-6-

4.5K 188 37
                                    

      *zeynep_karatas_ 'a ithafen

Selim Zeynep'li rüyaların bilmem hangisinden küfrederek bu gece beşinci defa uyanıyor olmanın sinirindeydi.
"Lan ulan bilinç altına sıçayım Selim oğlum başka rüyamı yok lan niye aynı şeyi başa döndürüp döndürüp görüyorsun. Öpeceksen öp sen de kurtul bende be aslanım valla yıldım lan"
Sabah olmuş banyonun yolunu tutmuştu Selim. Zeynep'in çıkmasına az kaldığını gördü saate bakınca. Kısa sürede her sabahki gibi bir soğuk duş aldı. Almaz olaydı keşke. Üstünü giyinip Zeynep'i beklediği yere doğru yürüdü. Mahallede onu huzursuz eden bir gariplik vardı bu sabah. Camların tülleri niye oynuyor lan,diye geçirdi içinden. Her şeyin birbir yerine oturması çok uzun sürmedi tabi. Dün annesinin imaları, bugün mahallenin dedikoducularının perde arkasında soteye yatışları.
"Malzeme istiyorsunuz demek ha hay hay hanımlar" diye geçirdi içinden Selim.
Bir baktı Zeynep geliyor. Bakmaz olaydı. Lan o etek ne diye içinden söylendiğini zannediyordu ancak Zeynep'ten o tepkiyi alana dek.
"Sensin lan Selim efendi doğru konuş. Öküz. Sanane eteğimden "
Sen kalk oğlum Selim sabahın soğunda bekle kız seni terslesin iyi mi? Selim bu iç sesininden de bu baş belasınından da kurtuluş yollarını aramaya başlamıştı artık.
"Ne dedim kızım alt tarafı kısa dedim. Sence de biraz kısa olmamış mı? Hayır senin diktiklerin de böyle olacaksa ooooo biz kesin yandık. """"Hapşuuu""""
Selim soğuk duşun cezasını çekmeye başlıyordu yavaş yavaş. Sabahın köründe kalktığında kalkacağına pişman olmasın da ne olsundu. Sevmezdi ki Selim hasta olmayı. Hayır bu cadı için değer mi diye düşündü.  Beyni ayrı telden kalbi ayrı telden çaldı. Selim sayıp söverken kendine bir yandan da yürümeye başladılar. Zeynep'in eteği sabır sınırlarını zorlasa da gördükçe susmak efendiliğin şanındandır dedi sustu. "Sabah sabah dır dır çekmekten iyidir en azından. Ulann annem kaç yıllık evli kadın babama bu kadar dırdır etmemiştir. Bu kız adamın ömrünü yer ömrünü" diye düşündü Selim.Düşündü düşündü iyi etti de lan kim o lavuk diye iç sesiyle kavga etmeseydi iyiydi işte. O arada Zeynep'in seslenmesiyle çıktı transtan
"Heyyy öküzcük sana diyorum alooo ne kadar sessizsin diyorum bugün maşallah."
"Hııı ne dedin anlamadım ? Zeynep hastayım cadılığını da dırdırını da sonraya sakla gidelim şu durağa bir an önce."
Zeynep o an Selim'in hasta olduğuna inanmak istemedi. Ama yürümeye başladıklarından beri pek bir sessizdi. Acaba doğru mu söylüyor diye düşündü. Tam durağın oraya geldiler. Nasıl olduğunu anlamadan arabanın biri hızla girdi sokağa. Zeynep kendini kurtaracak fırsatı bulamadan Selim çoktan kolları arasına almıştı başının belasını. Onlar birbirlerine dalıp gidedursunlar mahalleli bu haberi bekliyormuş gibi başladı zaten çalkalanmaya. Selim kızın kokusundan ayrılamamanın derdinde mahalleli dedikodunun. İki taraflı bir pandomim kopuyor ki sonunda neler olacak hayrola.
Selim kendini çekmeden Zeynep toparlandı.
"Teşekkür ederim çektiğin için. Az daha araba çarpıyordu. Sağol."
Zeynep Selim'in gözlerinin içine bakarken bunları söylediği için asıl kendini tebrik ediyordu içinden. Daha üç gündür tanıdığı ve aşırı gıcık uyuz pislik olduğunu düşündüğü adama azıcık düştü de yakın plandan. Cidden çok istikrarlı ilerliyorum helal bana rezil olmadığım bir Selim efendi kalmıştı o da tam oldu tebrikler Zeynep. Kendiyle konuşmaya dalmış o da Selim'i duymuyordu şimdi.
"Zeynep rica ederim dedim. Kızım nereye uçtun bir de bana diyordu bak bak."
"Dalmışım neyse otobüsüm de geliyor zaten. Sen de hastaymışsın git eve dinlenme bari."
Sanane zeynep diyordu içinden. İster dinlenir ister dinlenmez. Adam niye dinlesin kızım seni.
"Yok işe gitmek lazım ekmek teknesi boş bırakılmaz. Zaten faruk çayı koymuştur. Sıcak çaydan sonra bir şey kalmaz."
Niye kıza hesap veriyorsun oğlum selim. Aklını evde bıraktım da mı çıltım ben? Yok arkadaş bu kız ayarlarımı bozdu benim net kesin.
"İyi işler gittim ben o zaman ."
"Dikkatli ol okulda."
Dokkotlo ol okoldo. Neye dikkat edeceksem sanki. Hayır bir de karşılıklı duruyorsun. Tokalaşsan saçma sarılsan saçma. Adam öküzün önde de gideni. Ne kadar saçma bir an içindeyiz şuan diye çıkıştı zeynep'in iç sesi. Bu sırada Zeynep otobüse binmiş Selim de dükkanın yolunu tutmuştu. Zeynep sabah olanları Selimin eteğine karışmasından öküzlüklerine kadar yaşanılanları süzgecinden geçiyordu. Selim evlerin perdelerindeki hareketliliğin hala devam ettiğini pencere önlerinden geçtikçe fark ediyordu etmesine de. Niye müdahale etmiyordu onu o da bilmiyor ya işte neyse. (Susuyoruz şimdilik bu mevzuları hişşşş.)
Bu sırada mahalle eşrafının dedikodu kazanını çalkalıyordu Serpil ablamız.
"Kız fatma abla gördün mü sabah. Oğlan köşe başlarında bekliyor anacım kızı. Yok bir de öksürüyor hapşırıyor selim belli hasta. Ona rağmen kalkmış kız."
Fatma abla ondan fena
"Serpil Semra yıllardır gelin gelin diyor. Geliyor galiba anacım gelin. Bu Selim delikanlı çocuk öyle uzatmaz bu işleri benden demesi."
"Haklısın valla Fatma abla gel Semra'ya uğrayalım da verelim bir iki haber." hanımlar gülüşe gülüşe sabah çayına Selim'in başını yakmaya giderken Selim dükkana varmıştı.
Baktı kapı açık. Dükkanın erken açılmış olmasına içten içe sevindi.
"Faruk oğlum hayırdır başına taş mı düştü len." diye yerleri süpüren çırağına takıldı.
"Yok usta baktım sen iki gündür yoğun ve yorgunsun dedim yengeye azıcık daha vakit ayır. Erken geldim iyi etmiş miyim ?"
Yenge mi dedi o? Lan o cadıya mı dedi yengeyi. Nerden biliyor bu bunu demeye kalmadan yapıştırdı lafı
"Ne saçma sapan konuşuyorsun oğlum. Ne yengesi lan. Nerden duydun sen bunları zırtapoz."
Bu çocuğa sinirlenmek de resmen alışkanlık yapmıştı Selim'de.
"Tahmin ettim usta ne duyucam. Sende iki gündür bir haller var ben de yengeye bağladım kendimce."
"Sen kendince çıkarım yapma faruk çay koy oğlum. Hastayım grip geldi yapıştı. Git çayın yanına börek al bana. Bir de ilaç bul işe yararından hadi koçum hadi uza."
İşte Faruk şimdi geri adım atması gerektiğini biliyordu. Ustası hastaysa çok sinirli olurdu. Bir Beşiktaş yenilince bir de hasta olunca dokunmayın Selim'e.
Selim başının ağrısından vücudunun ağrısından kafasını yasladı masasına. Anlık aklı sabahki eteğe gitti.
"Bu havada üşümeye değer mi lan. Tamam güzel olmuş allah için şimdi. Ama herkes görmek zorunda mı kardeşim. Okulda yolda bir sürü erkek iti kopuğu hepsi ayrı terane uğraş dur. Değer mi yani" diye düşünürken buldu kendini. Kendi kendini sinirlendiriyordu bir de. Çok fena hasta olmuştu bu sefer. Akşam Zeynep'i almaya gideceğim bir de diye hatırlattı kendine. En iyisi bugün eve gidip yatmak biraz. Şu Faruk gelebilirse alıp ilacı gidecekti tabi de gelen olmadığından küfür zincirine yenisini eklemeye devam etti.

Mahalle KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin