Seni istiyorum Doktor Watson.Seni iliklerime kadar hissetmek istiyorun.
Yine iyi olup olmadığımı sordu.Yine iyi olduğumu ifade ettim.Ayağa kalkıp ağır adımlarımla mutfağa ilerledim.Eğer buzdolabında bir meyve varsa muhtemelen insan kalıntıları kaplıydı,sağlığa az zararlıydı fakat yine de zararlı olduğu için almaktan vazgeçtim.Dün markete gitmiştim,bu benim için büyük bir başarıydı ve eve geldiğimde John'a bunu söylediğimde sevinmişe benziyordu.Ne de olsa bütün market alışverişlerini o yapıyordu ve yıllardan sonra gittiğim için gerçekten bu büyük bir adımdı.Sonra çileklerin buzdolabına değil,musluğun üstündeki dolaba koyduğumu hatırladım.Adımlarımı musluğa yönlendirdim ve kapağı açıp içinde çilek olan naylon poşeti aldım.Çiçek motifli kâselerden iki tane çıkardım ve çileği John'a daha fazla olarak iki tabağa doldurdum.Naylonu içinde insan kalıntılarıyla dolmuş olan kanlı çöpe attım ve tabakları tutup salona geçtim.John'un sehpasına tabağını koydum ve bende yerime geçtim.Kaseyi elimde tutup bacaklarımı kendime çektikten sonra başımı dizlerimin üzerine koyup çilek tabağını yanıma koydum.
"Teşekkürler." dedi John.Gülümsedim ve bende tabağımdan bir çilek alıp yemeye koyuldum.Bir ısırık alıp tabağa geri koydum,sonra parçamı çiğnemeye başladım.John bir ısırık aldı,çileğin suyu ağzından aşağı aktı,diğer bir kısmı işaret parmağından aşağı aktı.Ağzından akan damlayı diliyle yaladı,içimdeki duygular çırpınmaya başladı.John benim onu izlediğimi farketti."Sherl?"dedi boğuk sesiyle.Muhtemelen çilek yediği için böyle çıkmıştı sesi.
"Hm?"dedim mırıldanarak.
"Hadi sohbet edelim."dedi Watson."Arkadaşça sohbet hiç etmedik."
"Gerek var mı?"dedim.Çok yanlıştı bu cümle.Birbirimiz hakkında öğrenmemiz gereken çok şey vardı elbette.
"Elbette,biz en iyi arkadaşlarız.Biz dedektif ve doktoruz.Bence biraz konuşmalıyız."dedi.İtiraz etmedim.
"Peki."dedim sadece.
"Tamam,ilk ben başlıyorum o zaman.Uhm,hiç sevdiğin biri oldu mu?Hani olur ya,ilkokul aşkı felan."
"Hayır."dedim emin bir şekilde.Fakat bu doğru değildi.
"Emin misin?"dedi hızlıca."İrene Adler?"
"Elbette eminim.Ayrıca İrene Adler'a saygı duydum sadece.Artık kapatabilir miyiz konuyu?"
"Hayır."dedi benim gibi emin bir şekilde."Cevap verir misin?"
"Tanrım.Sen iyi misin?"
"Ne var yani.Biz arkadaşız.Olur öyle şeyler.Hadi cevap ver.Janine?"
"Sanırım beni delirtmeye çalışıyorsun Watson."
"Sanırım sen beni delirtmeye çalışıyorsun Sherlock.Cevap ver hadi ama."
"Niye bu kadar öğrenmeye meraklısın?"
"Çünkü biz arkadaşız."
"Sınırlarını aşma,Watson."
"Sınırları sen aşıyorsun,Holmes.Tanrı aşkına,beni salak mı zannediyorsun?"dedi.Kaşlarımı çattım.Yüz ifadem muhtemelen "ne oluyor?" der gibiydi.
"Tamam,senin kadar iyi bir gözlemci değilim,fakat mal da değilim.Beni izliyorsun.Tahminen 47-48 dakikadır-araları saymadan,bana baktığın tüm anlar-beni izliyorsun.Çileği ısırdığımda ağzımdan çeneme kayan koyu damlaya,dilimin onu yalayışına dikkatlice bakıyorsun.Sen odaklanıyorsun Sherlock.Bu anlar pek fazla gerçekleşmez.Sen ve odaklanmak mı?Hah!Çok komik.Fakat Sherlock Holmes,sen bana ve benim yaptığım hareketlere fazlasıyla odaklanıyorsun ve bir doktor olduğum için -lanet olası bir ordu doktoru- duyguların ne anlama geldiğini,her hareketinin hangi duyguyu açıkladığını,neler hissettiğini anlayabiliyorum.Daha da gerek var mı açıklamaya?Bence var.Telefonuma gelen her mesajda benden çok heyecanlanıyorsun,benimle dışarı çıkan herkesi takip ettiğinin farkındayım,genellikle ikimiz odada olduğumuzda salonun kapılarını kapatıp kilitliyorsun,ben evde yokken muhtemelen yatağıma giriyorsun ki geldiğimde senin o kıçının yatağımda bıraktığı izleri görüyorum.Bunların hepsi ne anlama geliyor Sherlock?Biliyor musun?Ben biliyorum.Bunun adına biz hoşlantı deriz doktorlukta Sherlock.Ve sen,benden hoşlanıyorsun,duygularını saklamyı bırak artık."
Konuşmasını bitirdiğinde derin bir nefes aldı.
Beynimin içinde kırmızı alarm yanıyor gibiydi.Ne yapacağımı bilmiyordum."Evet lanet olsun,seni seviyorum!" mu demem lazımdı?Kapıyı çarpıp dışarı mı çıkmam lazımdı?İnkar mı etmem lazımdı?Lanet olası duygular beni yönetiyordu.Ve ben,Sherlock Holmes,duygusuz matematik makinesi,ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım.Dizlerimin üzerinde olan başımı içime gömdüm.Kollarımla bacaklarımı sardım.Bu sırada sabahlığımın ipinin açıldığını fark ettim.Aldırmadım.Gözlerimi kapattım.Tanrı'ya dua ettim.Ne olur bir rüya olsun?Fakat değildi.Gerçekti.Söylediği her şey gerçekti.Lanet şey.
"Ve."dedi Watson.
"Bende seni seviyorum Sherlock."
Bende seni seviyorum Sherlock.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keman Telleri
Romance"Belki de kalplerimiz beyinlerimize yalan söylemiştir, doktor."