-4-

5.4K 272 25
                                    

  Zeynep evrenin ona oynadığı bu kötü oyun için bir kez daha lanet etti kendine. Ne demek o adam evlerine gelen ustaydı. Hayır yani olmak zorunda mıydı ki?
İkisi de içeri geçtiklerinde annesi Zeynep' ten getirdiklerini mutfağa bırakmasını istedi.
"Buyur evladım göstereyim ben sana yapılacakları." diyerek Selimle içinde bulundukları o saçma andan ayırmıştı. İyi de yapmıştı vallahi. Yoksa kalpten gitmesine ramak kalmıştı bizim kızın.
Zeynep mutfaktaki işlerini hallederken annesi ve o öküzcükten hiç ses seda yoktu. Merak edip, içeri gideyim bir dedi.
"Öyle işte Selim bey oğlum bizim kız için geldik buralara. Hayırlısıyla okusunda. İyi de bir insanla evlendiği zaman benden mutlusu olmaz."
Annesi maşallah öküzcükle baya ilerletmişti sohbeti. Oğlum demeleri,yok beni evlendirince ondan mutlusu olmayacakmış falan. Hayır niye elalemin adamına anlatıyorsa zaten. Bu sırada duydukları ise cidden en büyük şoku oldu.
"Selim oğlum maşallah pek bir beceriklisin. Evli misin sen evladım ?"
Anne anne anne. Sanane adam evli mi değil mi. Yalnız sorunun cevabını bende merak etmiyor değildim hani.
"Yok teyzecim bekarım hala. Anama sorsanız hemen evlendirecek de. Ben bulamadım daha hayırlısını."
İşte şimdi içimden saydırma seanslarıma başlayabilirdim.
"Bulamazsın tabi hödük,mankafa şey. Kim evlenir be seninle. Allah evlenene de sabır versin."
Tam o böyle uzun uzadıya döşerken laflarını. Annesi onu fark etmişti.
"Kızım gelsene dikildin kaldın oraya yalı kazığı gibi. Hatta gelmeden koş çay getir Selim bey oğluma. Yoruldu o kadar bir soluklansın."
Ne yorulması acaba anne. Adam daha yeni başladı yani. Hem nereden oğlun oluyorsa artık. Hayır bunları dışından söylesem terlik şov yaşayacağız. Bu öküzcüğün yanında gerek yok. Neyse dedim zeynep koy şu çayı da içsin gitsin. Elimde çay geldim selim beyciğimizin(!) yanına. Elimden çayı alırken bir bakışı vardı ki .Dizlerin titredi. Sinir öfke ama çok başka birşey daha vardı. Ama neydi?

Selim'den
Şu kızlar hiç anasına çekmesin zaten arkadaş. Melek gibi kadın annesi. Bir de kızına bak. Yürüyen bela maşallah. Hayır teyzecim kim alır bunu diyecektim de kadının hayallerini yıkmak gelmedi içimden. Yani güzel kızdı allah için. Dili sivri olmasa katlanılırdı belki de. Sonra dedim oğlum kendine gel. Sanane kızdan iyiyse allah sahibine bağışlasın.
İçindeki "kim lan o lavuk? " diyen tarafı henüz duymuyordu selim. Siniri huysuzluğu geçmeden de duymayacaktı anlaşılan.
Evdeki işleri tam bitirdim kaçmaya yer arıyorum bir de çaya yakalandım diye düşündü. Kısa yoldan kaçışları ararken çoktan çayı gelmişti. Kız çayı verirken bir an kendini kız istemeye gelmiş gibi hissetmesi neydi peki. Saçmalığın daniskası. En kısa sürede dükkâna dönüp faruk'u fırçalarsam anca sinirimi atarım diye geçirdi içinden. O kendi düşüncelerine dalmışken annesinin zeynep'e sorduğu soruyu duydu.
"Kızım yarın kaçta okula gideceksin sen?"
Kızın cevabıysa daha da arttırdı var olan sinirini.
"Sabah ezanıyla kalkarım hazırlanır çıkarım anne. Niye birşey mi oldu?"
Kendini tutamadan atladı lafa.
"O saatte kız başına ne işin var senin dışarıda ? Çok tekin yer değildir İstanbul."
"Ben kendimi koruyabilecek kadar büyüdüm merak etmeyin siz."
Hayır ne merak edecektim acaba. Sadece benim de bir kız kardeşim var. O saatte onunda dışarıda olmaması gerekir. Ama kızda düşünce nerede ki yok. Annesi
"Kızım selim oğlum haklı baban bırakır seni."
"Anne olmaz babam kaç gün bırakacak. Zaten çalışıyor adam. Bırak da az fazladan uyusun."
Bu kız cidden sinirlerini zıplatıyordu arkadaş. Babası bıraksa ne olurdu acaba. Hayır ne katır inatlı bir kızdı anlamıyordu.
Sonra aniden aklına gelenlerle ise kendinden bile korktu vallahi.
"Şey teyzecim böyle çok karışıyor gibi oluyorum ama. Tanımıyorsunuz beni. Güvenmeseniz de haklısınız. Beni kime sorsanız anlatır ama size. Diyorum ki benim çırak her sabah o saatlerde dükkanı açar. Sizin evinde az ilerisinde oturuyor. Giderken durağa kadar götürsün hanım kardeşimi. Sizin içinizde de rahat olur."
Kızın yüzündeki o şaşkınlık ifadesi. Görülmeye değer, aşırı gülünesi bir şeydi. Şurdan bir çıkayım buna gülmeyen en adisinden şerefsiz diye geçirdi içinden. Teyze konuşmaya başlayınca koptu düşüncelerinden.
"Valla selim bey oğlum. İyi diyorsun da bilemedim şimdi. Hem elalem ne der ?"
"Siz onu merak etmeyin zaten gören eden olmaz. Benim çırak sizin kızdan iki üç yaş küçük zaten."
Bu söyledikleri ile kendisini onaylayan teyzeciğimize döndü. Zeynebin annesine şaşkın bakışlarını gördü ve sırıttı. Asıl macera şimdi başlıyordu. Her sabah faruk ile değil de kendisiyle yürüyecek olduğunu bilmemesi ise daha bir keyiflendirdi Selim'i.

Mahalle KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin