BÖLÜM - 21 (FİNAL)

1.2K 52 28
                                    

Başlamadan önce demek istediğim şeyler var. Hiç haberini vermedim ve bölümü yazana kadar da düşünmüyordum ama final yapma kararı aldım. Hem hikayenin gidişatı o yöndeydi, hem de çok fazla giremeyecektim buraya. Ben de final yapayım dedim. Öncelikle bu 21 bölümde bana destek olan, vote atan, yorum yapan, beni takip eden tüm okuyucularıma teşekkür ederim. Ne olursa olsun bana destek oldunuz ve bana yeni bölüm yazma isteği verdiniz. Bu hikayede Klaus ve Hayley için dilediğim/hayal ettiğim şeyleri dile getirdim. Belki başka bir kitap daha yazarım ama yakın zamanda olmayabilir yani en azından okulun  2. dönemine kadar falan başlamam. Ama yeni bir hikaye yazarsam yine bu hesaptan olur ve takip edenlere de bildirim gider. Neyse lafı uzatmak istemiyorum, tekrardan hepinize çoook teşekkürler. Umarım finali beğenmişsinizdir, sevgiyle kalın 💙

Rebekah'ın ağzından:

Nik'in Hayley'i kolundan çekiştire çekiştire götürmesi beni meraklandırmıştı. Bu yüzden onlar gittikten yaklaşık 5 dakika sonra konuşmaları dinlemek için Nik'in odasının önüne geldim. Kapıya yaklaştığımda duyduğum tek ses Hayley'nin hıçkırıklarıydı. Hızlıca içeri girdim. Hayley yere çökmüştü ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, hemen yanına çöktüm. "Hayley neler oldu? İyi misin, hı? Bebeğe... bebeğe mi bir şey oldu?... Sorun ne?" diye art arda sorular sordum ama Hayley cevaplamak yerine ağlamaya devam ediyordu. Ben de daha fazla üstelemek istemedim ve ona sarıldım. "Tamam, geçecek..." diyerek sakinleştirmeye çalıştım onu. Bu sırada sesleri duymuş olmalı ki Elijah geldi, bizi o hâlde görünce korkmuştu.  Hemen yanımıza eğildi, "Nesi var?" diye sordu. "Bilmiyorum ama pek iyi olduğu söylenemez." dedim. Hayley o kadar bitkin düşmüş ve yorgundu ki ayakta duramazdı. Bu yüzden ağlaması devam ederken Elijah onu kucağına aldı ve odasına götürdü. Hayley bıçaklansa tepki veremeyecek haldeydi, gözleri yarı açıktı ama hâlâ yaşlar akıyordu. Yatağın kenarına oturdum ve saçlarını okşadım. "Sakin ol, her neyse seni bu kadar üzen elbet geçecek canım, geçecek..." dedim ve Elijah da ben de onu biraz dinlenmesi için yalnız bıraktık. Odadan çıkıp kapıyı kapatınca Elijah'a "Onu arada kontrol et abi, tamam mı? Ben Nik'i bulup onunla konuşacağım." dedim. Elijah da başıyla onay verdi.

*******************************

Nik'i uzun arayışlarım sonucunda bir barda elinde viskiyle buldum. Yanındaki tabureye oturdum ve "Hayley'e ne dedin?" diye sordum hışımla "Sana da merhaba kardeşim" dedi. "Nik konuyu uzatma. Kız ağlamaktan bayılmak üzereydi onu bulduğumda onu bu kadar üzecek, kıracak ne dedin?" diye sordum. Bir süre bekledi ve "Doğruları..." dedi, "Doğrular her zaman can acıtır." "Bu kadar çok değil, normal bir insan vücudu bu kadar güçsüz düşmeye dayanamazdı" dedim. "Emin ol bu kadar yakar" dedi. "Peki ne tür 'doğrular' bunlar da bu kadar can yakıyorlar?" diye sordum. Sorularıma viskiyi içip ya da en az 10 saniye bekleyip cevap veriyordu. Elinden bardağı aldım ve "Cevap ver!" diye bağırdım. Masanın üstünde duran başka bir bardağı aldı ve karşıdaki duvara fırlattı. Ayağa kalkarak "Ona onu sevdiğimi söyledim, onu kıskandığımı, başkasıyla görünce canım yandığını ama onun için katlandığımı söyledim!" diye olabildiğince yüksek sesle bağırdı. Herkes bize bakıyordu hatta bazıları bardan koşarak uzaklaştılar. Nik ses tonunu kısarak "Sadece doğruları söyledim Rebekah ama o bunlara cevap veremeyecek kadar korkak..." bunları derken gözleri doldu. "Kendini de beni de böyle paramparça bırakacak kadar acımasız." artık gözlerinden yaşlar süzülüyordu ve konuşmakta zorlanıyordu, sürekli yutkunuyordu. "B-ben onu bilerek asla üzmem, bu en... en son isteyeceğim şey ama mecburdum. İtiraf etmek zorundaydım. B-ben... bilmiyorum, bilmiyorum!" dedi ve ağlaması şiddetlendi, benim de gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Oturduğum yerden kalktım ve ona sarıldım, uzun bir süre öyle ağladık. Sonra onu eve götürdüm.

*************************

Hayley'nin ağzından:

O kadar çok ağlamıştım ki artık ağlamıyor olsam da gözlerim ve çevresi ıpıslaktı, hatta tüm yüzüm öyleydi. Birkaç saat uyumuştum belli ki hava kapkaranlıktı, saate baktığımda 02.30 olduğunu görmüştüm. Odamdaki lavaboya gittim, ayakta zor duruyordum. Elimi yüzümü yıkadım, gözlerim kıpkızarıktı. Olanları düşününce gözümden bir daha yaşlar aktı, kafamı eğdim. Aynadaki yansımama bakmak istemiyordum, güçsüz, kırılgan bir kadın görmek istemiyordum. Elimle gözyaşlarımı sildim ve tekrar yüzümü yıkadım. Klaus'un söyledileri çok... çok ağır gelmişti. Birden böyle şeyler duyunca sinirlerim iyice boşalmıştı ve cidden ağlamaya ihtiyaç duymuştum, hem de çok ağlamaya. Birinin beni kucağında taşıdığını ve Rebekah'ın benimle konuştuğunu hatırlıyordum hayal meyal. Ateşim çıkmıştı, vücudum çok sıcaktı ama melez olduğum için etkilenmiyordum yine de bir banyoya girmem gerekiyordu. Kıyafetlerimi çıkarttım, zaten sallanan vücudum iyice titredi. Suyu ılığa ayarladım ve küvetin içine yattım suyun dolmasını beklemeden. Su tamamen dolduğunda biraz daha huzurlu hissetttim kendimi, yüküm hafiflemiş gibi. Gözlerimi kapattım ve bir süre dinlendim. Uyumak üzereydim ki son anda çıktım. Küvetten çıkınca havluyla vücudumu gelişigüzel sardım ve kapı eşiğine tutuna tutuna yürüdüm, o kadar güçsüz düşmüştüm ki bacaklarım bile titriyordu. Üstümü giyinmek o an için çok zordu ve ben de ıpıslak halimle yatağa yattım. Gözlerimi kapattım ve zihnimi temizlemeye çalıştım, sadece uyumayı ve dinlenmeyi düşündüm. Bir süre sonra uykuya daldım.

***************************

Klaus'un ağzından:

Saat gece 4'e geliyordu ve ben daha fazla onun iyi olmadığını görmeden duramayacaktım. Hayley'nin odasının önüne geldim ve kapıyı açıp açmamakta tereddüt ettim ama en sonunda açtım. Koridorun ışığı odayı aydınlattı ve Hayley'i gördüm, yatağın üstünde yorgansız ve kıyafetsiz bir şekilde ıslak haliyle yatıyordu. Yavaşça yaklaştım ve ona yakından baktım. Yüzü kıpkızarıktı, gözaltları şişmişti. Onu bu kadar üzdüğüm için kendimden nefret ediyordum, onu sevmekten de nefret ediyordum. Çünkü sevdiğim kişileri elbet bir şekilde üzüyordum. En son istediğim şey buydu ama sürekli bunu yaşıyordum. Gidip kendi yatağımdaki yorganı aldım ve onun üstüne örttüm. Tam odadan çıkacaktım ki dönüp alnına bir öpücük kondurdum. Sonra da odadan çıktım. Kapıyı kapatınca Hayley'nin "Klaus" dediğini duydum, odaya geri girdim. "Evet?" dedim. "Neden?" diye sordu. "Neden bir gün yaptıklarını umursamazken diğer gün her hareketini inceliyorum? Neden seni kıskanmadığımı söylesem de başkasıyla görünce deli oluyorum? Neden beni sevdiğini söylemen bu kadar ağır geliyor?" diye sordu. "Neden bu kadar acıtıyor?" dedi kalan son takatiyle de. "Ben de sürekli bu 'Neden'lerin cevaplarını aradım Hayley ve bulana kadar çok acı çektim. Buna "Aşk" diyorlar işte, tek aşk acıtabilirmiş bu kadar, tek aşk birini bu kadar dertlendirebilirmiş. Benim hissettiğim şeye de "Aşk" deniliyor ama seni bilemem küçük kurt. Senin hissettiklerin belki "Aşk"tır ama sen bunu söyleyecek kadar aşık değilsin." dedim. Bir süre durdu ve "Aşığım." dedi. "Eğer bu saydıklarına "Aşk" deniliyorsa ben çok aşığım. Bunu söyleyebilecek kadar çok" dedi. O an bunu hiç beklemiyordum ve bir şey diyemedim. Yataktan kalktı ve bana yaklaştı. "Uğruna saatlerce ağlayacak kadar, başkasının yanındayken sinirden çatlayacak kadar, uğruna ölecek kadar çok aşığım..." dedi ve ellerini boynuma koydu "...sana." dedi. "Sana aşığım Klaus." dedi ve beni öptü. Öpücüğüne hafifçe karşılık verdim, gözlerinden yaşlar aktığını hissedebiliyordum. İkimiz de geriye çekildik başparmağımla gözyaşlarını sildim ve "Daha fazla ağlamak yok küçük kurt" dedim. Tebessüm etti, "Daha fazla ağlatma yok Klaus." dedi. "Asla ama asla yok." dedim. Sonra birbirimize sarıldık ve bir daha asla bırakmadık. Hikayemiz "Sonsuza dek mutlu yaşadılar" diye bitmedi tabii, çünkü bizim için sonsuzluk cidden sonsuzdu. Bir son yoktu ve çok karışık, kötü şeyler de yaşadık, çok güzel, iyi şeyler de ve bizim hikayemiz bitmedi. Söz verdiğimiz günden beei sadece kızımız Hope'un doğumunda ve bir de düğününde gözyaşı döktük, onlar da mutluluktandı. Umarım sizin de döktüğünüz tek gözyaşı mutluluktan olur... 💙

Klaus & Hayley ( The Originals )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin