Bugün takvim 21 Mayıs'ı gösteriyor.Ve dedemin ölümü üzerinden 2 yıl geçmiş oldu.Dedemi kayıp ettikten sonra 3 ay evden dışarı çıkmamıştım.Kendimden bahsedeyim ben Atıf ,2 ay sonra 17'sine ayak vuracak Atıf.Benim ısrarlarım üzerine dedemin odasına öldüğünden beri dokunulmamıştı.Çünkü boş bir zamanda o odada dedeme ait önemli bir şeyler bulabileceğimi düşünüyordum.Dedem bizle aynı evde kalıyordu.Odası hemen yanımdaydı.Sabahın serin sularında hani şu hafif miğde bulandırıcı hava ama güzel olan ,insana ferahlık veren güneşin doğmasına yakın olan hava varya işte o havada sessizce yalın ayaklarla sessizce kütükten yapılı köşkümüz de yan odaya zor bela attım kendimi.Kapıyı nazik hareketlerle kapattım.Odanın penceresi açıktı rüzgardan dolayı gıcırtılar çıkartıyordu,ellerimi pencerenin koluna koyduktan sonra yavaşça göğsümle kollarıma yaslanarak pencereyi sağlam bir şekilde kapattım.
Merakım heyecanıma engel olamıyor tam tersine heyecanımı tetikliyordu.Yine de Ses çıkartmamak için elimden geleni yapıyordum.Yavaşça dedemin gençlik zamanında kullandığı kitaplığa doğru yöneldim.Tamam ben odayı ellemeyin demiştim ama insan gelir bir toz alır ah anam ah oğlunu nasılda dinliyorsun dokunma deyince bu odayı resmen restore etmişsin sen.Kitaplığı bir süre karıştırdım dedemin askerlik fotoğrafları,çocukluk fotoğrafları ilgimi çekmişti.Her birini nazikçe inceliyor ve aynı naziklikle aldığım yere tekrar koyuyordum.Aldığım resimleri dizerken yerde tozdan kapağı gözükmeyen bir anı defteri ilişti gözüme.Sayfaları tozluydu.İçini açtığım anda günlüğün dedeme ait olduğunu gördüm.Dedemi bu kadar çok sevmemin nedeni ben babamı 10 yaşında kaybetmiştim.Annem ise çiftlikle ilgileniyor her sabah oraya gidiyor gece saatlerinde eve dönüyordu.7 senedir dedemle aynı evde kalıyorduk.Çok yakın ahbap olmuştuk.Bana öğütler veriyordu.Beni her zaman arkadaş çevremden koruyordu.Onu kahramanım olarak görüyordum.Ve hayatını da merak etmem normaldi.Neyse asıl konuya dönelim defteri açtığımda ilk sayfada şöyle bir şiirle karşılaştım:
Mahallenin güzel kızı Gülfem,
Gülüşlerin dillere destan,
Payidar güvenlik verecek kadar sıcak,
Affettirecek kadar kurnazdın sen...
Bu dedemin gençlik takıntısı olmalıydı yani sevdiği kız.Bilmem nedendir ama dedem hiç aşık olamayacak birine benziyordu;çünkü ben bazen mektebimizden hoşlandığım Feride'den bahsederdim o ise bana :
''Bu işler adamı yorar sen mektebini bitir,mesleğini eline al ondan sonra düşünürsün'' der konuyu kapatmak için yer arardı.İlk sayfasından okumaya başladım.Bu kitabı ölmeden kısa süre önce hazırlamıştı.
22 Temmuz 1963
Ölmeme sayılı günler kaldığı için yazıyorum.Belki hayatımda beni de merak birileri vardır.Ben İstanbul'un fakir semtlerinden birinde oturuyordum ve semte bir lakap takmıştım ''Aşık ama fakir genç''.Bu lakabı katma sebebim mahallemde güzelliği dillere destan,saçları sarı ,kıvırcık ve her zaman dağınık ,ten rengi ipek gibi beyaz,gözleri boncuk gibi mavi deniz kadar derin,kaşları daima çatık,dudakları kirazın Haziranda aldığı tonundan dahada bordoya çalan bir renk...
Bu arada ben Halit.Arkadaşlar arasında ''talihsiz adam'' olarak bilinirim.
Mahallemizde çok fazla serseri çocuk vardı ben 15 yaşımda delikanlılığa adım atacağım zamanlarda Gülfem daha çok küçüktü 4 yaşındaydı o zamanlarda annesi bizim eve getirirdi.Evimizde onun yaşında kimse olmayınca bende onu oynatırdım.Kız gibi bir erkek çocuğuydum.Anneme her işinde yardım eder,babamdan hayatla ilgili bilgiler alırdım.Bir gün gece saat 2 sularında dışarıda bağrışmalara kalktım.Hava soğuk olduğu için üzerime polar ceketimi alıp dışarı çıktım.Bir de ne göreyim babamla Gülfem'in babası yere cebelleşiyor.Mahalle sakinleri ayaklanmış ayırmaya çalışıyor.O günden sonra ikimizin ailesinin münasebeti kesildi.Bir gün Gülfem kapımıza gelmiş ağlıyor.Annem oturmuş camdan izliyor.İçim cız etti aşağı indim yanına oturdum evimizin yakınındaki parka götürdüm.Eve geldiğimde annem kapıyı açtı.Elinde sopayla beni bekliyordu.Bende ne olduğunu anlamadan sopasının tadına baktım.Sonradan anladım ki neymiş efendim ''Sen niye onların kızını gezdirmeye götürmüşsün?'',açıklama yaptırmadan sopayı bacaklarıma vurmuştu.Diyorum ya ben kız evladı gibi büyüdüm anneme karşıda çıkamadım. Ama Gülfem küçükken çok yaramaz bir kızdı .Ondan kısa bir süre sonra babamla oturup konuşmaya vaktim oldu.Babamın bir çiftliği var ve onu çok çalışarak aldı.Meğersem kavga Gülfem'in babası Halil Beyle babamın arasında bir borç münasebeti vardı.Babam çiftliği alırken Gülfem'in babasından da bir miktar borç almıştı.Babamda bu aralar para konusunda sıkıntı çektiği için borcu veremeyince adamda o gece bizim evi basmış elinde tüfekle babamı tehdit etmiş.Bu sayede jandarmalar evlerimize uğrayıp olayı kapatmıştı.Babamda o borcunu vermeyip evimizi yıktırıp yerine klasik türden bir konak yaptırmıştı.Adam konağın önünden her geçtiğinde eve bakıp tükürdüğüne şahit oluyordum.Haklıydı aslında babamda konağın parasının neredeyse yarısını adama verseydi insanlık kazanırdı.Bir zaman sonra Gülfem'in babasının vebadan öldüğünü duyduk.Evde aç susuz yaşıyorlardı.Gülfem'in birde kız kardeşi vardı.Bende artık mektebin onlarına geliyordum.Bu sırada Gülfem dahada güzelleşiyor genç kızlığa ayak basıyordu.Ama hala eskisi gibi ağzından küfür çıkıyordu.Bir gün yolda giderken kızın biri beni durdurdu.Tabi gençken saf görünümlü ama kurnazdım.Kızların nasıl beylerden hoşlanacağını bilip ona göre tarzımı,davranışlarımı belirliyordum.Neyse kızın elinde bir kağıt saçmalamış ha saçmalamış:
Seni her sabah görüyorum okula giderken,
Hangi mektebe gidiyorsun?
Muallim mi olacaksın ,hemşir mi?
Katip mi , tabip mi?
Tabip olmalısın bence çünkü benim kalbim ağrıyor...
gibi tam olarak doğru hatırlamasam da bu tarz bir şeyler zırvalamıştı.Bunu gören Gülfem o kıvırcık saçlarını örmüş başına kırmızı bir bandana altına uzun beyaz etek üstüne siyah bir badi giymiş dün gibi hatırlarım bana doğru yanaştı ve her zaman ki alaycı ve küfürbaz ağzıyla mavi yeşil tonlarında gözlerini bana dikerek:
''Nasibini bulmuşsun ,iffetsiz avratları baştan çıkaran mahluk seni...''
Ve bana bu sözü bile iltifat gibi geliyordu.O kadar aşıktım ama ona her zaman soğuk davranırdım.Ona dönerek:
''Biraz yaşıtların gibi davransan iyi edersin Gülfem.İlerde benim arkamdan sende koşabilirsin.''diyerek sırıttım.
O da:
''Dünya ahiret bir araya gelse ,denizler çöl olsa ,beni bir kaşık suda boğsalar gene senin o münafık suratına kapılıp kalmam.Çapkın seni ya,aklın sıra beni kendine aşık etmeye çalışacaksın.Bana bak ben senin bildiğin kızlara benzemem elimin tersiyle vurdum mu yüzü koyun yığılırsın.'' dedi.
Daha fazla konuyu uzatmayıp bana doğru yürüyüp örgülerini arkaya atarak yanımdan geçip gitti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLFEM
Teen FictionMahallemin güzel kızı Gülfem, Gülüşlerin dillere destan, Payidar güvenlik verecek kadar sıcak, Affettirecek kadar kurnazdın sen...