Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Akaashi gözlerini açtı ve yatağının kenarında kafasını koymuş Bokuto'yu gördü. Parmaklarını onun saçında gezdirirken minik bir gülümseme belirdi Akaashi'nin yüzünde. Hala Bokuto'nun kör olacağı gerçeğine inanamıyordu ama kaderlerinde bu varsa onunla yaşamayı öğrenmekten başka bir şansları da yoktu.
Yağmur gittikçe hızlanırken Akaashi, Bokuto'nun yağmurdan ne kadar nefret ettiğini anlattığı günü ve o unutulmaz cevabı verdiğini anımsadı.
''Ama Akaashi! İnsanlar olarak ağlarız değil mi?'' dedi Bokuto Akaashi'ye bakarak.
''Yağmur damlaları ve insan göz yaşları arasında ne tür bir bağlantı var ki?'' diye sordu Akaashi meyve suyundan bir yudum daha alarak.
''Bu...gökyüzünün ağlaması gibi bir şey. Bulutlar gittikçe kararır,kararır. Tıpkı ağlamamaya ve kendini tutmaya çalışan bir insan gibi. Yağmur yağdığında ise kendini toparlama umudunu kaybetmiş bir insanın göz yaşları gibi iner.
''Pes etme ile aynı şey değil mi?'' Akaashi kaşları çatılırken mırıldandı.
Bokuto hafifçe gülümsedi ve başını hayır anlamında salladı.'' Ağlamak, vazgeçmek değildir Akaashi. Ağlamak vücudun dışarıya iyi olmadığını gösterebilecek kadar güçlü olmasını söylemesidir bir nevi. Ağlayan insanları güçsüz olarak nitelendirmem. Babam bile annem onu terk edince ağladı. Ağlayan insanlar geçmişinde kendini tutabilecek kadar güçlü insanlardır. Ta ki içindeki her şeyi ağlayarak atana kadar. Onlara hayranlık duyuyorum. Çünkü göz yaşlarını durdurabiliyorlar. Çoğu insan alay konusu olacağı için veya ortamı bozacağı için ağlamaz. Bu adil değil. İnsanların dilediği zaman ve dilediği yerde ağlayabilmesi lazım. Böylelikle içlerindeki o kara bulut yağmur oluşturmadan kaybolabilir.
Bokuto, Akaashi'ye baktı ve gülümsedi. ''Şimdi düşündüm de seni hiç ağlarken görmedim Akaashi. Kendini bu kadar tutabiliyorsan çok güçlü olmalısın. Ama nasılsa bulutların gittikçe kararıyor.''
Akaashi kahkaha attı ve başını salladı. ''Ya da ağlamak için iyi bir sebebim yoktur.''
Bokuto bazen böyle konuşurdu. Hatta bazen bunu yapması Akaashi'yi şaşırtırdı.
''Akaashi'' diye mırıldandı uykusunda Bokuto.
Minik bir gülümseme ile ''Buradayım'' diye fısıldadı Akaashi.
Yağmur daha da hızlandıkça ağlayanın acı içindeki kalbi olup olmadığını düşündü.
Doğruydu. Akaashi hiç Bokuto'nun önünde ağlamamıştı. Doğruyu söylemek gerekirse en son ağladığı zamanı bile hatırlamıyordu.
Akaashi,Bokuto'nun ona ''Bulutların gittikçe daha çok kararıyor.'' Dediğini duyabiliyordu sanki.
Bokuto'ya bakarken iç çekti Akaashi.Bokuto hala uyuyordu ve Akaashi onun kaç saatir uyanık olduğunu merak ediyordu. Birkaç dakika sonra Bokuto esneyerek uyandı. Gözlerini açar açmaz ona bakan Akaashi'yi görmek Bokuto'yu gülümsetmeye yetmişti.
Gerinip mutlu bir sesle camdan dışarı bakarken ''Günaydın Akaashi'' dedi. Pencere kenarına doğru gittiğinde ''Yağmur yağıyor''dedi.
Akaashi,Bokuto'nun doğa ile ilgili olan her şeye bayıldığını biliyordu. Dışarı çıkmak,rastgele yapraklar toplamak, hayvanlar ile ilgili kitaplar okumak hatta sadece doğayı içinde barındıran fotoğraflar çekmek buna örnek verilebilirdi.
''Bokuto-san''
Bokuto başını çevirdi ve Akaashi'ye baktı ''Efendim?''
''Kaç gün?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Even When The Sun Stops Shining (ÇEVİRİ)
Fanfic''Bulutlar gökyüzünü kaplasa bile, yıldızlar Dünya'nın muazzam yerlerine düşmeye başlasa bile,galaksiler patlayıp milyonlarca minik lekeye dönüşse bile, Güneş parlamayı kesse bile ve görebildiğin tek şey karanlıksa Senin için burada olacağım. Sonsuz...