-5-

5.5K 235 38
                                    

Sabahın altısında uyanmış bir gözüm açık biri kapalı sokağın kenarında beklemekteydim. Dün öküzcüğün annemin aklına girmesi yüzünden ne yaptıysam ikna edemedim ya bizim sultanı. Neymiş ne yapacakmışım kız başıma bilmediğim İstanbul'da. Hayır bir sorsana güzel anacığım ben istiyormuyum o mendeburun yardımını. Ben söylene söylene selim beyin çırağını beklerken Selim'in süpriz yumurta gibi çıkması bu günün kaçıncı golüydü bana ?
"Senin ne işin var burada öküzcük ? Hani çırağın gelecekti. "
Selim biraz sıkılgan bir ifade ile Zeynep'e cevap verdi.
"Şimdi o tam olarak öyle olmuyor. Maalesef annene birazcık yalan söylemiş olabilirim. Yolumun üzerinde nasıl olsa ben bırakırım desem izin vermezdi o yüzden öyle demek zorunda kaldım."
Mehveş bu duyduklarından sonra Selim'i öldürmemek için bir sebep düşünüyordu kendi kendine.
"Pardon ama sen bunları düşünürken bana sordun mu? Hayır yani bu nasıl bir cesaret. Ben gelmiyorum seninle hiçbir yere. Ben giderim kendim iyi günler size." diyip arkasına döndü Zeynep. Selim ileride bunu alacak adama acıyarak düşmüştü Zeynep'in peşine. Zeynep önde Selim arkada yürüyorlardı. Peki ya bunları görebilecek bir mahalle dolusu dedikoducu teyze ? Kimse onları hesaba katmamıştı. Özellikle de Selim. Başına ne çoraplar ördüğünü bilseydi hiç yaparmıydı ?
Zeynep arada dönüp dönüp arkasına bakıyordu. Selim inatla arkasından yürümeye devam ediyordu ya. Kafayı yememe ramak kaldı diye içinden geçirdi. Bir yanı yaptığı hareketten çok memnun bir yanı ise fazlaca kızgındı. Kendisine sormadan onun adına karar veremezdi o öküzcük. Durağın oraya gelmişti bile. Arkasına tam dönmüştü ki yine ve yeniden bir duvara çarptı. Bir farkla bu sefer düşüyordu ki Selim'in ellerini kolunda hissetti. Sadece bir an Zeynep ne kadar güzel gözleri var diye düşündü. Sonra kendine geldi ve uzaklaştı.
"Buraya kadar zahmet ettiniz ama gidebilirsiniz artık. Ayrıca tuttuğunuz için de teşekkür ederim." dedi dedi de Selim durur mu ?
"Sen otobüsüne binene kadar buradayım küçük hanım(!) " dedi.
Zeynep : "cidden öldüreceğim ama ben bunu. " diye geçiriyordu içinden. Onlar böyle didişe didişe otobüsü bekleye dursun mahalle magazini çalkalanmaya başlamıştı bile. Serpil abla ve onun dedikoducu tayfası ne teoriler üretmişti şimdiden. Neymiş Selim gelir gelmez aşık olmuş kıza ondan sabahın köründe kapısında belirmişmiş. Fatma teyzenin teorisi daha da fenaydı. Zeynep zaten Selim'in kız arkadaşıymış da ondan buraya taşınmışlar ailecek. Yakında da evleneceklermiş inşallah. Serpil abla baktı iş çok daha fena yerlere gidiyor.
"Hanımlar kalkın kekimizi böreğimizi alalım gidelim yeni komşumuza. Bir güzel de öğreniriz her şeyi. Hem hoşgeldine gitmek de gerekiyor." der demez hepsi evlerine dağılmıştı bile. Fatma teyze küçük oğlunu Seniha hanımların evine gönderdi.
Seniha hanım kapıyı açınca buyur evladım dedi karşısındaki çocuğa.
Çocuk bir çırpıda söyleyiverdi öğleden sonra komşularının çaya gelmek istediklerini. Tabikide diyerek yolladı çocuğu elinde bir şekerle Seniha hanım. Sonrada tuttu mutfağın yolunu. Hazırlık yapmaya başlamıştı bile.
Bu kadar olay yaşanırken ise Selim hâlâ Zeynep'in otobüsünün gelmesini bekliyordu.
"Yarın biraz daha geç çık bu kadar beklemezsin boşuna" dedi Zeynep'e.
"Teşekkür ederim ama ben bunu düşünebilirim zaten"
Zeynep bu sabah Selim' e elinden geldiğince ters davranıyordu. Tam dönüp yine patlayacaktı ki otobüsü geldi.
"Herşey için teşekkür ederim ama gidebilirsiniz artık." diyerek kurtulmak istediğini bir kere daha dile getirdi. Selim
"Sen binince gideceğim zaten beklemeye niyetim yok. Sen hala buradasın ama binsen mi artık ? " dedi. Alay mı ediyordu bu çocuk onunla. Zeynep ne dediğini farkedince güldü kendi kendine. Kocaman adama çocuk demişti az önce gerçekten.
"Gidiyorum işte sen de gitsen mi artık buradan "
"İyi dersler size küçük hanım(!) " diyip arkasını döndü Selim. Artık gitme vakti gelmişti. O sırada yine de bir bakayım diyip kafasını çevirdiğinde Zeynep'in yaşlı bir teyzeye otobüse binerken yardım ettiğini görmesi gülümsetmişti Selim'i. Cadı bela falan ama iyi kız, diye geçirdi içinden. Ve artık tuttu baba yadigarının yolunu. Saate bakınca yarım saat geç kaldığını farkettiğinde biraz daha hızlandırdı yürüyüşünü. Dükkanın kapısına vardığında ise yarı uykulu Faruk'u her zamanki yerinde beklerken buldu.
"Faruk oğlum kalk lan"
seslendiğinde çırağı yerinde sıçrayarak uyandı.
"Buyur usta" diyerek tepki vermişti vermesine de.
"Oğlum niye açmıyorsun dükkanı anahtarın yok mu senin. İçeriyi süpürsene ben gelene kadar." Zeynep'in tüm sinirini çıkaracak insanı bulmuştu işte. Allah yardım etsindi Faruk'a. Kapının açılması ile usta çırak girdiler dükkana.
"Faruk koçum bana bir çay simit kap gel hadi."
"Niye usta sen kahvaltı yapmadan çıkmazdın ?"
"Oğlum sanane lan bir de beni sorduya mı çekiyorsun."
"Yok sabah bir sinirli de geldin zaten. Hayır yenge kızdırdıysa demek"
"Faruk öldürürüm oğlum seni çekil git şurdan. Ne yengesi. Allah korusun."
"Ne demek istedin usta anlamadım."
Selim de anlamamıştı ne demek istediğini. Yenge deyince niye aklına o baş belası gelmiştiki. Ne gerek vardı şimdi. Zaten sabah bir şey de yiyememişti. Çırağını beklerken bir taraftan işe başladı Selim.
     O sırada Zeynep ise çoktan okula varmıştı. Kampüste yürüyor bir taraftan da sabah olanları düşünüyordu.
"Ayy acaba çok mu sert çıkıştım ya. Yoo sert falan da değildi. Haketti işte."
Yabancı bir ses
"Yalnız kendi kendine konuştuğunu görürlerse ilk günden deli damgası yemen kaçınılmaz haberin olsun." dediğinde hafifçe irkilip yanındaki güler yüzlü kıza döndü.
"Kusura bakmayın sabah sabah bir adet öküzcüğe sinirlendim de ondan böyle kendi kendime konuşuyorum. Normalde yapmam böyle şeyler."
  "Bende severim kendi kendime konuşmayı iyi oluyor bence. Bu arada Gizem ben. Moda tasarım okuyorum burada. Birinci sınıfım."
Zeynep okuldaki ilk arkadaşını bulmuştu bile.
"Merhaba Gizem ben de Zeynep. Bende moda tasarım birinci sınıfım. Sanırım aynı sınıftayız." deyip gülümsedi Zeynep. Çok iyi bir kıza benziyordu Gizem. Beraber dışarıda biraz daha sohbet edip sınıfa doğru giderlerken onlardan habersiz asıl pandomim mahallede yaşanıyordu.
    Serpil elinde keki tüm dedikodu tayfasını toplayarak gidiyordu Zeyneplerin evine. Aklına Semra hanım,Selim'in annesi, gelince onunda kapısına vurdu.
"Semra abla kız hadi yeni komşulara çaya gidiyoruz. Anahtarlarını al da çıkalım."
"Ayy serpil daha önce haber verseydin ya. Neyse allahtan böreği yapmışım bugün dur alayım da gidelim."
Semra hanım böreğini de alınca mahallenin kadınları Seniha hanımlara doğru yol almıştı. Kapıya vardıklarında zili Serpil çaldı. Kapıyı tüm güler yüzlülüğü ile açan Seniha hanım birer birer içeri davet etti misafirlerini. O kadar kısa sürede neler hazırlamıştı neler. Semra hanım daha Zeynep'in Seniha hanımın kızo olduğunu bilmiyordu ama öğrendiğinde ondan mutlusu olmayacaktı. Sonuçta annesi bu kadar hamaratsa kızı nasıldır kim bilir ama değil mi?
Serpil abla lafa atlayıp dedikodu silsilesini başlatmış oldu.
"Hoşgeldiniz seniha hanımcığım. Nasılsınız inşallah."
"İyiyim serpil hanım teşekkür ederim. Sizler nasılsınız? "
"Bizde iyiyiz komşum. Yalnız şu aradaki hanımları bir kenara bırakalım. Artık burada kapı komşusuyuz hepimiz."
Seniha hanım çok sevmişti komşularının samimiyetini.
"Haklısın komşum. Hoşgeldiniz tekrar."
"Valla hoşgeldik komşum. Fatma ben ilerideki sucu oğlum olur. Bu da bakkalımızın sahibinin eşi Selda hanım. Bak bu arkadaşımız da mahallemizin terzisi. Pek bir maharetlidir demedi deme."
Böyle bir sürü tanışma konuşması sohbet muhabbet derken serpil abla asıl öğrenmek istediği tarafa doğru çekmişti konuyu.
"Komşum kızın pek bir güzel maşallah. Sabah okula giderken gördüm. Keşke o da burada olsaydı ama yine otururuz inşallah beraber."
Seniha hanım kızı hakkında bir şey duyunca biraz daha dikkat kesildi konuya. Kız anasıydı neticede.
"Sağolasın serpilciğim. İyidir benim güzel kızım. O olsaydı daha neler neler yapardı size elleriyle de. Okula gidiyor malum."
"Gitsin gitsin. Kusuruma bakmazsan komşum bir şey soracaktım. Var mı bir isteyeni görüştüğü."
Seniha hanım bunu duyunca bir şaşırsa da çabuk toparladı.
"Yok komşum daha yeni geldik zaten. Okuyacak bir de benim kızım. Bir okulu bitirsin de ondan sonra bakar o işlere."
Serpil içinden demekki saklıyorlar diye düşündü. Yavaştan çıtlatmanın bir zararı olmazdı o zaman.
"Vallahi komşum sabah bizim mahallenin en beğendiğimiz delikanlılarından selimle beraber durağa yürürlerken gördüm. Gerçi ayrı ayrı yürüyorlardı ama. Pek bir yakışıyorlar maşallah."
Seniha hanım ve semra hanım şaşkınlıktan dona kalmışlardı. Semra hanım mutlu oldu bu haberi aldığında. Oğluşu gözünün bebeği beğenmişti sonunda birini. Gerçi kızı ilk gördüğünde içinden geçirmişti selimle tanıştırmayı. Ama gençler ondan çok daha hızlı çıktılar.
Seniha hanım duydukları karşısında ne diyeceğini bilemedi. Zaten serpil bomboyı patlatmış çoktan başka konuya geçmişti. Evden anneler birbirlerine tebessümle kaçamak bakışlar atarken okuldan çıkmış mahalleye gelen Zeynep eve doğru yürüyordu. İşten dönen Selim ise bir adet baş ağrısı ile boğuşuyordu. Kafasını kaldıran Zeynep Selim'i görünce bir an yolunu değiştirmeyi düşünse de yürümeye devam etti.
Selim ise daha henüz fark edememişti Zeynep'i. Oysa onları ayrı ayrı yürürken gören mahalleli yeni aşıkların pek bir çekingen ve bir o kadar yakıştıklarından bahsediyorlardı.
Selim Zeynep'i fark edince
"Demek döndün okuldan küçük hanım(!). " diye içinden geçirdi. İkisi de ayrı ayrı yürürlerken Selim karşıdan gelen annesini gördü.
"Anne hayırdır nereden geliyorsun böyle. "
"Yeni gelen komşularımızda toplandık mahallenin kadınları ile. Aa Zeynep kızım merhaba nasılsın ?"
Zeynep aniden kendisine seslenen minnoş teyzeye baktı ve yanında Selim'i görünce hiç de şaşırmadı.
"Merhaba teyzeciğim iyiyim siz nasılsınız? "
"İyiyim bende. Sizdeydik daha biraz önce. Annenle oturduk yedik içtik. Bir gün de bize beklerim yavrum."
Teyze iyi hoş diyorsun hatta çok tatlı da kadınsın ama ben senin oğlunu hiç sevmiyorum ya diyecektim diyemedim. Ama çok tatlı kadındı ya.
"İnşallah bir gün annemle uğrarız teyzeciğim. Ben müsadenizi isteyeyim annem bekler."
Selim'e kısacık bir bakış atıp eve doğru yürümeye devam etti Zeynep. O bakış Semra hanımın gözünden kaçar mı tabikide kaçmadı. Selim kendisine imalı imalı bakan annesine bir de salına salına giden Zeynep'e baktı.
"Anne,niye öyle imalı imalı bakıyorsun bana " demesiyle semra hanımın cevabı karşısında şok oldu.
"Valla Selim efendi onu bana sen anlatacaksın. Sabahın köründe kızla beraber yürümeler,arkasından kedi gibi bakmalar. Maşallahınız var ama ben pek bir beğendim kızımızı."
Eşeğin aklına karpuz kabuğu mu sokmaya çalışıyordu annesi. Zeynep'in arkasından kedi gibi bakmamıştı ki. Annesinin dediklerine bir Fesuphanallah çekip anasıyla eve doğru yol almaya başladı onlar da.
Eve giden Zeynep ise mahalledeki teyzelerinin ona bakışlarına anlam verememekle meşguldü. O da bir sabır çekip tuttu evin yolunu. Bakalım yarın neler olacaktı değil mi ama.

Veee yeni bölüm ile karşınızdayız. Beklettiğim için hepinizden çok çok özür diliyorum. Bol bol yorum yaparsanız fena olmaz hani :)
Bir de hikayenin devamı ile alakalı tahmini olan yorum yapmak isteyen bana mesaj atar ise çok memnun olurum. Diğer bölümü de bana ilham kaynağı olacak arkadaşıma ithaf edeceğim. O zaman voteleriniz yorumlarınız bol olsun. Keyifli okumalarrrrr :)))))

Mahalle KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin