Bölüm 1

397 24 7
                                    

-SH-
Sabah uyandığımda algılarım her seferinden yavaş açılmıştı.Neden olduğu hakkında düşündüm.Dün gece neler olduğunu, farklı bir şey yaşadım mı diye beynimi biraz zorladım.Evet, bulmuştum.Fazla morfin almıştım.Her seferinden daha fazla.Sebebini bilmeden hunharca, küstahca içmiştim morfini.Sonunda düşüncelerimi duraksattığımda yorganı üstümden fırlattım.Yatakta oturur pozisyonda terliklerimi ayağıma geçirdim.Fakat sonra terliklerimi sevmediğim için ayağımdan geri çıkarıp ayağa kalktım.Mavi sabahlığımı giymek üzere durduğu askıdan onu çektim.Üstümde gri, pamuktan yapılmış bir eşofman vardı, fakat ben bunu pijama olarak kullanmayı tercih etmiştim.Belüstüne gelirsek üstüme bir şey giymemiştim.Geceleri üstüme bir şey giymekten nefret ettiğim için pijama üstlerim tozlu bir şekilde bir daha kullanılmayacağını bildiğim halde dolabımın çekmecesindeydi.Bu yüzden mavi sabahlığımın önünü bağladım ve bezgin bir halde kapıyı açıp mutfağa gittim.John kalkmamıştı sanırım, kalktığına dair bir izi yoktu.Ben de kendime bir kahve yaptım(sütlü) ve artık oturduğum yerin içine gömülmüş olduğu kahverengi deri koltuğa geçtim.Kahvemi yudumlarken üst kattan birkaç takırtı duydum.John kalkmış olmalıydı.Üstünü giymeyecek, sevdiğim dağınık saçlarıyla karşıma oturmadan önce kendine bir kahve(kremalı) yapacaktı,sonrasında içimi huzur dolduran kokusuyla koltuğuna oturacak ve bana nasıl olduğumu soracaktı.Mary Watson öldükten sonra neşesini kaybetmemişti, aksine daha da mutlu olduğunu gözlemlerime dayanarak söyleyebilirdim.Mary onu aldatıyordu, John ise sesini çıkarmıyordu çünkü onun da onu çok sevdiği söylenemezdi.Düğünden sonra ise bebeğe bakamayacaklarına(elbette Mary istemedi, diğer sevgilileri vardı nasıl olsa, onu hamile görmemelilerdi) karar verdiler ve bebek istenmediği için(hepsi Mary yüzünden) alındı.John ayaklarını sürüyerek merdivenden indi, tahmin ettiğim her şeyi gerçekleştirdi ve tüm benliğiyle oturdu karşıma.Kontrol edemediğim bir sırıtış belirdi yüzümde.Beni önemseyen tek insan, diye düşündüm.Ve benim de önemsediğim tek insan,diye düşündüm.7 yıldan sonra ona karşı beslediğim duyguları saklamam gittikçe zorlaşıyordu.Duygularımı her zaman saklamayı iyi başardım.Fakat bende insanım ya, kalbim insan duygularına sahip.John Watson'a beslediğim duygular arkadaşça değildi.Daha da fazlasıydı.Her zaman ona söylemek istedim bunu, dudaklarına dokunmak,aynı yatakta yatmak, onun kokusunu içime, iliklerime kadar çekmeyi her zaman istedim.Fakat her şey o kadar güzel değildir, değil mi?Bir hayal olarak kaldırılmıştı isteklerim.Belki bir gün.Umarım.
"Nasılsın?" dedi John Watson,sevdiğim adam.Soğukkanlılığımı koruyarak:
"İyiyim John.Sen nasılsın?" dedim.
"Bende iyiyim." dedi.Bugün bir işimiz yoktu, umarım çıkmazdı.Watson'a istediği müzikleri çalacak, onun gülümsemesini hafızama kaydedeceğim bir gün olmasını diliyordum.O can alıcı gülümsemesini görmek hoşuma fazla gidiyordu.Kemanımı elime aldım.Boyunluğu taktıktan sonra kendime çevirip nasır tutmuş parmaklarımı tellerin üzerinde gezdirdim.Bir tel olsam sol teli olurdum sanırım.En kalını, en baştaki, en ağırbaşlısı.Fakat çaldığım parçalar çoğunlukla tiz sesliydi.O yüzden kararımı değiştirip mi telini seçtim.En tizi, en sondaki, genellikle sevilmeyeni fakat en çok ihtiyaç duyulan tel.Yani kendim.John beni izliyordu, bu daha iyi hissetmeme sebep olmuştu.Belki bugün majör bir parça(mutluluk ve sevinç konulu bir parça) çalmalıydım.Tchaikovsky?Olabilir.John sever.Strauss?Belki.John sever.Mozart?Ah,hayır.John sevmez, olmaz.Bach?En iyisi,John çok sever.Bir Bach çalmaya karar verdim.Kemanımın ahşap, basit yayına reçineyi sürerken hangi parçayı çalacağıma karar vermeye çalıştım.Biraz minör, biraz major(minör:üzüntü,acıyı anlatır,majör ise tam tersi açıkladığım gibi) barındıran bir parça çalmam güzel olabilirdi.Genelde çaldığım parçalar minör olurdu(bu tarzı seviyordum) ve minörden vazgeçemeyeceğim için de Gavotte in G Minor parçasını seçtim.Adına pek aldanmayın, biraz mutluluk uyandıran bir melodiye sahiptir.Reçine sürme işlemim bittikten sonra kemanı boynuma yerleştirip ayağa kalktım ve camın önüne geçtim.Ezbere bildiğim için notaya gerek yoktu.Derin bir nefes alıp yayı hazırladım.Çalmaya başladım şarkıyı.İstemsizce gözlerin kapandı.John'un hoşuna giden şarkı melodileri benim de hoşuma gidiyordu.John'un hoşuna giden her şey benim hoşuma gidiyordu.O mutlu olsun yeter, diyordum her zaman.Duygularıma kızmadım, hatta çağırdım onları.Selam bile verdim.Mutluydum.Mutluluk duygusu kendini tanıtmıştı.Fakat içimi kaplayan haz duygusu, beni içten içe kemiriyordu.Onu istiyordum.John'u kucağımda,onun kucağında,onun ruhunda hissetmek istiyordum.Arkamı döndüm.John gözlerini kapamıştı,fakat uyumuyordu.Tüm dikkatiyle beni dinliyordu doktor.Sevdiğim adam.Parça bittiğinde yorulduğumu anlayıp kemanı masaya bıraktım.Yayı da dik bir şekilde bıraktıktan sonra koltuğuma geri oturdum.John gözlerini açtı.
"Güzel çaldın."dedi.Konuşmadan ona gülümsedim.Bunun teşekkür anlamına geldiğini anladı.O da gülümsedi.Sonra dolapta meyve olduğu aklıma geldi.John'un en sevdiği meyve olan çilek dolaptaydı.Onun çilek yediğini izlemek hoşuma giderdi, fakat yeni kalkmıştık ve üzerimizde sadece pijama altı ve sabahlık vardı.Kapılar kapalıydı,belki bir plan yapıp onu kendime...Sonra vazgeçtim.Bir hayal daha.
"Sherlock."dedi doktor.Bakışlarımın dakikalardır onda olduğunu fark etmemiştim.
"İyi misin?"diye sordu.Başımla onayladım.Fakat bu doğru değildi.İyi değildim.
Seni istiyorum Doktor Watson.Seni iliklerime kadar hissetmek istiyorum.

Keman TelleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin