Bölüm 5

192 11 3
                                        




"Savaşa,Sherlock."

Bir an için oluşan sessizlik,kapının açılışı ile bozuldu.John kapıyı açtığı anda patlayan flaşlar,hem benim hem de onun arkasına dönmemize sebep olmuştu.Ağzıma sokulmaya çalışılan mikrafonları John itiyordu.

"Afedersiniz,sorularınızı şimdi cevaplayamayacağız..."

Taksiye ilk ben bindikten sonra o da bindi ve kapıyı kapattı.Camın ardından patlayan flaşlara John'un karşılığı tatlı bir gülümseme oldu.

"Cidden mi?"dedim düşüncemi yanlışlıkla dışa vurarak.Bana döndüğünde gülümsemesinin yerinde bir somurtuk yüz ifadesi vardı.

"İstiyorsan sen de deneyebilirsin."dedi.

"Ben asla yapamam."dedim.Uzanıp dudaklarıma bir buse kondurdu.Onun buse kondurmasıyla durduramadığım bir sırıtış belirdi yüzümde.

"İşte güldün."dedi gülümseyerek ve camından dışarı bakmaya devam etti.Alt dudağımı ısırarak ben de kendi tarafımdaki cama döndüm.Bu tatlı konuşmanın neredeyse 10 dakika sonrasında tek kelime etmeden bir opera binasına geldik.Yıllardan sonra bir ilk olarak taksiciye parayı ben ödediğimde John'un kaşları yukarı kalkmıştı.

"Cidden mi?"dedi.Dudaklarına bir buse kondurmak üzere eğildim.O sırada bir ses yankılandı dar sokakta;

"Opera yarım saat içerisinde başlayacaktır!Ziyaretçilerin 2 numaralı salona doğru yol almaları önemle rica olunur!"

Öne eğilmiş başımı hüzün ile karışık bir kızgınlıkla dikleştirdim.Sokak lambalarının sarı ışığı yüzüne vuruyordu.Bu onu göründüğünden kat kat daha genç yapmıştı.İlk tanıştığımızdaki gibi.

"Hadi,geç kalıyoruz." dedim mırıldanarak.Önden yürümeye başladım.O sırada güçlü bir el beni belimden tuttu ve kendine çekti.Duvara yaslanan vücudum,baskı yapan ellerden kurtulamıyordu.Dar sokakta iki kişi dışında kimse yoktu.O iki kişi de ordu doktoru ve danışman dedektifti.Birbirlerine aşık iki değişik adam,vücutları birbirine yaslanmış halde öpüşüyordu.Yapamadıklarını hırsla yapıyorlardı.

Çılgın bir hal almaması için ve operaya yeniden çıkarılıp giyilmiş kıyafetler ile gitmek istemediğim için John'un elini tuttum.Duvar ile bedeni arasında kalmış vücudumu baledeymiş gibi çektim ve John'un yanına geçip sağ kolumu omzuna sardım.Ona bakıp gülümsedim.O da gülümsedi ve operaya geç kalmamak için arzularımızı bir kenara bırakıp kırmızı halı serilmiş kapıdan içeri doğru adımımızı attık.

Koltuklarımızı bulup oturduğumuzda aklıma takılan soruyu ona sormak istedim.

"Savaşa gittiğimizi söylemiştin.Nasıl bir savaş bu?"diye sordum fısıldayarak.

"Sana kısa bir özet geçeceğim." dedi etrafına bakınarak.Sonra yine bana döndü.

"Gençken,senle tanışmadan 13 sene önce bir nişanlım oldu.Adı Paige idi."dedi ve yine etrafına bakındı.Kimsenin bizi dinlemediğinden emin olmak istiyordu.O anlatırken bu sırada sahneye sıra sıra orkestra geliyordu.İlk önce orkestra üyeleri gelmeye başladı.

"O zamanlar 24 yaşındaydık.Ayrılmamız anlaşamamız yüzündendi.Oysaki evlilik çok yakındı.Bugün sabah bir mesaj aldım.Mesaj bilinmeyen bir numaradan gelmişti.Mesajda buranın adresi vardı ve savaşa gel diye bir not düşülmüştü.En altta ise Paige McKennit yazıyordu.Hala kızlık soyadını kullanıyormuş.Oysaki nişanlandığımızda benim soyadımı üzerine almak için..."onu durdurdum ve titreyen elimle işaret parmağımla kemancıyı gösterdim.En dikkat çeken noktada olan kızı gösterdim.Kızın altın sarısı parlak saçları göğsünün hizasındaydı.Dalgalarla inen saçlarından sonra en dikkat çekici noktası yüzüydü.Fazla açık tenli yüzünde düzgün ve şekilli bir burun,kırmızı ruj sürülmüş düzgün dudaklar,yakın sıradayken görebildiğim büyük gözlerinin yeşil tonu ve düzgün kaşları dikkat çekiyordu.İncecik vücudu bale yaptığını gösteriyordu.Ayaklarını yere basma şeklinden anlaşılıyordu.Narin ve uzun parmakları kemanın yayını kavramıştı.Dik duran başı nota sehpasında duran notaya çevrilmişti.Wolfgang Amadeus Mozart'ın Lacrimosa adlı eserine kemanla eşlik ediyordu.Karmakarışık beynim şarkının Latince sözlerini zor anlayabiliyordu.

Bugün, kederli.Yargılanacak günahkar bir adam,küllerden doğacağı vakit.Tanrım, ona merhamet et.Anlayışlı İsa Efendimiz,onlara sonsuz rahatlığı bağışla,Amin.


O adam bendim.

Bugün kederliydi.

Kemancı kıza merhamet edilmesi gerekliydi.

İsa Efendimiz sevdiğim adamın on üç yıl önceki nişanlısıydı.

Sonsuz rahatlığı hak eden ise sevdiğim adamdı.

Ama İsa Efendimiz bize acımasızca davranmıştı.

Sevdiğim adamın on üç yıl önce doğmuş olan on üç
yaşındaki kızı,keman tellerinde oynuyordu.Fakat kimse unutmasın,keman telleri çok narindir.

Sherlolly hikayesi yazmamı isterseniz yorumlarda bunu söyler misiniz?Elbetteki Johnlock en mantıklısı.

Sevgiler,saygılar,hoşçakalın.

Keman TelleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin