G.K 8. BÖLÜM

18 6 0
                                    

KAYRA'NIN AĞZINDAN...

Meriç'in Melis'in peşinden gitmesi ne kadar tuhaf kaçsa da güvende olduğuna emindik, tabi Melis'i bulduysa. Masal'la beraber Urazlara doğru ilerlemeye başladık. Masal Uraz'ın karşısına oturarak

"Meriç Melis'i bulmuş mu?" diye sordu şüpheli bir tavırla.

Uraz sırtını sandalyeye yaslayarak kısaca
"Evet" cevabını verdi.

Bu çocuğunda ağzından cımbızla laf alıyoruz. Aysu Teyze bize doğru yaklaşıp Masal ile bana bakarken ne diyeceğimizi bilemediğimiz için gözlerimizi kaçırdık ama nafile. Ağzımın içinde kelimeleri yuvarlayarak kısık bir sesle
"Lavobaya gitti" diyebildim. Aysu Teyze kafasıyla onaylayarak annemlerin yanına geri döndü. Uraz'ın telefonunun çalması ile hepimiz ona odaklandık
"Efendim Meriç"
Meriç aradığına göre Melis'le ilgili olabilirdi.
"Evet yanımızdalar. Oğlum niye bize gitmedin? Sanki nişanda olduğumuzu bilmiyorsun." cümlesine devam ederek
"Masal gelemez sonuçta abisinin nişanı. Kayra ve Hazar'ı yollarım"
Uraz telefonu kapattığında Melis'in uyuduğunu ve Masalların evinin önünde arabada olduklarını söyledi. Melis uyuduysa davul çalsalar uyanmaz.
"Hazar siz Kayra ile beraber gidin, ben Masal'la kalırım" diyip Masal'a dönerek
"Anahtarları ver"
Masal ne kadar gelmek istese de Uraz izin vermemişti. O ne bokuma karışıyorsa zaten.
"Ya anlamıyor musun arkadaşımın yanında olmam gerek" tane tane Uraz'a laf anlatmaya çalışan Masal'a baktım. O aslında kimseye açıklama yapmaz genelde kafası nasıl eserse öyle hareket ederdi.
"Abinin de yanında olman gerek, bu günü bir kere yaşıyor" bu konuda bende ona hak verdim.
"Uraz haklı Masal. Ben hallederim."
Anahtarları Masal'ın elinden alıp Hazar'ın peşinden gitmeye başladım. Arabaya yaklaştığımızda arka koltuğa yerleştim. Ne bekliyordunuz birde yanına mı otursaydım. Dikiz aynasından gözlerini devirdiğini gördüm. Tam o sıra arkasını dönerek
"Ben senin şoförün müyüm kızım, öne otur hem evi de bilmiyorum yolu tarif edeceksin"
Sanki bunu demesini bekliyormuş gibi hemen öne atılmadım. Kararsız kalmış gibi ona bakmaya başlayınca
"Bugün azma saatim geçti, korkma yemem"
Gözlerimi devirip kapıyı açmaya üşenince öne doğru atladım. O sırada Hazar'ın
"Ahh" sesiyle irkildim.
"Kızım o nasıl bir ayakkabı gökdelen gibi. Az daha kafamı yarıyordun."
"Sanane be sen yola bak. Bindiğimden beri beni kese kese bir kaldın"
"Kızım sen elbisene hiç baktın mı? Bence senin elbisen kesilmiş."
Fısıltı ile "öküz" diyerek kafamı cama çevirdim. 15 dakikanın sonunda Masalların evine gelebilmiştik. Meriç bizi görünce arabasının arka kapısını açarak Melis'i kucağına aldı. Elbisesi kısa olduğu için montunu Melis'in bacaklarına örtmüş. Önden giderek kapıyı açtım ve Masal'ın odasına ilerledim. Meriç'in de Melis'i kucağında getirip Masal'ın yatağına yatırmasıyla çocuklara dönerek
"Siz salona geçinde Melis'in üstünü değiştireyim"
Masal'ın dolabına yönelip pijama takımlarından Melis'e giydirdim. Bende artık şu elbiseyi çıkarıp rahat bir şeyler giysem iyi olacaktı sanırım. Üstüme siyah şort ve mavi askılı tişört geçirdim.
"Kayra ben..."
Melis'in uyku sersemliğiyle konuşmaya çalışması anırma hissimi arttırıyordu.
"Masallardayız yavrum, uyu"
Uykusunu almadan kaldırmaya çalışsaydım huysuz bir yaratığa dönüşebilirdi. Başını öpüp üzerini örterek odadan çıktım. Salona doğru ilerlerken karşıma çıkan Meriç
"Lavabo ne tarafta?"
"Sağdan ikinci kapı"
"Teşekkürler"
Meriç'in lavaboya gitmesi üzerine bende salona geçtim. Hazar'ın karşısına oturmamla kapıdan giren Meriç ve Melis'e baktım.
"Uyandın mı bebişim?"
"Şuan burda olduğuma göre uyanmamış olmalıyım Kayra"
Gözlerimi devirip kenara kaydım. Melis'te yanıma oturdu. Hepimiz ona odaklanmıştık. Meriç "daha iyi misin?" diye sorunca
"Evet, teşekkürler" diye yanıtladı.
"Ozaman biz kalkalııım" diyen Hazar'la beraber kapıya yöneldim. Hazar'la aynı anda kapıdan çıkmaya çalıştım. Hayvan vallaha bu çocuk.

-MASAL'IN AĞZINDAN DEVAM-
Kayra ve Hazar'ın gitmesi ile Zafer'in yanına ilerledim. Leyla Teyze ve Arzu teyzeye Melis'in birazcık rahatsızlandığını ama önemli bir şey olmadığını söyledim. Zafer'in yaptığı esprilere gülmemek elde değil. Birde peltekti ve konuşması hoşuma gidiyordu. Zafer yol yorgunu olduğu için kalkmaya karar verdi. Annemlerle de vedalaştıktan sonra mekandan ayrıldı. Saate baktığımda 22.45'di. Annemler nişanın bitmesiyle Ecem ablanın ailesi ile bir yerlerde oturup kahve iceceklerini, benimde eve geçmemi söyledi. Fakat bu saatte eve tek gidemeyeceğim için Arzu teyzenin fikri üzerine beni eve Uraz bırakacaktı. Hava da baya soğumuş.
"Arabam yanımda değil, evin çok uzak mı?"
"Yani biraz sürebilir ama sorun değil, üşümem dışında"
"Ozaman şunu giy" diyerek deri ceketini bana uzattı ama o gömleği ile kalmıştı.
"Sen?"
"Ben böyle iyiyim, sorun yok" diyerek gülümsedi. İlk defa!
Sessizce yolda yürürken ileride bizim dışımızda iki çocuk olduğunu gördüm. Genelde korkak bir insan değilimdir ama kıyafetimi göz önünde bulundurunca tırstım. Çocuklar bana sulu sulu bakmaya başlayınca Uraz'a yaklaştım. Benim rahatsız olduğumu anlamış olacak ki birden ondan beklenmedik bir hareketle ellerimizi birbirine kenetledi. Ellerimize bakarak gülümsedim. Sanki en çok onun elleri yakışmıştı ellerime. Bir anlık sevgili olduğumuzu hayal ettim de biz olamazdık herhalde. Bir kere ben konuşmayı çok severim ama o tek kelimeler cevaplar vererek insanı uyuz ediyor.
"Seninde işine geldi bakıyorum da"
Anlamadım ki bu çocuk içimi mi okuyor. Hemen elimi çekip
"Ne münasebet canım elimi tutan sendin hatırlatırım"
"Korkup bana yaklaşan da sendin cimcime"
Cimcimeymişşş bunu bana sadece babam derdi bir de Uraz çıktı iyi mi? Tabii iyii. Evin önüne geldiğimizde Uraz'ı kahve içmeye davet ettim ama yorgun olduğu için "başka bir sefere artık"diyerek reddetti. Bende teşekkür ederek eve girdim......

Gerisi KolayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin