BÖLÜM - 6

1.4K 67 4
                                    

Hayley'nin ağzından :

Artık sıradan bir kurt değildim, bunu hissedebiliyordum. Canım bir şey istiyordu, susamıştım, sanırım istediğim bu şey kandı.

Bunu asla yapmazdım, ben bir canavar değildim. Bir insanı öldüremezdim. Üstelik kanın tadından hoşlanmadım. Metalimsi bir tadı vardı ama ılıktı, güzeldi ve her şeyden önce açlığımı gideriyordu. Bu neydi? Açlığım beni ele geçiriyordu. Düşüncelerimi kontrol edemiyordum. Bir şey hissetmiştim, bir koku, bu, bu kandı. Yoldan bir insan geçiyordu, yutkundum. İçimdeki canavarı tutmaya çalışıyordum. Ben bir anneydim, kızıma ona hamileyken yaşadığım şeyleri anlatırken bunların arasında bir canavar gibi insanların boynunu parçaladığım, onları öldürdüğüm, kan içtiğim olamazdı. Gözümün altındaki damarların çatladığını hissettim. Gözlerimin rengi değişiyordu. Kontrolumu kaybediyordum. Tek istediğim şey kandı. Adamın kanını emmeliydim. Balkondan aşağı atlayacaktım ki beni kolumdan tutan Klaus'un bağırışlarıyla bilincimi kaybettim.

********************************

Uyandığımda Elijah ve Klaus yanımdaydı. Daha gözlerimi tam açamamıştım, bulanık görüyordum. Gözlerimi tamamen açmamı sağlayan şey Klaus'un elindeki kan torbaları oldu. Resmen Klaus'un tepesine atlamıştım. Torbayı deldim ve doyasıya içtim. Anne olmamı ve bir canavar olmak istemiyor olmamı çoktan unutmuştum ya da umursamıyordum. Aklımda olan tek şey açlıktı, beni yiyip bitiren açlık.

İçtikçe daha fazla içmek istiyordum, daha fazla ve daha fazla. Çoktan göz damarlarım çatlamıştı, gözlerimin rengi değişmişti. Ben artık o en çok korktuğum şeye dönüşmüştüm, bir canavara. Klaus durdurmasa onun kanını bile içecektim. Bağırıyordu sanki çok kısık geliyordu sesi kulağıma. Açlık gözümü kör ettiği gibi kulağımı da sağır etmişti galiba. Sonra çok kuvvetli bir ses duydum. Klaus "Yeter !" diye bağırıyordu ama o kadar kuvvetliydi ki bu duymayan kulaklarımla bile kulak zarımın patladığını söyleyebilirdim. Gözlerimi kapattım, yutkundum, kafamı eğdim. Kendime gelmiştim, kafamı kaldırdım ve Klaus'un gözlerinin içine baktım. Yanağımdan süzülen yaşları hissettim gittikçe şiddetleniyorlardı. Klaus bir elini boynuma koydu ve diğer eliyle de gözyaşlarımı sildi "Geçti, artık güvendesin. Sakin ol küçük kurt." dedi ve beni göğsüne bastırdı. Ağlıyordum, çok şiddetli akıyordu gözyaşlarım. Kana olan açlığımı kontrol etmek bile akan gözyaşlarımı kontrol etmekten daha kolaydı.

******************************

Ne kadar uzun süre Klaus'un göğsünde ağladım, hatırlamıyordum. Ama ağlarken uyuyup kalmış olmalıydım. Uyandığımda gözlerim hala ıslaktı. Elimle gözlerimi ovuşturdum. Pencerenin önünde Elijah vardı. Uyandığımı fark etmemişti ki camdan dışarı bakmaya devam ediyordu. Ona "Çok mu zor ?" dedim. Arkasını döndü ve merakla sordu " Ne ?". "Benimle uğraşmak? " diye cevap verdim. O da "Doğrusunu söylemek gerekirse zor ama tatlı bir zorluğu var. Seninle ilgilenmek beni mutlu ediyor" diye karşılık verdi. Ayağı kalktım, tam yere düşüyordum ki Elijah beni tekrar yatırdı ve "Acele etme. Hala bitkinsin, dinlenmen gerek." dedi. Bu sırada her zamanki o şık beyaz gömleğinin kanlı olduğunu gördüm. Torbaları fırlatırken onun üstüne de gelmiş olmalıydı. Sonra elimi kanlı yere koydum ve "Özür dilerim, her şey için." dedim. Elini, elimin üstüne koydu ve "Önemli değil" dedi ve gülümsedi. Ellerimiz hala aynı şekilde duruyordu. Sonra kapının çarpılma sesi geldi. Korkuyla çığlık attım ve elimi hemen çektim. Elijah "Ben bakıp geliyorum, sakın burdan bir yere ayrılma" dedi ve merdivenlerden aşağı indi. Korkmuştum, o kimdi ? Yoksa biri değil miydi, büyü müydü, yoksa sadece basit bir rüzgar mıydı?

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir. Bölümün fotoğrafı medyada.

Klaus & Hayley ( The Originals )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin