KAYRA'NIN AĞZINDAN...
Gözlerimi açmakta zorlanıyordum ve biri beni hunharca sallıyordu sürükleniyormuş gibi hissetmeye başladım ve baaam büyük an MİNNAK kıçımın yerle öpüştüğü an.
Babam çıldırıyordu "yok biz seni besmelesiz yapmışız tüü sabah sabah sövmicem kalk siktirgit okuluna" öyle bir tükürdüki hayır yani tükürme değil bu bildiğiniz balgam.
Yüzümü yıkamama gerek yok yani o derece. Babam ateşli ateşli uyandırdığına göre cidden geç kalıyordum. Hemen hazırlandım, ağzıma bir şeyler tıkıştırdım ve ayakkabılarımı giydikten sonra babamdan harçlık alıp aşağıya indim. Her zamanki gibi "saat 6 buçukta okula mı gidilir yaa" tarzında söylenmelerimle oflayarak kapıyı açtım. Açtığım an karşı evin camındaki teyzeyi gördüm ulan karı bana mı halleniyordu bilmiyorum ama sabah akşam camda milleti gözetliyordu. Bağış yapmayı planlıyorduk mahallecek belki televizyonu felan yoktur diye. Servis şoförüm Nazmi dayı bekliyordu süsen inek gibi yine. Anlaşılan beklettiğim için atarlanmıştı. Bide servisin üstüne 'servis bekletilmez, beklenir' yazdırmış. Allah'ım tam gülcektim ama onun sinirli yüz ifadesini görünce pişmiş kelle gibi gülmemek için kendimi zor tuttum. Servise atladığım gibi sarsıldım. Bi dur be adam gideyim bi yerleşeyim koltuğa. Sanki okula 15 geçeden sonra gidersek öldürecekler bizi. Şarkı listeme göz gezdirip şu aralar cok dinlediğim bir şarkıyı açtım. Servis yavaş yavaş dolmuştu ve aygırlar gibi okul istikametine doğru yardırıyorduk. Aniden kafam koltuğa yapıştı.
"Haydaaa noluyo dayı servis mi gitti. E tabi araba bu dayanmaz sana."
Kulaklığı çıkardığımda herkes homurdanıyordu. Çocuğun biri yerde oturuyodu tabi o frenle yerçekimine meydan okuyoduk resmen, yaşadığına şükretmeli. Dayı güldü ve arkasına dönerek
"Evlatlarım ayın başındayız biliyorsunuz. Söylememe gerek varmı bilmem ama servis paralarını bekliyorum."
Evet yanlış duymadık manyak herif sadece bunu demek için durdu adam. Artık servis parası isterken geberip gidecek acıyordum. Servis okul bahçesine girerken çay ocağının oralar doluydu yine. Herkes fil yavrusu gibi toplanmış ve orayı duman altı yapmışlardı görgüsüzler. Böyle dediğime bakmayın az sonra bende katılacaktım onlara. Abi naparsın bea hayat şartları. Servis durduğunda hala yatıyordum. Koltukta benle gelse ne olurdu yani. Okul kapısından adımımı attığımda biri sırtıma atladı. Sübhanallah ödüm bokuma karıştı. Arkamı döndüğümde Masal'ı ve yanında uyku sersemliğiyle her sabah böyle sakin duran Melis'i gördüm. Ne olursa olsun bu okul benim için bunlardan ibaret, seviyorum bu kızları. Birlikte çay ocağına geçtiğimizde Eren, Oğuz ve Efe karşımızda tüttürüyorlardı. Şöyle bir süzdüm hepsini. Para saçıyormuş edasıyla dumanı üflüyolardı. Hepsine selam verdikten sonra bende onlar gibi sigaramı yaktım diyemeyeceğim üstümü aradım ve çakmağı bulamadım.
Masal sakin bir ses tonuyla
"Şuna bir çakıverin yahu"Oğuz atladı hemen "neye kime çakıyoz hadii"
Masal'la anırırken Melis esnemekten gülemiyordu bile. Onun bu halleri bile beni güldürüyordu. Sigaraları söndürdükten sonra okulun yemeklerini beğenmediğimiz için soteciye gidip yemek alalım dedik ama sadece demekle kaldık. İcraat yok. Okul kapısından biraz ilerledik uzaklardan bir hayvanımsı varlık bize doğru geliyordu. Yaklaştıkça hala yüzünü göremiyorduk göbeğinden dolayı sanırım.
Bizi görmesiyle elini havaya kaldırıp herzaman ki klasik sorusunu sordu "Nereye gençler"
İçimden okkalı bir cevap yapıştırmak istiyordum ama sabah sabah günaha girmeye gerek yoktu. E kapıda ki görevli bizi görünce mecbur olarak hepimiz okul yoluna döndük. İçeri girip sınıfa doğru ilerlerken sınıfımız lise 1'lerin katında olduğu için bir kez daha lanet ettim. Ordan oraya deli gibi koşan, sebepsiz yere maymun gibi bağıranlar.. Hayır yani neydi günahımız. Beraberce sınıfa girip eşyalarımızı yerine bıraktıktan sonra hemen koridora çıkıp dolaşmaya başladık. Rahat duramıyoruz. Masal herzaman ki yalakalığıyla hocalara iltifat edip ve güzel bir yağ çektikten sonra öğretmenler odasından matematikçinin çıkmasıyla beraber hocamızı alıp sınıfa indik. Yerlerimize geçtik. En güzel şansım küçücük sınıfımda Masal ve Melis'le arkalı önlü oturmamızdı. Kafalar sıraya düşerken hoca inatla ders işlemeye başladı. Olmuyordu anlamıyorduk zorlamanın anlamı yoktu. Hocanın gösterdiği soruları tahtaya yazan tabikide Masal'dı. Enerjisine yandığım, hiç bitmiyordu mübarek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerisi Kolay
Teen FictionUraz ve Hazar iki dost, çocukluk arkadaşı zengin ve yakışıklı 19 yaşlarında lise son sınıf öğrencileri ve Gezer Kolejde okuyorlar. Kolejin sahibi Hazarin babası olan Ömer Gezer ve annesi okul müdürü Elif Gezer. Hazar tek çocuk ve halinden gay...