4

1.5K 290 192
                                    

"Şimdi bu kaseti kaydettiğim yere gitmek ister misin?"

Taehyung ayaklandı. Şimdi daha iyi anlamıştı kasabanın haritasını verme sebebini. Çok ince düşünen biri olmuştu Hoseok,her zaman.

"Kasabanın kuzeyindeki gölet... Onun yanında bulunan eski bir park..."

Haritada işaretlenmiş yere parmağıyla dokundu. Bir de işaretlemiş miydi? Buruk bir gülümsemeyle kaset çalar ve haritayı çantasına koydu. Üzerine hızla bir şeyler geçirip çantasını da aldı ve aşağıya indi.

"Anne işlerim var. Geç gelirim."

Annesinin 'ne işi?' sorusunu duymazdan gelip ayakkabılarını giyindi ve dışarıya çıkıp bisikletine atladı. Bu sefer kimi anlatacaktı?

Okulda Alex'i her gördüğünde kaşları çatılıyor ve yumruklarını sıkıyordu. O dinlemiş miydi bu kasetleri? Dinlemiş olmalıydı çünkü bazen elinde bir çiçekle Hoseok'un dolabına ilerliyor ve çiçeği kağıtların arasına yerleştirip yazılanlara bir yenisini ekliyordu.

Her gün değil ama arada bir bunu yapıyordu. Post-it'te yazdığı 'Üzgünüm.' yazısını görünce bile Taehyung yumuşayamamıştı. Üzgün olmak için,pişman olmak için fazla geç değil miydi? O gittikten sonra dilediği özürün ne manası vardı?

İç çekti. Her haftasonu Hoseok ile buluştuğu kafenin önünden geçerken boğazına koca bir yumru oturmuştu. Gülüşerek sıcak kahve içer ve şakalaşırlardı. Peki her zaman gülerken nasıl oluyordu da birden intihar ediyordu. Bütün ipleri kopartan ve intihar etmeye karar verdiği son olay neydi? Kendisi hangi kasetteydi...

Dudaklarını birbirine bastırıp bisikletin frenine bastırdı eliyle. Gelmişti...

Göl tüm ihtişamı ile çarşaf misali uzanırken eski bir banka oturdu. Çantasını önüne alıp kaset çaları çıkarttı ve kulaklıklarını takıp kaseti oynattı.

"Güzel bir yer değil mi? Güzel ama acılarıma şahit olan bir yer. Açıkçası bu güzel yeri acılarımla kirletmek istemezdim. Her neyse."

Taehyung fazla mı duygusallaşmıştı. Çünkü onun sesini her duyduğunda gözleri doluyor. Vücudu titriyor ve sanki olayları anlatırken oradaymış gibi anlattıklarını yaşıyordu.

Olaylar gözünün önünde gerçekleşiyordu sanki,buna rağmen bir şey yapamıyordu.

"Bugün anlatacağım kişinin ismini sona saklamak istiyorum. Heyecanlandırmak iyi hissettirecek,bir nebze."

Kıkırdanması ilahi bir tını misali kulaklarına doldu ve yutkundu.

"Bu kasetleri bir günde kaydetmiyorum. Sabah okulda bazılarınızla gülerek eğlenirken akşam bunları kaydedip ölüme bir adım daha atıyorum. Mesela bugün..."

Duraksadı ve bir hıçkırık koptu dudakları arasından Taehyung,Hoseok'un dakikalar süren ağlayışına eşlik etti hıçkırarak ağlarken.

"Bu sabah Taehyung beni okul koridorunda sırtında taşıdı mesela."

Sonra bir kıkırdanma doldu kulaklarına ve Hoseok'un dudakları arasından ismi dökülünce içi titredi. Kaç hafta olmuştu ismini onun dudaklarından duymayalı? Ne çok özlemişti...

"Çok hafif olduğumu söyledi ama ben... Sanmıyorum. Evet,bugün ki konu bu."

Hoseok gerçekten hafifti. Ama şimdi daha da hafifti değil mi? Gözlerini ovuşturup burnunu çekti.

"Bu parkta gelişti bütün olaylar. Buraya yakın bir mekanda bir partiye gelmiştim arkadaşlarımla. Gerçekten çok sarhoştum. En azından olayları hatırlayacak kadar kafam yerindeydi. O geldi. İlk kez gördüğüme yemin edebilirdim. Uzun boylu,yakışıklı ve benim gibi bir gayı baştan çıkartacak kadar mükemmeldi."

7 Reasons Why :: Vhope ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin