;)1(;

101 18 1
                                    

Yaylı çalgıların seslerinin karıştığı sanat merkezinde dinleyici değilde artık çalan biri olmak gururumu okşamak bir yana öpüp suyumu çıkartıyordu. Çılgınlar gibi çaldığım esere göre yerimde kendimden geçerken bitmemesini istediğim bu eser eninde sonunda bitecek ve ben kös kös oturup diğer provaların bitmesini bekleyecektim. Yaklaşık bir buçuk saat boyunca...

Eser bittikten sonra şefin konuşmasını çalgılarımıza sarılarak dinlemeye başlamıştık. Kötü bir durum yoktu bunun için çok çalışmıştık ve karşılığını da alacaktık tabii. Fakat bir söz içimize çok oturmuştu. Tabii hepimizin de diyemem. Kızının üniversite durumları için tayinini isteyen hocamız yerini genç ve işini çok iyi yapan bir delikanlıya bırakacağını söyledi. Evet bizim azgın boyalı beyaz çikolatalı dondurmaların hoşuna gidecek bir durumdu. Ve utanmadan hoca bunu söyleyince kafa kafaya verip kıkırdamaya başlamışlardı. Vallahi mallardı. Ne denir ki başka?

Sahneden inerken direk hocanın yanına giden yığınla birlikte ben de peşlerinden gitmiştim. Vedaları pek beceremezdim ama en azından bir sarılabilirdim değil mi? Aramız çok iyiydi ama resmi-yetimi hiç bozmamıştım. Yılışık tiplerle aram olmazdı pek. Merve dışında. Hayat felsefesi buydu yani. Yalakalık yaptıklarının arkasından da konuşmazdı. O yüzden ona bir şey demezdim. Yalakalığın yerini öğrenmişti kız. Üstelik orta okulumdan beri arkadaşımdı. Yerli yersiz yapmazdı öyle. Mesela not dilenirdi. Hatta dönem sonunda not dilenmeye gerek kalmasın diye baştan yağ çekerdi. Bizim mallarda kanıyorlar hala. Bizim kız da yapıyor HALA...

"Hocam dönem sonuna az kaldı zaten neden gidiyorsonooozz?"

"Hocam ayıp ettiniz ha böyle yüzüstü bırakılır mı?"

"Dönem sonun da tayin de neymiş ya hocam yaaaa!"

"Şaka değil mi bu duyduklarım?"

"Susun artık ya vallahi?"diyesim gelse de yapmadım ve üzgün bir şekilde sırıtan hocama bakıp masumca güldüm. Ne emek vermişti bana. "Gör bak seni flütlerin şefi yapacağım."demişti. Bu liseye ilk başladığımda. Nitekim bu sene olmuştum. Beni şef yapıp gideceği varmış adamın. Sıkılmıştı canım. Onun ile alacağımız son prova olması daha kötüydü. Beni ona gülümserken görünce "Ay yüzlüm gel bakalım yanıma."dedi. Hep böyle derdi. Adımın uyarlandığı en güzel şekillerinden biriydi. Etrafımızdaki öğrenciler "Niye bu kız ya ben de buradayım" dercesine bakarken çekinerek yanına gittim. "Senin bu çalgıya sıfırdan başlayıp işleri bu kadar ilerletmen ve sonunda bir şef olman gerçekten beni çok mutlu ettiren şeylerdendi."dedi ve sırtımdaki elini kaldırıp orkestradaki çalgı bölüm şeflerini gösterdi "Hepiniz için geçerli. Bütün şefler için. Ayrıca şeflerinin yolundan giden bütün öğrencilerim içinde geçerli."dedi.

"Bütün öğrencilerinize teşekkür edecek-tiyseniz neden yanınıza Ay'ı çağırdınız anlayamadım ama hocam."dedi arkalardan tiz bir ses. Sonlara doğru sesi,kulak tırmalayıcı tizlik ten,ona dönen ve sessizleşen ortamdan dolayı kısılmıştı. Kısık sesle söylese bile duyuluyordu. Sonuçta sesi bunun için üretilmiş gibiydi. Bütün söyledikleri duyulsun diye. Ayrıca böyle bir akustik harikası sanat merkezinde daha da bir kabak gibi çıkması normaldi. Hoca bu yaşta bile karizmatik şırıtışı ile kıza baktı. "Kıskançlık ve merak başa kötü şeyler getirir. İkisi de yerinde iyi Elif."dedi. Hımm bak bu iyiydi işte. Kızarıp bozaran Elif başını öne eydi ve ağzında edepsizce bir şeyler geveledi salak. Bana sinir olurdu çünkü. Şu an çıktığı ve sadece vücudunu kullanmak için onunla birlikte olan erkek benim eski sevgilimdi. İlk ve son deneyimim...

Bana bu şekilde davranmasının tek sebebinin bu olduğunu düşünüyordum. Çünkü okulun ilk zamanlarında benim ile takılan pısırık bir kızdı. O zamanlar sevdiği çocuk, ben onu adam akıllı bir şeye benzettikten sonra nakil öğrenci geldiğini düşünüp yavşamıştı. Bu salakta bak beni seviyor artık kafalarıyla çocukla çıkmıştı. Uyarıp çıkmaması için elimizden geleni yapmıştık aslında. Ben bile bu işlere karışmaktan hoşnut olmasam bile uyarmıştım. Uyarıp iyiliğini istediğimiz için "Benim geleceğim ile oynayamazsınız."dedi ve...bak şimdi geliyor...KÜSTÜ. Fakat sonunu siz düşünün. Sevip,okşayıp sonra bir kenara atmaktan başka bir şey yapmadı. Ağlayıp bize dönüşü iki hafta sürdü. Aslında düşündüğümüzden daha uzun sürdü.

Sesin AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin