Sadece Karadeniz

10 1 0
                                    

Güzel hayat... Güzel olmaya çalışan hayat... Güzel görmeye çalıştığımız hayat.. Güzelliklerin sahibi hayat.. Güzel taklidi yapan hayat. Ne ise. Dile gelecek,  çok şeyler vardır elbet her insanın ciğerinde. Bugün bunlarla işim olmasın. Kağıda fırtına olup gürlemek yerine, tozlu evin toz zerresi gibi üzerine serpileceğim.

Bunu kim okur, kim anlar, kim hisseder, kim irdeler ve inceler hiçbir fikrim yok. Ben sadece kendi yaşadıklarımın rüzgarında havalanıp, yağmurunda ıslanan; gecesinde üşüyüp gündüzünde yanan, sefasında makbule, cefasında mazlum olan benliğimi dilime teslim edeceğim.

Gözlerin dolar da ağlayamazsın, gülmek hiç gelmez içinden.
Böyle yılan misali dolanır durur acı senin vücudunda da, çıkamaz garibanım.
Üzüntülerimi alın demiyorum ama, sadece bir şeye üzülmek isterim. Her şeye değil.

Karadenizliyim, köylüyüm. Çamurda geçti çoçukluğum.Size biraz mazi yapayım. Misket oynardık, köprü yapardık dün gibi hatırlarım, tahta çubukları çamurla sıvardık sağlam olurdu.Toprak bizim hem eğlencemiz, hem de ekmeğimizdi. Biz ona senelerce gözümüz gibi baktık, besledik. Oda bize baktı lafın devamıyla. Şimdiki çoçuklara bakıyorum da , illaki okuyanım sen de farketmişsindir. Umutlu geleceğe robokop gençlik. Çocuklukla pek bir işim kalmadı işin aslı.

Suyu çok severim. Su bana çocukluğumu hatırlatır. Su özgürlük, derinlik , sonsuzluk, mutluluk. Karadeniz. Karadeniz insanı. Nereli olduğunu bilemem ama okurum, eğer bir Karadenizli değilsen şunu diyeyim. Karadenizlim dertlidir. Memleketim böyledir. Yaylasında açan çiçeği kederli, denizindeki balığı titrek, kuşu böceği geveze, güneşi mert ve asil, gecesi soğuk ve ıslak. Ne zamanki dağın ufkuna dayanıp, manzaraya göz atsam ciğerim kabarır, içime alırım nurunu. Karadenizimin kadını mert, erkeği çılgındır. Kadınım kocasının gömleğini diker, erkeğim kadının kulağına çiçek takar. İnan ki okurum yüzyüze konuşup anlatsam ciğerin kabarır. Sen de duygulanırsın. İstanbula şarkı yapıldığı kadar Karadenizime de yapılsın. Çocuğum eline ilk önce top yerine çalı çırpı alır, erik ağaçlarına çıkar erik toplar, düşer yaralanır. Derdi bitmez memleketimin. Kedisi köpeği dosttur benim yöremin, ikisi de aynı tabaktan yer yemeğini, aynı ineğin sütünü içip büyür.

Ben sanki böyle seninle yüzyüzeymiş gibi yazacağım hep. 1. şahısmış, yok tanrısal bakış açısıymış beni ilgilendirmiyor. Dil edebiyatın fırçasıdır, ama resmi güzel yapan fırça değil ressamdır. Beni böyle daha anlayacağını düşündüğüm için bu tarzda ilerleyeceğiz. Vesselam devam edelim

Hisselerimin kuvvetli olduğu kadar iyi de gözlemciyimdir. Değişik yerlerde bırakırım hep gözlerimi, genelde hüzünde takılı kalır. Hayat dedim hayat dedik. Herkes dedi, öncekilerde çok söylediler.Dünde dediler bugün de . Yarın daha çok diyecekler hayat diye. Her hayat deyiş sanki bir alevin dumanı. Hep farklı ocaklara düşüyor bu alev. Her seferinde de mangalda kül bırakmıyor. Herşeyi yakıp geçiriyor. Bak biraz önce de dedi birisi. "Off Hayaat" diye. Kesin dedi. Affı yok bu hayatın, düştüğü yeri yakıyor. Değdiğini çürütüp, gördüğünü üzüyor....
Neyse

Ara ara planımı da anlatarak devam edeceğim kitaba. Duygularımı anlatacağım okurum. Her dertli oluşumda bir sayfa ekleyeceğim ekleyebilirsem. Karadenizimin çizeğim yazılara. Böylece devam edecek.

Bir söz ile, bitirelim bugünlük.

Niye mutlu olayım mutluluğu koymaya yer yokken ?

Bir dahaki sayfada görüşmek üzere 🤗

BEN KARADENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin