Katil kesinlikle bizi izliyordu. Ben de onun dediğini yaptım ve koştum. Eve doğru koşuyordum.
Arkamdan ateş ettikçe korkum katlanıyordu. Kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu.
Burak da silah seslerini duymuş olacak ki hemen dışarıya çıktı ve üzerime siper oldu.
Onun yanında kendimi güvende hissediyordum. Üzerime siper olarak eve girdik.
Katil de eve girdiğimizi anlamış ve ateş etmeyi kesmişti. Çok korkuyordum ama güçlü durmalıydım.
Kaan Alin ve Doruk da yanımıza gelmişti. Biraz olsun Aslının ölümünden sonra düzelebilmişti Doruk ama gözleri hâlâ kan çanağıydı.
Onun bu halini gördükçe içimiz parçalanıyordu. Doruk yanımızdan kalkmıştı.
Bir şeyler planlıyordu. "Ya onu, Aslımı öldürenden intikam alacağım ya da... Başka yolu yok! İN-Tİ-KAM! " Bu konuşması hepimize cesaret veriyordu.
Planını tüm ayrıntılarıyla bize anlatıyordu. "Öncelikle şöyle olacak. Katilin zayıflıklarıyla ilgili hiçbir bilgimiz yok. Ama onda olmayan şey ise biz ondan daha fazlayız." Yanılıyor olabilirdik.
O sırada telefonum çaldı ben de açmak zorunda kaldım. Oradan uzaklaştım. Bir ses ama anlaşılmıyor. Sanki ses bir ormandan geliyordu kuşlar böcek sesleri... Sonra mesaj geldi ve bir fotoğraf.
Bu fotoğraf benim arkadan çekilmiş halimdi! Az önceki halim!
"Burada! Bizi izliyor!" diye bağırdım ve ardından biri ağzımdan tuttu ve sonrası karanlık...***
Uyandıktan sonra depo gibi bir yerde olduğumu anladım. Etrafa bakındım ve yanımda bir dolap ve sandalye vardı.
Karşımda bir demir kapı. Camı vardı ve dışarıyı görebiliyordum. Kapı açıldı.
O geliyordu. Bağırmaya başladım. Çığlıklarım yüzünden adamın eli ayağına dolaşmıştı. Hemen dolaptan bir bant kapıp ağzımı kapadı.
Dolapta bir testere ve iğneler vardı. Hemen iğnelerden birini eline alıp incelemeye başladı.
Bana doğru yürüyordu. İğneyi koluma sapladı. Uykum geliyordu ama uyumamalıydım. Gözlerim bayağı yorgun düşmüştü. Daha fazla dayanamadan uykuya daldım.
Doruk'tan
Aryanın sesi diğer odadan geliyordu.
"Burada! Bizi izliyor!". Ne? bizi mi izliyor? Hemen yan odaya koştuk.Adam Aryayı sürüklüyordu. Aryayı bayıltmıştı anlaşılan. Hemen peşindej koştuk ama birden gözden kayboldu.
Biz de telefonla aramaya karar verdik."Kahretsin. Telefon çekmiyor."
"Şimdi ne olacak. Aryanın da bizim de sonumuzun Aslı gibi olmasını istemiyorum."Alin ağlıyordu. Çok korkmuştu anlaşılan. Biraz gezindikten sonra bir kağıt parçası bulduk. Bir yazı vardı ama okunmuyordu. Yarısı yırtılmıştı.
Biraz ileride de aynı kağıdın diğer parçasını bulduk. Birleştirince hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Arkasında da bazı işaretler vardı ama çok saçmaydı. Alin hemen öne atıldı.
"Bunları biliyorum. Küçükken abimle birbirimize annem ile babam anlamasın diye böyle kağıtlar yazardık. Ön tarafında harfin bir kısmı, arka tarafında harfin bir kısmı bulunurdu. Bunu ışığa tutarak okumalısın." hemen Alinin dediğini yaptım.
Doğruydu. Bir mesaj vardı.
" Doruk'a;
Hepinizin sonu sevgilin gibi olacak. Adresteki eve gelin ve Aryayı kurtarın. Dikkatli ve hızlı olun. Az zamanınız var..."Onu hemen bulmamız gerekiyordu. Adreste tarif ettiği ev konumumuzun 500 metre kadar aşağısındaydı. Biz de yoldan gitmeye karar verdik. Malum ormandan gidersek birimiz yeni kurban olabilirdik.
Kapıya doğru yürüdük kapı da kilitliydi. Duvarın üzerine atlamak zorundaydık. Önce Alini çıkardık sonra da teker teker biz çıktık. Sıra aşağıya atlamaya gelmişti ki Alin önce atladı ve bileğini burktu.
Ama önce bizim atlayıp onu tutmamız gerekiyordu. Neyse şu anda birbirimize kızacak durumda değildik. Eve yaklaşmıştık. Kimse yoktu etrafında biz de plan yapmaya koyulduk.
Arya'dan
Uyanmıştım ama gözlerim bulanık görüyordu. Gözlüğümü çıkarmıştı. Gözlüğüme ulaşmaya çalışırken biri odaya geldi.Kesin o katildi. Evet yanılmamıştım. Odaya girince bana gözlüğümü verdi ve elini yüzümde gezdirdi. Korkuyordum ve Burağa anlatmadan ölmek istemiyordum.
O anda kapı zorlandı. Bunu duyan katil hemen eline sopa alıp kapının arkasına yerleşti. Kapı açıldı.
"Arya?"