabilirim ama sonuçta ben bir erkektim ve bu saatte nerde kaldın sorularından hoşlanmıyordum.
Kafamdaki düşüncelerden bir an önce sıyrılıp kendimi yumuşak yatağa bıraktım. Üstümü değiştirmeye bile üşendiğim için öylece uyumaya karar vermiştim.Yarın okul olduğu için alarmı kurup yatakta daha rahat bir pozisyona geçip çoktan kapanmak üzere olan gözlerimi kapattım.

BAMBİ SEVGİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin