-5-

31 1 0
                                    

Derin bir uyku çekip sabah binbir işkenceyle yatağımdan ayrılıp yüzümü yıkayıp evden çıktım. Her zaman başım sıkıştığında yaptığım gibi Nükhet'in evinin yolunda buldum kendimi. Tahmin ettiğim gibi uyuyordu. Sabahın bir köründe kapıya dayanırsan böyle olur Beste diye homurdandım kendi kendime. Uzun bir bekleyiş sonunda gözlerini ovuşturarak kapıyı açtı. Önce kısa bir şok anından sonra "Bu saatte burada ne işin var Beste? Hem bu halin ne? Darmadağın gözüküyorsun." diye hızlıca konuştu. "Hiç iyi değilim Nükhet." diyerek sarıldım ve bir süre öylece kaldım. "N'oldu?" demesiyle kendime geldim. Geri çekilip suratına baktım. "Niye kapıda dikiliyoruz geçsene içeri." dedi ve içeri geçtik. "Ramazan ayı olmasaydı sana çok güzel bir kahvaltı hazırlardım ama şansına küs." diyerek kafamı dağıtmaya çalıştı şebek. Bütün olan biteni, kafamın karışıklığını anlattıktan sonra tepkisini bekledim. Dudaklarını büzüp uzun bir süre düşündükten sonra dönüp "Bence çıkma teklifini kabul etmekle çok doğru bir şey yapmışsın. Anlattığın kadarıyla iyi çocuk ve fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla yakışıklı da..." "Ama ben Burkay'ı..." "Biliyorum, biliyorum, biliyorum Burkay'ı seviyorsun. O şerefsiz, tipsiz, şişko Burkay'ı nasıl seviyorsun, sevebiliyorsun aklım almıyor Beste, gerçekten anlamıyorum. Nasıl ayrıldığınızı, sana yaptıklarını, o piç yüzünden intihar ettiğini unuttun herhalde." -Hiç unutur muyum benim sevgili arkadaşım.- "Haklısın." diyebildim sadece arkasından tekrar "Haklısın." diye mırıldandım. Nasıl ayrıldığımızı düşünüyordum. Ayrılmadan bir gün önce sabahın bir köründe hiç üşenmeden evimin önüne kadar gelmiş ve birlikte yarım saat yürüdükten sonra okullara dağılmıştık. Akşama kavga etmiştik ve ipler kopmuştu. Ne kadar dengesiz bir çifttik. Ayrılma sebebimizde bana sürekli sana şöyle yol vericem, böyle yol vericem demesiydi. O gün dershane çıkışı beraber eve doğru yürüyorduk ve yolda "Ben zayıfliyim de gör bak sana nasıl yol vericem." dedi ve başımdan kaynar sular döküldü. Tamam şakaydı ama bunu sürekli sürekli söylemesi gerçekten sinirlerimi bozmuştu. O gün kavga edip ertesi gün biraz o sinirle biraz da Burkay'ı sevmeyenlerin gazıyla ayrılmıştım ve pişman olup salya sümük ağlamıştım. Gururuma yediremeyip geri de dönemedim. Gerçi bundan çok sonra gururumu bir sandığa atıp üzerini kitleyip çok defa yalvarmıştım, içip içip gecenin bir yarısı telefonla bile aramıştım. O kadar çok ısrar etmiştim ki bana geri dön diye en sonunda sesim kesilsin diye yalvarışlarımı kabul etti. Biz yeniden çıkmaya başladık. 1 haftadan daha kısa bir süre sonra tekrar ayrıldık.

"Kalbini kırdıysam üzgünüm Besteciğim ama dost acı söyler ve birinin sana bunları hatırlatması gerekiyordu. O yüzden Burkay'ı kafana takmayı bırak artık ve Ulaş'la mutlu ol." demesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Uzun bir süre boş bir noktaya daldıktan sonra "Neyse ben gideyim artık."diyerek ayaklandım. Kapıya kadar geçirdikten sonra "Dediklerimi unutma. Seni çok seviyorum." diyerek boynuma sarıldı. "Bende seni." dedim ve iki yanağını öptükten sonra yola koyuldum. Yol boyunca Nükhet'in söyledikleri beynimde yankılanıyordu. Sonra nasıl intihar ettiğimi düşündüm. Efsun'la cinsel ilişkide bulunduklarını öğrendiğim gün bana şaka yollu "Efsun gibi sende benimle yatacak mısın?" demişti ve çok büyük bir kavga etmiştik. "Ara verelim." demişti. -Hem suçlu hem güçlü piç- Bende bunun üzerine evde bulduğum uyku haplarını içmiştim. Sonunda Nükhet'in haklı olduğuna ve artık mutlu olmaya karar verip Ulaş'a çok neşeli bir mesaj attım.

Beni BırakmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin