3. Bölüm

41 8 2
                                    


YAZARDAN

Demir arkasında kızı bırakıp merdivenlerden aşağıya indi ve koridorun sonundaki siyah kapıdan içeri girdi. Arkadaşı,dostu hatta kardeş dediği insan ellerini pantolonunun cebine sokmuş bir şekilde cam kenarında durmuş ve arkası dönük bir vaziyetteydi. Demir tam ağzını açacaktı ki Kılıç söze girdi.

'Yanında ki kız kimdi?' Demir bu duruma hiç şaşırmamıştı. Çünkü Kılıç fazla zeki bir adamdı. Üstelik kızla bara girerken onları camdan görmüş olmalıydı. Demir olayı nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Ama direk söze girmeyi daha mantıklı buluyordu. Çünkü Kılıçtan yıllardır hiç bir şey saklamamıştı. Zaten Kılıcın bu olayın kulağına gelmesi en fazla 10 dk alırdı.

Demir de her zamanki tavrıyla olayı hafif alaya alarak cevap verdi. 'Ne o dostum çok mu hoşuna gitti ? İstersen kızla senin için konuşabilirim.' der demez kahkahayı bastı. Çünkü Kılıcı çeviren hiç bir kadın görmemişti. Üstelik Kılıcında hiç bir zaman ciddi bir ilişkisi olmamıştı. Ama Demirin kahkaha atma nedeni cidden biran kızla Kılıç için konuştuğunu hayal ettiği içindi. Ama bu durum uzun sürmemişti Kılıç hiç bir zaman yüzünden eksik olmayan çatık kaşlarıyla arkasını dönüp dostuna baktı. 'Lan 2 dk ciddi ol.' dedi. 'Bilirsin bir şeyi iki defa tekrar etmeyi sevmem.' deyip çalışma masasının arkasında ki sandalyeye oturdu. Demir mesajı almıştı ve direk ciddileşerek konuya girdi. 'Kardeşim kontrol amaçlı bizim depoya gittim.Bilirsin hafta da bir kontrol ederim.' dedi ve o da masanın önündeki koltuklardan birine yerleşerek  devam etti. 'O sırada da içeriden de yanımdaki kızın bağırışlarını duydum. Kafası güzel bir kaç sarhoş kızı sıkıştırmışlardı. Mekanda böyle şeyler olmasını istemediğini bildiğim için kızı alıp buraya getirdim.Ne yapacağımıza sen karar ver. Zaten kız da sabahtan gitmek istediğini söyleyip duruyor. İstersen şimdi gitmesini söyleyeyim.' dedi ve Kılıca baktı. Kılıç Demiri dinlerken yüz ifadesinde hiç bir değişiklik olmamıştı ve Demiri dinlemişti. Kılıç çatık kaşlarını değiştirmeden konuşmaya başladı. 'Kızın kim olduğunu araştır. Kızın bu saatte orada ne  işi varmış bunuda öğren. Biliyorsun bunlar ilk değil' dedi ve sustu. Demir Kılıcın ne demek istediğini anlamıştı. Kılıç genç yaşlarda yer altı dünyasına girmişti ve şimdi Murat Sönmezden sonra Kılıç geliyordu. Buda Kılıcın ne kadar seveni varsa bir o kadar da düşmanı olmasına sebepti. Ayrıyeten  Kılıç Murat Sönmezin manevi oğluydu ve Murat Sönmez tüm yetkilerini 4 ay öncesinde Kılıca devretmişti. Buda demek oluyordu ki yer altı dünyasının lideri artık Kılıçtı. 

Demir Kılıcın ona ne demek istediğini anlamıştı. Bu olayında  daha öncesinde kurulan tuzaklardan birinin olabileceğinden bahsediyordu Kılıç. Demirde düşmanlarının fazla olduğunu biliyordu. Ama Demir bir şey daha biliyordu ki oda  Kılıcın seveninin daha çok olduğuydu. Çünkü Kılıç işlerinin içine masumların girmesini tercih etmezdi. Zaten temiz iş yapardı. Buda yer altı dünyasında Kılıcı sevmeyenleri deli ediyordu. Hata yapmasını bekleyen insan çoktu çünkü.

Demir de aralarında yapılan konuşmadan sonra Kılıcı ikiletmeden sağ elinin işaret ve baş parmağını şakağına dayayarak selem verip odadan çıkmıştı. 

DEFNENİN AĞZINDAN 

Neredeyse bir saattir burada bekliyorum ve bu durumdan artık sıkılmaya başlamıştım ve bu durum beni biraz da tedirgin ediyordu. Benim bir an önce buradan,bu şehirden kurtulmam lazımdı. 2 ay içerisinde bir kez gördüğüm ve ilk görüşte psikopat olabileceğini anlayabileceğiniz koca adayım dan bir an önce kurtulmalıydım. Manyak adam çoktan peşime düşmüştür bile. Bunlar yetmezmiş gibi bir de başıma başka bir bela almıştım. Nerede olduğumu ve nasıl insanların elinde olduğumu bile bilmiyordum. 

Eğer biraz daha burada beklersem başıma hiç iyi şeyler gelmeyeceği aşikardı. Burada beklediğim süre zarfında 2-3 adamın iğrenç bakışlarına maruz kalmıştım ve hayla pis bakışları üzerimdeydi. Resmen gözleriyle taciz  ediyorlardı ve bu durum beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Buradaki pis bakışlara daha fazla maruz kalmamak için kalkmıştım ki beni buraya getiren adamın bulunduğum tarafa doğru geldiğini gördüm. Bende ayakta bekleyerek onun yanıma gelmesini bekledim. Artık buradan gitmek ve yeni hayatımda hayatta kalmak için savaşmam gerekiyordu. 

Ama karşıdan gelen adam düşüncelerimi yerle bir etmişti. Karşılaştığımız zaman zarfı içerisinde ilk defa bana bu kadar kötü bakıyordu. Hatta kötü demek bu bakışlar karşısında  az kalır. Bakışları karşısında vücudumu bir korku kapladı. Tam karşıma geldi ve yüzüme bile bakmadan sağ kolumdan sıkıca kavrayarak az önce geldiği tarafa doğru çekiştirmeye başladı. Kolumu o kadar çok sıkıyordu ki kolumda parmaklarının izi bile çıkabilirdi.Kolumu kurtarmak için debeleniyordum ama bu canımı acıtmaktan başka hiç bir işe yaramamıştı. Burnundan solmak tabirinin gerçek olduğunu düşündüm. Yanımda ki adam da bunun bir kanıtıydı resmen. Geldiğimiz yere baktığımda aşağıya doğru inen merdivenlerden ineceğimizi anladım. Çünkü bulunduğumuz yerde aşağıya inen merdivenlerden başka bir şey yoktu. Korkum git gide artıyordu. Merdivenleri indiğimizde karşıma iki taraflı bir kapı çıktı. Kapıdan içeri girdiğimizde upuzun bir koridorla karşı karşıya kalmıştım. Koridorun sağ tarafında 4 kapı ve sol tarafında da belirli aralıklarla yan yana dizilmiş 3 kapı vardı. Koridorun tam diğer ucunda ise sağ ve sol taraftaki kapılardan daha büyük ve simsiyah olan bir kapı vardı. 

Bu sırada sol taraftaki kapılardan 3. olanın önünde durmuştuk. Tahminimce kapıların arkasında odalar vardı. Fakat siyahlı olan kapı bu durumdayken bile dikkatimi çekmişti ve orada ne olduğunu merak ediyordum. Bizim bulunduğumuz yerden siyah kapıya kadar yaklaşık 10-15 adımlık bir mesafe vardı. Ben düşüncelerimle boğuşurken kolumu tutan adam önünde bulunduğumuz kapıyı açtı. Bir şey demeden ve bir şey söylememe müsaade etmeden içeri doğru fırlattı.  Beni içeri doğru fırlatmasıyla ellerimin ve dizlerimin üstüne düşmüştüm. Canımın acısına aldırmadan direk ayağa kalktım. 'Beni neden buraya getirdin? Aç kapıyı lütfen!' Hem kapıyı yumrukluyor hem de deli gibi bağırıyordum. Bir süre daha deli gibi bağırdım ama kimse sesimi duymamıştı ya da duymamazlıktan gelmişlerdi.  'Lütfen benim biran önce buradan çıkmam gerek.' dedim ve kapıdan sürünerek yere doğru oturdum. Daha fazla ayakta kalacak gücüm kalmamıştı. Zaten sesim sonlara doğru fısıltı gibi çıkmıştı. Bende dizlerimi kendime çekerek kollarımı etrafına doladım. Yaklaşık yarım saat olduğum yerde kalmıştım ama daha fazla aynı pozisyonda kalamayacağımı anladım ve karşımdaki çift kişilik ve fazlasıyla rahat görünen yatağın kenarına uzanıp cenin pozisyonu alarak yatağa kıvrıldım. Gözlerim kendiliğinden kapanmaya başlamıştı bile. En son gördüğüm ise saattin 18:05 olduğuydu.


SAAT 01:35 

Aniden gelen gürültülü sesle yattığım yerden sıçradım ve yatakta doğrulmaya çalıştım. Daha doğru düzgün kalkamamıştımki kolumdan tutulup yere fırlattılmam bir oldu. Ama bu fırlatılma bir öncekinden daha sert ve hızlıydı. Bu nedenle dizlerim yere fazla sürtmüştü ve hafiften sızlamaya başlamıştı. Büyük ihtimalle kanıyordu. Çünkü dizlerimde hafifte olsa ıslaklık hissediyorum. Gözlerim dolmuştu bile. Açık saçlarım önüme geldiği için kimin yaptığını bilmiyordum. Daha doğrusu bunu kimin ve neden yaptığını bilmekten ve ne için böyle bir muamele gördüğümü bilmekten korkuyordum. Bu yüzden de kafamı kaldırmaya  cesaret edememiştim. Fakat dizlerimin ve ellerimin acısı geçmemişken çenemde hissettiğim acıyla  istemeden gözümden bir damla yaş firar etmişti. Kafamı çevirdiğimde ise hiç çevirmemeyi dilemiştim. Çünkü baktığım gözlerde kendi ölüm fermanımı görmüştüm.




BÖLÜM SONU 

ARKADAŞLAR UMARIM HİKAYEM HOŞUNUZA GİTMİŞTİR. LÜTFEN YORUMLARINIZI VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN. ÖZELLİKLE DE YORUMLARINIZI ÇÜNKÜ GERÇEKTEN HİKAYEMİ NASIL BULDUĞUNUZU MERAK EDİYORUM VE HEPİNİZİ ÖPÜYORUM. ŞİMDİDEN HEPİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM .  <3 <3 <3 



KARANLIK UMUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin