Sahile vurmuş gençliğim,
yürüyor çıplak ayakla
geçtiği taşların arasında.
Hangi taşı kaldırsa
Altında bir nefis.
Sanma ki bekler korkuyla,
Dalga dalga savruluşu.
Pişkin pişkin gösterir yüzünü
Kaldırdığı her yaşta.
Atladığı her yaş
Meğer taştan duvar örmüş
Kalan ömrüne.
Şimdi zıplaya zıplaya görüyor
Dibe vurmuş bendini.
Geçen gidecek sanırdı
Ne de tembellik yapmış bırakmakta,
ateş kokan itiyadı.Oyundur dedi yelkovanın yaptığına,
Kandırmış anladı
Ayağına batan her yaşta.
Öyle böyle derken
Gelmiş yolun tam ortasına,
Belki de sonuna.
Derken, gözüne ilişti
Çakıl taşları arasına sıkışmış ölüm.
İşte o an da
Yüzüne çarptı hakikat
Dalgalar arasından el sallarken
Ömrü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızıda Mavi Yaşa
Non-FictionZaman... Ne kadar kısa bir kelime değil mi ? Oysa ne çok uzun yaşıyoruz zamanı. Bu tezatlık neyin nesi diyerek bir anda duraksıyoruz, hayatımızın bazı dönemlerinde. Sonra ne mi oluyo...