-1-

11.7K 315 16
                                    

               Zeynep son kalan kolileri kapatmaya çalışırken Seniha Sultan yine yakınıyordu.

''Ah Zeynep ah.. Kocaman oldun hala bir işin ucundan doğru düzgün tutma. Hayır anlamıyorum evlenecek yaşa geldin, yakında kocaya gideceksin insan azıcık hızlı olur. Hep halana çektin sen.''

Zeynep alışmıştı güzel annesinin yakınmalarına. Hayır ne yaparsa yapsın yaranamıyordu annesine. Mutfağı toplamıştı işte, kolileri de kapatmıştı. Ama yok annem yine memnun olmasın.
Kızının okulu için taşınma kararı almışlardı.Şimdi de son kalan eşyaları toplayıp gideceklerdi yeni evlerine.

''Kız Zeynep nerede kaldı bu kamyon. Kim taşıyacak bu eşyaları ? '' 

''Anne babam geliyoruz dedi ya. Gelirler birazdan. Az sakin olur musun? '' 

Anneme ne kadar kızsam da bende heyecanlanmıştım. Sonuçta doğduğumdan beri burada yaşıyordum. Çocukluğum, can dostum Mehveş'im, Hafize Teyze ve dedikoducu mahalle hanımları. Hepsi artık aileden gibi olmuşlardı. Ne kadar gittiğime üzülüyorsam bir o kadar da seviniyordum.Haftaya üniversiteye başlıyorum sonuçta. Marmara Üniversitesi Moda Tasarım. Tek hayalimdi ve oldu. Bir de çok uzak olmasaydı Kocaeli'ye. Neyse uzun lafın kısası ben Zeynep Karasu bugün yeni hayatımın ilk adımlarını atıyorum.

    SELİM

  ''Ulan Faruk bir işi de doğru yapın be oğlum''

Bu çocuklar çıldırtacaktı beni. Alt tarafı Nazmi Amca'nın bahçe kapısını takacaklardı. Yine becerememişler. Ayşen teyzenin oğlu Yusuf gelip söylemese haber de vermeyecek salaklar korkularından. Biliyorlar tabi kızacağımı. 

''Lan Faruk hani bitiyordu oğlum işiniz. Ufacık bir işi bile beceremiyorsunuz.''

''Abi valla yapmaya çalıştık ya. Olmuyor bu kapı buraya. Bir yerinde bozukluk falan var herhalde''

''He Faruk he. Ver şu takım çantasını iş başa düştü yine.'' dedim ve aldım elime matkabı. Yarım saat sonra işim bittiğinde döndüm Faruk'a

''Hani bozuktu kapı oğlum. Yarım saatte bitti lan. İki saattir bununla uğraşıyorsunuz. Hadi dükkan çok boş kaldı. Git yeni oturma grubunun koltuklarını zımparala.''

''Tamam abi kaçtım ben.'' dedi ve gitti bizim çırak. Toydu daha toy. Bende Nazmi Amca'ya bir selam verip ayrıldım kapının önünden. Kaldırımda yürürken baktım Serpil abla yine dedikoduda

''Serpil abla bir yorul be yedi yirmidört dedikodu yapıyorsun.'' diye takıldım. Severdi beni. Alışık ondan başladı bana takılmaya.

''Ulan Selim bir uğraşmasan benle. Dedikoducu çıkardın adımı. Yeni komşular taşınıyormuş onu söylüyordum bizimkilere. Sen anca beni kötüle.''

''Olur mu abla ne haddime. Sen dedikodu yapar mısın hiç(!). Hoşgeldiler de ben fazla tutmayayım seni Ferda abla daha fazla dedikodu yapar kaçırırsın sonra.''

 Kendimi oradan kurtardıktan sonra babadan kalma emanetime-ekmek tekneme- doğru başladım yürümeye. Bu Faruk onu da yapamaz şimdi çok boş bırakmaya gelmiyor. 

Ne çok zaman olmuştu yeni birileri gelmeyeli mahalleye. Herkes tanırdı birbirini severdi. Yeni gelen komşular da alışırlardı kesin hemen. Demek ondandı annemin sabahki kek telaşı. Ulan kadın milletine akıl sır ermiyor. Ben daha fazla düşünüp kafayı yemeden yürüyeyim diye hızlandım. Dükkana varana kadar esnafıydı büyüğüydü kaç kişiyle konuşup kaç kişiye selam verdiğimi saymadım bile. Her şeye rağmen seviyordum buraları bir kez daha anladım.

     

      Merhaba arkadaşlar :) Yepyeni bir kurgu ile karşınızdayım. Beğeneceğinizi umut ediyorum. Yorumlarınızı merakla bekliyorum. Hadi eller oylamaya :) Yeni bölümde görüşürüz....

Mahalle KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin